Eskişehir ve Ayvalık koşularından notlar

Geçtiğimiz haftalarda ilki Eskişehir’de, ikincisi de Ayvalık’ta olmak üzere iki koşu yarışına katıldım. Bir önceki sene de katıldığım bu yarışlardaki yeni deneyimlerimi paylaşacağım. devamı...

Güzellik yarışmaları nasıl yapılmalı?

11 Eylül tarihinde yapılan Miss Turkey (Türkiye Güzellik Kraliçesi) yarışmasını kazanan İdil Bilgen, kendisini güzel bulmayan büyük bir kitle tarafından acımasızca eleştirildi. Kamuoyunda bu tartışmalar yaşanırken bir de estetik kaygısı üzerine kurgulanmış “Çirkinler” adlı filmi seyrettikten sonra bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. devamı...

Hepimiz Mustafa Kemal’in askerleriyiz

Aslan parçası teğmenlerin yemin töreninden sonra alkışlanacak hareketlerinin, tam tersine topa tutulması bana son derece anlamsız geliyor. Koşu için geldiğim Ayvalık’ta bir kafede otururken bir anda belediyenin anonsuyla hazır ola durup İstiklal Marşı’nı söylerken buldum kendimi ve tam o sırada hâlâ gündemden düşmeyen bu konu aklımdan geçti. Ayvalık’ta ve Türkiye’nin her yerinde marşımızı tek yürek söyleyen herkes Mustafa Kemal’in askeridir. devamı...

Urla’nın Barbaros Köyü’nde festival zamanı

Geçen gün Cuma Urla’daki arkadaşlarımı ziyaret ettikten sonra daha evvel bana söyledikleri Barbaros Köyü’nün meşhur Oyuk (Bostan Korkuluğu) Festivali’ne katıldık. Bahsettikleri kadar varmış gerçekten. Oradaki pozitif ortama girmenin ötesinde Türkiye’deki köylerden de güzel fikirlerin çıkıp doğru şekilde tatbik edilebildiğini gözlemlemiş oldum. Bir de tabii en önemlisi Oyukların halka verdiği mesajı özümsüyorum: Türkiye’de tarıma sahip çıkın! devamı...

2010’daki bozuk et skandalı ve 2024’teki ‘Ne yediğini bil!’ kampanyası

Bugünlerde İstanbul’un birçok önemli semtindeki reklam panolarında Burger King’in “Ne yediğini bil!” adlı kampanyasını görünce ister istemez anılar gözümde canlandı. KFC ve Pizza Hut’ın CEO’luğunu yaptığım dönemde TAB Gıda’yla nasıl bir rekabet içinde olduğumuzu ve o dönemde Burger King’de yaşanan bozuk et skandalı sırasında ve sonrasında neler yaşandığını tarihe not düşmek için yazacağım. devamı...

Turizmin gelişmesi için rehberlere kulak verin

Geçenlerde profesyonel rehber bir arkadaşım bize özel bir İstanbul turu sundu. İstanbul’un sayılı yerlerini gezerken bir taraftan turizmde yaşanan zorlukları konuştuk. Bir rehberin ağzından İstanbul’da yaşanan zorlukları bu yazımda sizlerle paylaşacağım. devamı...

Doğal dengenin sağlanmasında kurtların önemi

Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Türkiye 2 Temmuz tarihinde Avusturya’ya karşı epik bir zafer kazandı. Bu zafer kadar, Türk Milli Takımı’nın defans oyuncusu Merih Demiral’ın bozkurt işareti de çok konuşuldu. Geçenlerde Kars’ta 13 yıl uydu vericisi ile takip edilen kurtlar hakkında bir haber okuduktan sonra ben de hem Melih’i hem de ülkemizin kurtlarını ele alan bir yazı kaleme almaya karar verdim. devamı...

AgriPV: Güneş enerjisi ve tarımın muhteşem sinerjisi

Bundan 10 yılı aşkın bir süre önce, dönemin bakan yardımcısı Murat Mercan’a ‘teorik olarak mümkün’ diye açıkladığım bir iş modeli bugün gerçek oldu. Artık güneş enerjisi ve tarımın sinerjisi sonucunda aynı arazi üzerinde hem güneş enerjisiyle elektrik üretebilirsiniz hem de tarım yapabilirsiniz. Sektörde AgriPV olarak adlandırdığımız bu yeni iş modelini size bu yazımda ana hatlarıyla anlatacağım. devamı...

