Dev YEKA ihalesi ve EkoRE uzmanlığı

Bu haftaki yazımda Global Yenilenebilir Enerji Piyasaları’na damgasını vuran YEKA ihalesinin heyecan uyandıran yönlerinden söz edecek ve ihale kurgusunda daha incelikli değerlendirilebilecek bazı hususlara dikkat çekeceğim. EkoRE olarak bu ihalenin güçlü bir adayı olmakla kalmayıp, ilgili tüm kurum ve kuruluşlara uzmanlığımızla katkı vermeye hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.


 

Sektör dışından olanlar için hemen YEKA’yı anlatayım. YEKA, yani Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları, çok büyük bir alanın yenilenebilir enerji için ihale sonucunda tahsis edilmesidir. Organize Sanayi Bölgeleri gibi belli bölgelerin başlangıçta Güneş Enerjisi sonra da Rüzgar Enerjisi için ayrılacak olması sektör için çok güzel bir gelişme. İlki Konya Karapınar’da Güneş Enerjisi için düzenlenecek olan YEKA ihalesinin daha sonra Rüzgar Enerjisi için de Türkiye’nin muhtelif bölgelerinde düzenlenmesi planlanıyor. Şu aşamada gündemi sıcak tutan ilk YEKA, Konya Karapınar’la ilgili daha fazla bilgi paylaşayım:

İhalenin anonsu Enerji Bakanımız Berat Albayrak tarafından yapıldı. İşte bu tarihi açıklama: http://www.sabah.com.tr/webtv/turkiye/berat-albayraktan-gunes-enerjisi-mujdesi

Dünya Enerji Kongresi’nde bir araya gelen Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü ekibi tarafından yapılan sunumun slaytlarını GÜNDER’in (Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu – Türkiye Bölümü) sayfasından yükleyebilirsiniz: http://gunder.org.tr/karapinar-yeka-ihalesi/

Bütün detayları görmek isteyenler için de Resmi Gazete’deki ‘Karapınar Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) Yurtiçinde Üretim Karşılığı Tahsisi Yarışma İlanı’nı okuyabilirler: http://www.resmigazete.gov.tr/ilanlar/eskiilanlar/2016/10/20161020-4.htm#Ç03

Öncelikle başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olmak üzere bu ihaleyi planlayan ve hazırlayan tüm kurum ve kuruluşları tebrik ederim. Düşünce ve vizyon çok doğru. Diğer ülkelere göre güneş enerjisi yatırımlarımızın geride kaldığı bir ortamda 1.000 MW’lık yeni bir kapasitenin açıklanıyor olması çok önemli bir gelişme. Üstelik bu yekpare alanda dünyanın en büyük Güneş Enerji Santrali kuruluyor olacak.

Bir de bunu memleketimizdeki sanayinin gelişimi açısından değerlendirdiğimiz zaman, bu ihalenin ancak sanayi yatırımı yapan bir firmaya verilecek olması ayrı bir önemli gelişme. Çünkü bu da enerjide dışa bağımlılığı azaltacak bir hamle. Aynı zamanda istihdam yaratacak ve teknolojik üretimi sağlayacak bir yatırım olacak.

Tüm bunlar kulağa harika geliyor.

İyi tartılması gereken hususlar

Ancak ‘Milyar Dolarlık’ böyle büyük ve stratejik bir yatırımı tetikleyecek olan ihalede biraz daha düşünülmesi gereken hususları size bir analiz yaparak ifade edeceğim:

  • Ingot Üretimi: Sanayi üretimi yapacak olan firmaların, eğer Kristal teknolojiye yatırım yapacaklarsa yatırımlarını ‘ingot’ safhasından itibaren başlatmaları talep ediliyor. Oysa ilk aşamada üretimin ‘ingot’ yerine ‘wafer’dan başlatılması pratikte daha uygulanabilir bir yaklaşım olacaktır. Çünkü ingot üretimi için çok ciddi elektrik tüketimi oluşacak. Rakamlara vurmak gerekirse; ihalede şart koşulan 500 MWp’lik bir tesis için yaklaşık 100 MWe’lik kurulu güç (yıllık yaklaşık 350 GWh enerji) ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.