Çıkarılması düşünülen sokak hayvanları yasası

Haftalardır çıkarılması düşünülen sokak köpekleri yasası konuşuluyor. Sokak hayvanları konusu benim hassas olduğum meselelerden. Geçmişte de hayvanlarla ilgili birçok yazı kaleme aldım. Bu yazımda hayvan hakları yasasının içeriğinin nasıl olması gerektiğini genel hatlarıyla ele alacağım. devamı...

Önemli bir sporcu rol modeli: Semih Saygıner

Yeni bir yazı dizisi başlatıyorum. Özellikle karakterlerini spora yansıtıp dünya çapında büyük başarılara imza atmış ve benim de rol modeli olarak takip ettiğim kişileri kaleme alacağım. Her bir yazıda bu rol modellerin söylemlerinden önemli dersler çıkaracağız. Bu ilk yazımda bizim jenerasyonda oldukça popüler olan bilardonun en zor disiplini olan üç bantta sayısız başarılara imza atıp defalarca dünya şampiyonu olmuş Semih Saygıner’e yer veriyorum. devamı...

Çatışmaların çözümü için Derin Demokrasi

Geçenlerde BMW Vakfı’nın desteklediği önemli bir ustalık dersine (masterclass) denk geldim. “Kutuplaşan bir dünyada nasıl dengeyi sağlayıp gerginlik ve çatışmayı çözebileceğimize dair” bir eğitim olduğunu okuyunca katılmaya karar verdim. Derin demokrasi adı altında Myrna Lewis’in verdiği bu eğitimdeki bazı bilgileri ve deneyimlerimi aktaracağım. devamı...

Doğaseverlerin rol modeli Jane Goodall İstanbul’daydı

Kuruluşundan beri üyesi olduğum Roots & Shoots Türkiye derneğinin davetlisi olarak İstanbul’a gelip çocuklarla ve gençlerle bir takım etkinliklere katılan dünyaca ünlü primatalog Jane Goodall’un geçen pazar günkü konuşmasına ben de katıldım. Bu yazıda değerli insan Jane Goodall’u ve onu Türkiye’ye getiren Roots & Shoots Derneği’ni sizlere tanıtıp katıldığım etkinlik ve gelecekle ilgili duygu ve düşüncelerimi aktaracağım. devamı...

Ali Koç ve onun gibilerin kısa devreleri

Sürekli sıkıntıların var olduğu Türk futbolunda problemler bu sene zirveye çıktı. Tam bir kaosun hâkim olduğu ortamda sorunları ateşleyen ve körükleyen kişi olarak ön plana çıkan Türkiye’nin en büyük şirketi Koç Holding’in hissedarlarından ve aynı zamanda Fenerbahçe’nin başkanı Ali Koç ve yönetiminin yine kısa devre yapması üzerine dün akşam Türk futbolunda tam bir rezalet yaşandı. devamı...

Tüm dünyada toplu göç sorunu nasıl çözülür?

Geçen blog yazımda Birleşik Krallık’ta görev yapan 4 başbakandan 3’ünün göçmen kökenli olduğunu ve hatta Birleşik Krallık üyesi olmayan İrlanda'nın yeni istifa etmiş Başbakanı’nın da göçmen bir aileden geldiğini yazıp bu oluşan durumun esasında ülkelerin göçmen politikalarıyla paralel gittiğinin altını çizmiştim. Bu yazımda konunun özüne inip tüm dünyada ciddi bir sorun haline gelen toplu göç sorununun nasıl çözülebileceğine dair tavsiyelerimi sıralayacağım. devamı...

Büyük Britanya’nın farklı liderler yelpazesi

İçinde bulunduğumuz dönemde Birleşik Krallık’ta görev yapan 4 başbakandan 3’ü göçmen kökenli. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Hindistan; İskoçya Başbakanı Hamza Yusuf, Pakistan; Galler Başbakanı Gething ise Zambiya kökenli. Ayrıca Büyük Britanya’nın 4. üyesi Kuzey İrlanda’nın Başbakanı ise İrlanda Cumhuriyet Ordusu'nun (IRA) eski siyasi kanadı olarak görülen Sinn Féin’in başkan yardımcısı Michelle O’Neill. Büyük Britanya'nın üyesi olmayan İrlanda'nın yeni istifa etmiş Başbakanı Leo Varadkar ise Hindistan kökenli ve daha evvel escinsel olduğunu ilan etti. Tarihte yaşanan bu ilkler yelpazesini kendi perspektifimden yorumlayacağım. devamı...

Bilinçli hayvan sahipliği desteklenmeli

Türkiye’de hayvanseverlerin ve hayvan sahiplenenlerin sayısı gün geçtikte artıyor. Bu durum beni şahsen çok mutlu ediyor. Sokak hayvanları sorununu bir türlü çözemeyen bir ülkede bu son derece olumlu bir gelişme. Ancak bir sorun var: Hayvan sahiplerinin hatırı sayılır bir kısmı hayvanlara nasıl bakılacağını veya hayvan-çevre ilişkisini nasıl gözeteceklerini bilmiyor. devamı...

Atatürk kırmızı çizgimizdir

COP 28 etkinliğiyle ilgili bir yazı kaleme almaya hazırlanırken dün akşam Süper Kupa’da yaşanan ve Türk futboluna kara leke gibi çöken ancak ülke onuru açısından gereken tepkilerin gösterildiği olaylar yüzünden her şeyi bir kenara bırakıp bu yazıyı yazmak istedim. Bu mesaj kime gidecekse gitsin ve herkes bilsin: Atatürk kırmızı çizgimizdir. devamı...

Türk bankacılık sektörünün ilk çakma yatırım fonu

Ülke ekonomisinde sıkıntılar derinleştikçe ve nakit ihtiyacı arttıkça dolandırıcılıklar farklı bir boyut kazanıyor. Öyle ki, geçtiğimiz haftalarda patlak veren ve içinde spor ve iş dünyasının ünlü şahsiyetlerinin de bulunduğu büyük bir dolandırıcılığın Denizbank’ın Levent Büyükdere şube müdürü Seçil Erzan tarafından adeta Ponzi sistemi mantığıyla yönetildiğinin ortaya çıkması herkesi şoke etti. Türk bankacılık sektörünün ilk çakma yatırım fonu olarak tarihe geçen bu dolandırıcılık olayını Denizbank’ta yaşadığım bir canlı olayla kendi perspektifimden değerlendireceğim. devamı...

Bursaspor şampiyonluğunun KFC ve Pizza Hut kampanyalarına dönüşümü

Geçen yazımda erkek milli futbol takımımıza 9 oyuncu kazandıran, tarihinde 8 şampiyonluk kazanan Trabzon’dan ve Trabzonspor’dan bahsetmiştim. Bu yazımda da Anadolu’dan İstanbul takımlarına kök söktürüp şampiyon olmuş bir başka güzide şehrimizin takımı Bursaspor’dan söz edeceğim. Bugünlerde ciddi sıkıntılar yaşıyor olsa da, KFC ve Pizza Hut’ın genel müdürlüğünü yaptığım sırada takımın büyük emeklerle elde edilmiş geçmişteki şampiyonluk dönemini bir de benim perspektifimden dinleyin. devamı...

Orman yangınlarına karşı neler yapabiliriz?

Faydalı içerikler bana ulaştığı zaman bloğumda okuyucularımla paylaşmak istiyorum. 7’ler konseyinde görev yaptığım Good4Trust’ın zaman zaman içeriği zengin güzel yazılarına kendi bloğumda yer veriyorum. İşte bu hafta da onlardan birini, benim de çok hassas olduğum orman yangınlarıyla ilgili bir yazılarını alıntılıyor ve ardından kendi tavsiyelerimi ekliyorum. devamı...

Bugüne kadar yapılmış en iyi Atatürk filmi

Bugüne kadar gösterime giren Atatürk filmleri hep polemik yarattı ve hiçbiri tam olarak içimize sinmedi. Bu sefer, Aras Bulut İynemli’nin Atatürk’ü canlandırdığı ve üçlü bir serinin ilk bölümü olan “Atatürk 1881-1919” filminde ise durum farklıydı. Disney skandalıyla gündeme gelen, içeriği ve prodüksiyonuyla şahsen beğendiğim Atatürk filmleri serisinin ilki benden geçer not aldı. Filmle ilgili düşüncelerimi aktaracağım. devamı...

Acunistan’da mesai saati kaçta başlar?

Geçenlerde internette Türk televizyoncu, sunucu, uluslararası yapımcı ve medya patronu ​​Acun’un mesai saatinin saat 10.30’da başlaması gerektiğini söylediği ve Türk tarihçi, akademisyen ve yazar İlber Ortaylı Hoca’nın da bunu onaylamadığına dair bir video izledim. Acun’un söylediği “Herkes geç saatte kalkıp mesaiye başlarsa problem kalmaz” fikrine katılmıyorum, hatta vitrinde olan insanların bu tip yorumlarını ülkedeki milyonlarca gencin kişisel gelişimi için de sakıncalı buluyorum. devamı...