Dünyada ingot üreten firmalar ağırlıklı olarak Norveç, ABD ve Çin'dedir. Bu firmalar bedavaya yakın kesintisiz enerji kullanacak şekilde devlet tarafından desteklenmektedirler. Ülkemizde böyle bir destek olmadığı takdirde YEKA sürecinin bitiminde yerli ingot maliyeti nedeni ile üretim tesisi dünyada rekabetçi olamayacak ve kapatılmaya mahkum kalacaktır. Başka bir deyişle elektrik fiyatı konusunda teşvik sağlanmazsa pahalı elektrik fiyatı ingot’un ve dolayısıyla panelin maliyetine yansıyacağı için üretici firma bir süre sonra ingot’u üretmek yerine muhtelif ülkelerden çok daha uygun bir fiyata ithal etme yolunu seçecektir.

Ingot üretimiyle ilgili bir başka önemli konu da tesiste kesinlikle elektrik kesintisi olmaması zorunluluğudur. Çünkü üretimin kesintisiz devam etmesi gerekir. Doğal afetlerden veya çeşitli sebeplerden oluşacak elektrik kesintisi makine ve ekipmanların işlevlerini tamamen kaybetmelerine sebep olacaktır.
 

  • ‘Teknoloji Sağlayıcı’ ile ‘Panel Üreticisi’ farkı: Tüm dünyada teknolojiyi ekipman üreticileri geliştirir ve sağlar. Üreticiler ise bu teknolojiyi bir noktada satın alarak en uygun şekilde panellerini üretir ve belirli pazarlara satarlar. Dünyada solar panel fabrikalarının makine ve ekipmanlarının teknolojilerini sağlayan firmalar genelde Avrupa’dadır. Panel üretimi ise Uzak Doğu’ya kaymıştır. Dünya Enerji Kongresi’nde bize yapılan sunumda bu iki kavramın birbirine karıştığını fark ettik. Esasında Türkiye’de üretim tesislerini yapmak için Uzak Doğulu firmalarla ortaklığa veya işbirliğine de ihtiyaç yoktur. Avrupa’dan makine ekipmanları satın alınarak Uzak Doğulu firmalardan daha yüksek standartlarda bir tesis Türkiye’de kurulabilir.

 

Sağda EkoRE Solar Endüstri Firmamızın Genel Müdürü Zorlu Yalnız ve solda şu anda proje müdürü olarak çalışan fabrika açıldıktan sonra da fabrikanın başına geçecek olan yardımcısı Ömer Hayyam Özgüven’i görebilirsiniz. Zorlu Bey ve Ömer Bey’in ellerinde Türkiye’de üreteceğimiz yüksek verimli hücrelerle çektirdikleri bu resim Türkiye’deki güzel günlerin bir habercisi.

 

  • %25 Teknoloji Sağlayıcı’nın ortaklık zorunluluğu: Teknoloji sağlayıcının üretime ortak olduğu sistemler dünyada denenmiştir ve istenilen başarılar elde edilmediğinden artık sektörün bütün paydaşları “herkes kendi işine odaklansın” modeline dönmüşlerdir. Bu yüzden teknoloji sağlayıcıları ortak olmayı istememektedir. Teknoloji sağlayıcısı olarak üretim firmaları kastediliyorsa bizce onlarla “ortak olma” mecburiyeti bulunmamalıdır. Çünkü yüksek verimlilik sağlayan solar panel tesisi Avrupalı teknoloji sağlayıcılarıyla rahatlıkla yapılabilir. Başka bir deyişle büyük çoğunluğu Uzak Doğu’da olan üreticilerin memleketimize kazandırılacak ileri teknolojiler açısından bir faydası olmayacaktır.
     
  • 1000 MW’ın tek bir firmaya veriliyor olması: Tüm yumurtaları bir sepete koymanın bu noktada doğru olmadığı kanaatindeyiz. Böyle bir üretimin ülkemizde sıfırdan başlatılıyor olması ve YEKA’nın gelecekteki kademeleri düşünüldüğünde iki veya daha fazla ayrı teknoloji ve proje yapılması rekabet ve sonuç garantisi açısından daha doğru olacaktır.
     
  • Standartları yüksek ve güvenilir yerli invertör olmaması: İnvertör sistemin kalbidir ve çok ciddiye alınması gereken bir üründür. İnvertör imalatı yan sanayimizi orta ve uzun dönemde şüphesiz ilgilendirecek bir konudur. Ancak YEKA şartnamesinde belirtilen zamanda ve kalitede bir ürünün ülkemizde üretilmesi pek mümkün görünmemektedir. Hele ki 1000 MW gibi yüksek bir kurulu kapasite söz konusuyken güvenilir bir ürünün olmaması beraberinde ciddi sorunlar getirecektir.
  • Çevresel unsurlar: Bu konu hemen hemen hiç tartışılmadı diyebilirim. Üretilecek teknolojilerde çevresel unsurların dikkate alınması gerekmektedir. Örneğin zehirli ve kanserojen içeriğinden dolayı Avrupa’da yasaklanan bir teknolojinin Türkiye’de üretilmemesi, fabrikaların atıklar ve yer altı suları gibi hassas konulara kağıt üzerinde değil, gerçekten dikkat edilerek yapılması gerekir.