Cumhuriyetimizin 100. Yılı

Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutladığımız 29 Ekim tarihinde hazırlanan törenlerin ötesine, genel resme baktığımızda “Kurulduktan 100 yıl sonra Cumhuriyet olması gereken yerde mi?” sorusu hepimiz için önem taşıyor. Bu yazımda “Neredeyiz?” sorusunu yine sorular aracılığıyla ele alacağım. devamı...

Icardi Sendromu

Paris Saint-Germain’de (PSG) bize karşı oynarken “Irz düşmanı Icardi” diye küfrettiler. Galatasaray’a gelip gol atmaya başlayınca da “Aşkın Olayım” oldu. Icardi sendromu diye adlandırdığım bu olay esasında toplumumuzun psikolojisini yansıtıyor. Hep ekstrem duygularda yaşıyoruz. Birini ya çok seviyor, yere göğe sığdıramıyoruz ya da nefret edip yerin dibine sokuyoruz. Bu duyguları aynı kişiler özelinde de sık sık yaşıyoruz. devamı...

Verimli üretim alanları olarak çatılar

İçinde yaşadığımız, vakit geçirdiğimiz binaların en atıl yerlerindendir çatılar. Oysaki çatılar binalarımızın dışarıyla kesintisiz teması olan, güneş ışımasını en çok toplayan alanıdır. Bu nedenle üretim anlamında en verimli yerdir. Çatılarımızda neyi, nasıl üretebileceğimizi bu yazımda özetleyeceğim. devamı...

Meslek liseleri memleket meselesi gibi yönetiliyor mu?

“Meslek lisesi memleket meselesi” cümlesi Koç Grubu'nun kurucusu merhum Vehbi Koç'a ait. Yıllar önce söylenmesine rağmen bu sözler hâlâ geçerliliğini koruyor. Peki Türkiye’de meslek liseleri hakkını vererek yani “memleket meselesi” misyonuyla yönetiliyor mu? Gelin size faaliyet gösterdiğim yenilenebilir enerji sektöründen bir örnekle bu soruyu cevaplayayım. devamı...

Cumhuriyetin 100. Yılında sporda göğsümüzü kabartan kadınlar

Bir ülkenin refah ve gelişmişlik seviyesinin önemli göstergelerinden biri sporda elde edilen başarılardır. Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutladığımız bu sene kadınlarımız başarıdan başarıya koşuyor. Yüzümüzü güldüren kadınlarımızın başarılarını kaleme alacağım bu yazıda belli başlı konulara dikkat çekeceğim. devamı...

Silahlı ve Öfkeli

Geçenlerde Türkiye’deki silahlanma ve şiddetin benzer oranlarda arttığına dair kısa belgesel tadında bir röportaj serisi izledim. Voys Media’nın hazırladığı bu kısa belgeselde bireysel silahın Türkiye’de ne kadar yaygın ve ulaşılabilir olduğunu, bireyleri silahlanmaya iten sebepleri ve ruhsatlı silah sahipliğindeki tabloyu izledikten sonra bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Kendi kişisel görüşümü paylaşmadan bu konuyu sizlere aktarmak isterim. devamı...

‘Global kaynama’dan çıkıp nasıl normale dönebiliriz?

Geçen yazımda insanlık tarihinin en sıcak yazını geçirdiğimizi ve bu sıcaklığın daha da artacak olmasından dolayı BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in “Küresel Kaynama dönemine girdik” beyanını ele almıştım. Bu yazımda bu global kaynama döneminden nasıl çıkabileceğimizi ve mevsim normallerine nasıl dönebileceğimizi kaleme alacağım. devamı...

Sıcak, çok sıcak, daha da sıcak olacak!

Türkiye’de 90’lı yıllarda patlayan Türkçe Pop’un temsilcilerinden Emre Altuğ’un karşı cinsle sıcak teması betimlemek için söylediği “Sıcak” adlı şarkıdaki “Sıcak, çok sıcak, daha da sıcak olacak” sözleri iklim değişikliğinden dolayı yaşadığımız anormal sıcak havaları anlatmaya cuk oturuyor. Bu yazımda BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in tanımladığı “Küresel Kaynamayı” ele alacağım.  devamı...

Emekli Arda’dan çiçeği burnunda Arda’ya hayat dersleri

Türkiye’den çıkan futbolcular arasında en büyük kariyere sahip Arda Turan’ın hikâyesi maalesef kötü bitti. Bunu öngördüğüm için yazılar kaleme aldım hatta bir tanıdık vasıtasıyla kendisine mesajlar gönderdim. Önce beni dinliyor gibi yaptı, geri mesaj gönderip teşekkür etti sonra söylediklerimin tam tersini yapınca futbolculuk kariyeri fiyaskolarla sonuçlandı. Şimdi bu hatalardan ders çıkarıp kariyerini sağlam inşa etme sırası 18 yaşında Real Madrid’e transfer olan Arda Güler’de. devamı...

Buz Adam Wim Hof metodu

Önceleri sosyal medyada görüp ilginç bulduğum için takip ettiğim Wim Hof’un eğitmenleriyle Avrupa Girişimciler Forumu’nda karşılaşınca hiç tereddüt etmeden bu etkinliğe yazıldım. Eğitimde nefes terapisi ve buz banyosu yaptıktan sonra olumlu yönde gelişen öngörüm, Wim Hof metodunu hayatımın bir parçası haline getirme fikrine dönüştü. devamı...

Futbolda devrim

Fransa’nın yetiştirmiş olduğu gelmiş geçmiş en iyi oyunculardan biri olan Thierry Henry başarılarla dolu futbol yaşamından sonra İngiltere’de CBS kanalında yorumcu olarak kariyerini sürdürüyor. Geçenlerde bir programda kendisine göre futbola getirilmesi gereken 5 kuralı sıraladı. Bu yazımda Henry’nin genel konsept olarak katıldığım önerilerine bazı değişiklik önerilerim ve eklemelerim olacak. devamı...

Ulusal güvenliğimiz için hidrojen ekonomisi

Türkiye’de hidrojen sektörünü kurmak için harekete geçen yaklaşık 20 firma, kurum ve kuruluşun temsilcileri Alman Ticaret Odası AHK tarafından geçtiğimiz günlerde Almanya’da bir organizasyonla ilgili paydaşlarla bir araya getirildi. Oldukça verimli geçen bu seyahatte Almanların yeşil hidrojene stratejik bakış açılarına ve neler yaptıklarına da tanık olduk. Bu stratejik bakış açısı Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. devamı...

Mars rüyası

İnsanlık aya adım attıktan sonra ilk koyulan hedef dünyaya en yakın gezegen Mars’a ayak basabilmekti. O gün bugündür, bırakın Mars’a adım atma konusunda ilerleme kaydedilmesini, aya gidişler bile seyrekleşti. Uzay çalışmaları geriye gitti. İnsanlığın uzayla sınavını kısaca özetleyeceğim bu yazımda Mars’ta yeni bir medeniyet kurma rüyasının bizim jenerasyonda gerçekleşme olasılığına değineceğim. devamı...

Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmanın başlaması

Geçen yazımda sürdürülebilir kalkınmaya giriş yapıp ekonomik ve ekolojik bütünlüğü ele almıştım. Bu yazımda da kavramları kafanızda daha net canlandırabilmeniz için Türkiye üzerinden neler yapılabileceğini aktaracağım. Tabii bu örnekler başka ülkelerde de bire bir uygulanabilir. Umarım memlekette bu tavsiyelerimi tavizsiz ve vakit kaybetmeden gerçekleştirecek bir iradeye yakın bir gelecekte sahip oluruz. devamı...

3,5 milyonluk Hırvatistan mı, 85 milyonluk Türkiye mi daha iyi?

Türk Milli Futbol Takımı’yla Euro 2024 eleme grubunda karşılaşan Dünya 3.’sü Hırvatistan’ın Teknik Direktörü Dalic maç öncesi basın toplantısında maç yaptıkları Bursa’ya atfen “3 milyonluk bir şehir, biz ülke olarak 3,5 milyonuz. Biz Dünya Kupası’nda 3. olduk. Nasıl olduğumuzu siz kendinize sorun” diyerek benim açımdan derin ele alınması gereken bir konuyu açmış oldu. Bu yazımda ülke olarak ne kadar geriye gittiğimizi anlatabilmek için Hırvatistan’la Türkiye’yi kıyaslayacağım. devamı...