Güneş Paneli üretimi ciddi bir ‘know-how’ gerektiriyor. EkoRE olarak bu konuda Türkiye’de en bilgili gruplardan biriyiz. Türkiye’de Güneş Enerjisi sektöründe nispeten tecrübeliyiz. Nereden nereye geldiğimizi bir önceki blog yazımda kaleme almıştım: http://www.serhansuzer.com/tr/onur-duydugumuz-bir-yukselis-oykusu-ekore

Sonuç olarak güneş panelinin üretim süreçleriyle ilgili know-how’ımızı paylaşmayı ve ihtiyaç duyan tüm kurum ve kuruluşlara katkı vermeye hazırız.

Esasında YEKA İhalesi planlanma aşamasında sektörün bütün paydaşlarıyla enine boyuna tartışıldı. Bu toplantıların ilki Temmuz ayında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda, ikincisi ise Ekim ayının başında Dünya Enerji Kongresi’nde yapıldı. Temennimiz bu iki toplantıda dile getirilen ve yukarıda yazdığım hususların kale alınıp belli revizyonların yapılmasıdır.

 

Temmuz ayında sektörün tüm paydaşlarıyla Bakanlık’ta yapılan geniş katılımlı toplantı. Resmin sol alt köşesinde beni görebilirsiniz.​

 

En ileri teknoloji ve en yüksek verim

Belki biliyorsunuzdur, biz YEKA süreci anons edilmeden önce Wafer-Hücre-Modül süreçlerini içeren yüksek verimli Solar Panel Üretim tesisi için Niğde Bor OSB’de temel attık. Bizim tarafta yatırım süreci devam ediyor. 40.000 m2’lik bir arazide yapılan fabrikamızda en yüksek verim sağlayan ve en ileri teknolojiler kullanılacaktır. İleride bu konuda daha fazla detay vereceğiz. Kurulumu yaklaşık 15 ay sürecek olan tesiste başlangıçta 120 çalışana iş imkânı sağlanacak, bu sayı zamanla katlanarak artacak ve %100 yerli üretim hedefi benimsenecektir. Üretimin ilk başladığı günlerden itibaren yürürlüğe konacak Ar-Ge programları ile verim, malzeme optimizasyonu ve yerlilik oranı her geçen gün daha yüksek seviyelere çıkarılacaktır.

Bunun dışında 31 MW’lık yenilenebilir enerji yatırımımızın ilk ayağı olan Konya Kulu’daki 4MW’lık tesisimizi geçen hafta devreye aldık. Hayırlı ve uğurlu olsun. Sırada Akören ve Osmaniye projelerimiz var. Bu projeleri de bu sene içerisinde tamamlamayı planlıyoruz. İlk büyük ölçekli tesisimizin Konya’da olması güzel bir tesadüf. Darısı YEKA İhalesinin başına.

 


Konya Kulu’daki tesis ziyaretimizden bir kare. Sağdan sola EkoRE Solar Genel Müdürü Oğuzhan Haznedar, proje finansmanı sağlayan TEB’in Kozyatağı Şube Müdürü Murat Erensoy ve ben.

 

Stajyerlikten mühendisliğe yükselen kardeşlerimiz şirketin belkemiğini oluşturuyor. Bu resimde İTÜ’lü kardeşimiz Alaattin, Konya Kulu projesinde EkoRE adına “devreye alma” evraklarını imzalarken görülüyor. 


Firma olarak Türkiye’de EkoRE markasıyla yüksek verimlilikte panel üretip global piyasalara satmak ve farklı ülkelerde teknik kurulumlara imza atmak gibi büyük hedeflerimiz var. Bir başka deyişle EkoRE olarak yenilenebilir enerji alanında Türkiye’den bir Dünya Markası çıkarmayı hedefliyoruz. YEKA’yı kazanmamız global bir oyuncu olma yolundaki sürecimizi hızlandıracaktır.

Sağlıcakla kalın.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 1 )
  1. Ahmet Anlama
    2016-10-30 20:31:02

    Serhan Bey,Yazınızı keyif alarak okudum. Bunu kendime bir kazanım olarak nitelendiriyorum. Sizler gibi, ilerici insanlar daima karşılığını alacaktır. Buna inanıyorum. Teşekkürler Ederim.Saygılarımla.

Yorumlarınız için