Türkiye’de afetle mücadelenin anti-kahramanları

6 Şubat tarihinde arka arkaya yaşanan iki Kahramanmaraş Depremi ve sonrasındaki artçılarla hayatını kaybeden kişi sayısı resmi rakamlara göre 50.000’e ulaştı. Türkiye’de afetle mücadeleden çıkan sonuca bakarsak ülke olarak her anlamda topyekûn sınıfta kaldığımızı söyleyebilirim. Hepimiz için büyük bir travma olan bu sorunu net bir şekilde anlayabilmek için ülke genelindeki sorunları dillendirmenin yanı sıra bir de ilgili kurumlara bakalım. devamı...

McDonalds’ın fakir menüsü

Geçenlerde İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde şehrin merkezi diyebileceğiniz bir yerde kocaman billboardda McDonalds’ın dürüm arası patates menüsünün reklamı karşıma çıkınca uzun bir süre bakmadan edemedim. Görür görmez bir anda askerde yaşadığım tüylerimi diken diken eden anılarım gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Fakir, muhtaç ve cahil bırakılan bir milletin durumunu çok net bir şekilde tasvir eden anılarımı ve düşüncelerimi sizlerle bu yazımda paylaşmak isterim. devamı...

Binaların insanları korumak için yapılması

Bu blog yazımda araştırıp öğrenmeyi seven biri olarak hepimiz için artık bir hayat memat meselesi haline gelen afetlere dayanıklı bina yapma konusunda bildiklerimi, uzman görüşlerini ve gündemi size kısaca özetlerken bu işe kafa yoranların düşüncelerini tetiklemek ve beyin fırtınası yapmalarını sağlamak istiyorum. devamı...

Hayvan hakları evrenseldir!

Gün geçmiyor ki ülkemizde hayvanlarla ilgili bir zulüm haberi gelmesin. Vahşetin her türlüsüne tanık oluyoruz. Eziyet çektirilen, işkence edilen ve hatta acı çektirilerek öldürülen hayvanlara her gün yenileri ekleniyor. Dedemin zamanında zorla dans ettirilen ayıları kurtarması gibi yer yer güzel hikâyeler ortaya çıkıyor ama sorunun kökten çözümü için bu bireysel çabaların organize edilmesi gerekiyor. devamı...

Ülkemizde yitirilen değerler kader mi?

Öncelikle 13 Kasım’daki hain terör saldırısında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum. Bu çok boyutlu bir terör olayıdır, detaylarına bu yazıda girmeyeceğim. Ancak bu olayın olduğu günün sabahı Boğaz'da koşarken keyifli ve sakin bir pazar günü geçirmeyi umuyordum. Öyle olmadı. Benim için geçen pazar günü gittikçe iç karartıcı ve problemli bir hal aldı. Olayların nasıl geliştiğini anlatayım. devamı...

Michelin’in Türk Yıldızları

Tüm dünyada yiyecek ve içecek sektörünün Oscar’ı konumunda bulunan Michelin yıldızı almış restoranların haberini birkaç hafta önce okurken Türkiye’nin tek iki yıldız almış şefi Fatih Tutak’ın özgeçmişinden bir isim gözüme çarptı: Paul Pairet. İstanbul’da ‘fine dining’ alanında çığır açmış olan, kendi türünün ilki olan CAM restoranın kurucusu Paul Pairet, ekibinde o dönemde Fatih Tutak gibi genç yeteneklere yer vermişti. Bu yazımda geçmişe bir yolculuk yaparak o dönemde varlık yöneticiliği (asset manager) yaptığım Ritz-Carlton, İstanbul’un sektöre verdiği büyük katkılardan söz edeceğim. devamı...

Gerçek bir tenis efsanesine veda

Geçtiğimiz ay, bana göre hem karakter, hem de başarıları itibarıyla tenisin gelmiş geçmiş en iyisi Roger Federer son maçını oynadı. Şahsen 50 yaşına kadar izlemeyi umduğum bu gerçek tenis efsanesinin emeklilik kararı beni üzdü. Tam bir rol modeli olan Federer’i bir de benim bakış açımdan okuyun. devamı...

Futbolun iki efsanesinden “belgesel nasıl olur, nasıl olmaz?” yapımları

Fatih Terim’in hayat hikâyesini konu alan 4 bölümlük belgesel çıktığında bir Galatasaraylı olarak merakımdan ben de izledim. Ardından da Luis Figo’nun Barcelona’dan Real Madrid’e transferinin anlatıldığı belgeseli izledim. Futbolu yakından takip eden biri olarak kendi jenerasyonumda tanık olduğum olayların detaylarını izlemekten keyif aldım. Tabii iki yapım arasında ciddi farklar vardı ve maalesef yerli yapım sınıfta kaldı. devamı...

Flaş transferler yapan Galatasaray şampiyon olabilecek mi?

Bir Galatasaraylı olarak tarihimizin en kötü sonucunu geçen sene elde etmiş olan futbol takımımızın kadrosunun flaş transferle baştan aşağı yenilenmiş olmasından dolayı şahsen mutluyum. Peki tepeden tırnağa yapılan bu değişiklikler şampiyonluk için yeterli olacak mı? Hepsinden önemlisi önümüzdeki sezon Avrupa’da başarıyı getirecek mi? Kendi analizimi sizlerle paylaşmak isterim. devamı...

Dünyamızın insanların çöplüğüne dönüşmemesi için…

Her sene olduğu gibi Ağustos ayında ara verdikten sonraki ilk yazımı beni uzun süredir rahatsız eden bir konuya ayırmak istedim: Umursamadan, saygısızca ve bencilce atılan çöpler. Sabahları erken saatte Boğaz hattında yaptığım koşularda özellikle yol kenarlarında çöp görmekten bıktım, usandım. Üstelik belediye tarafından her gün toplanmasına rağmen yine de hatırı sayılır miktarda çöplere İstanbul’un her yerinde rastlayabiliyoruz. Aslında bu sadece İstanbul’un değil tüm Türkiye’nin, hatta tüm dünyanın ciddi bir sorunu. devamı...

Türk futbolunun utanç gecesi

27 Temmuz 2022 akşamı Türk futbolunun utanç gecesi olarak tarihe geçti. Dinamo Kiev’le kendi sahasında verdiği mücadeleyi kaybeden Fenerbahçe taraftarları golü yedikten sonra “Vladimir Putin” diye tezahürat yaptı. Nereden bakarsanız bakın hepimizin yüzünü kızartan bu olaydan sonra Fenerbahçe taraftarlarının, medyasının ve kulübünün klasik reaksiyonu, suçu golü atan futbolcuya yükleme, kabullenmeme ve sonrasında da olayın üstünü örtmek oldu. Bu yazımda konuyu analiz edip bu vahim olaydan sonra bence yapılması gerekenleri sıralayacağım. devamı...

Daha yaşanabilir bir dünya için Good4Trust

Kâr amacı gütmeyen bir sosyal girişim olan Good4Trust, ekolojik ve sosyal açıdan adil üretim yapan üreticilerle, ihtiyaçlarını onlardan karşılayan alıcıların bir araya geldiği bir topluluğu organize ediyor. Benim de 7’ler Konseyi’nde olduğum Good4Trust’tan geçen yazımda kısaca bahsetmiştim, bu yazımda detaylara inmek istiyorum. devamı...

Sağlıkta şiddetin çok yönlü analizi ve önerilerim

Konya Şehir Hastanesi’nde öldürülen Dr. Ekrem Karakaya için tüm sağlık sektörü ayakta. Türkiye’nin her yerinde sağlık çalışanlarına hastalar ve hasta yakınları tarafından uygulanan şiddet olayları gündemden düşmek bilmiyor. Bu yazımda konuyu farklı bir bakış açıdan değerlendirip sorunun özüne ineceğim. devamı...

Şiddetin en karmaşık hali: Kadın Şiddeti

Başlığı yanlış okumadınız. Kadına şiddet değil: Kadın şiddeti. Geçmişte “kadına şiddet” konusunu defalarca kaleme aldım. Bugün şiddet konusunu anlatması zor olan başka bir yönden ele alacağım: Kadınların diğer kadınlara veya erkeklere uyguladığı şiddet. Hemen peşinen söyleyeyim, hangi biçimde olursa olsun “şiddete kesinlikle hayır” diyorum. devamı...

Türkiye’nin İngilizcesinin “Türkiye” olarak değişmesi yetmez

Türkiye’nin İngilizcesinin Türkçe’deki gibi “Türkiye” diye değiştirilmesi için T.C. Dışişleri Bakanlığı önce büyükelçiliği bulunan tüm ülkelere resmi bildiri gönderdi sonra da Birleşmiş Milletler nezdinde başvuru yaptı ve kabul ettirdi. 2019 yılında "Ülkemizin İngilizce adı "Turkia" olmalı" başlıklı blog yazımı sosyal medyada paylaşmamla bu konudaki ilk ciddi tartışmaları başlatan ve değişimi tetikleyen biri olarak bu yönde adım atılması şahsen beni memnun etti ancak bu isim değişikliği yeterli değil, bana göre ileride bir düzeltme daha yapılacak.   devamı...

Avrupa’nın zirvesinde yine Türk takımları: Vakıfbank

Geçen yazımda Anadolu Efes’in arka arkaya kazandığı 2. Euroleague şampiyonluğuyla Türk sporunda eşsiz bir başarıya imza attığını kaleme almıştım. Bu yazımda ise Efes’in erkek basketbolunda Avrupa kupalarını domine etmesinin ötesine geçebilen tek takım olan Vakıfbank’ı yazacağım. Kadın voleybolunda Avrupa ve Dünya Şampiyonu Vakıfbank bu sene yine mücadele verdiği tüm turnuvaları kazanıp üstünlüğünü perçinledi. Avrupa’nın en iyi takımlarının rekabet ettiği CEV Şampiyonlar Ligi’ni 5. kez kazanıp kupayı en fazla kazanan takım unvanının da sahibi oldu. devamı...

Avrupa’nın zirvesinde yine Türk takımları: Anadolu Efes

Bu hafta sonu Türk basketbol ve voleybol takımlarının Avrupa’da şampiyonluklarını gururla izledik. Cumartesi, Avrupa’nın en önemli erkek basketbol turnuvası Euroleague’de Anadolu Efes, İspanyol devi Real Madrid’i yenerek üst üste ikinci kez şampiyon oldu. Pazar da Vakıfbank, Avrupa’nın en önemli kadın voleybol turnuvası CEV Şampiyonlar Ligi Süper Finali’nde İtalya şampiyonu Imoco Volley'i mağlup ederek 5. kez şampiyonluğa ulaştı. Bu yazımda Anadolu Efes’in, bir sonraki yazımda da Vakıfbank’ın başarılarını ele alacağım. devamı...

“Avrupa’nın çöplüğü Türkiye” zihniyeti

“Ben buradan Avrupa’ya vitamin gönderiyorum, onlar oradan bana çöp gönderiyor” diyor Adanalı bir narenciye yetiştiricisi. İngiltere’den Adana’ya gönderilen çöp, Avrupa’dan Türkiye’ye bir senede gönderilen milyonlarca ton çöpün bir kısmı. Ülkesine değer veren ve çevre konularında hassas biri olarak bu konuda söyleyeceklerim var.   devamı...

Akaryakıt fiyatlarının can yakmasının önüne nasıl geçebiliriz?

Önceden ayda yılda bir olan akaryakıt fiyatlarındaki artışlar son haftalarda neredeyse her gün yaşanıyor. Her bir artış da cebine giren çıkan konusunda aşırı hassas olan milletimizde ciddi panik yaratıyor. Peki toplumda travma haline gelen bu sorunun kökten bir çözümü var mı? Kesinlikle var. devamı...

Sadece Kadınlar Günü’nde değil, her zaman tam destek!

Bu sene Dünya Kadınlar Günü önceden kutlanmaya başlandı. Bugünlerde pandemi ve savaşlar gibi toplu ölümlere sebebiyet veren felaketlerden en çok kadın ve çocukların mağdur olduğunu söylememiz yanlış olmaz. Kadınlar Günü öncesi ve sırasında kadınlarımızın önemini vurgulamamız önemli ama yeterli değil, bu değeri her zaman vermeliyiz. devamı...

Toplumsal akılsızlaşma üzerine bir film “Don’t Look Up”

Siyasi yozlaşma, halkın kutuplaşması, medyanın içinin boşaltılması, kişisel menfaatlerin dünyanın sonunu getirme riski, bilimin sesine kulak verilmemesi gibi toplumsal akılsızlaşmaya sebep olan unsurları alaycı bir üslupla eleştiren “Don’t Look Up” filmini beğendim. Yıldız oyuncu kadrosu da senaryonun hakkını vermiş. İzlemenizi tavsiye ederim. devamı...

Galatasaray küme düşer mi?

Galatasaray tarafından yıllarca hezimete uğratılmış takımların taraftarları hiç heveslenmesin; Galatasaray bu sene küme düşmez. Asıl sorun önümüzdeki 10 sene içinde baş gösterecek. Finansal tarafı doğru yönetemezlerse önümüzdeki 10 sene içinde 3 büyüklerden en az biri küme düşebilir. devamı...

Çıldır Gölü, Tuz Mağarası ve İshak Paşa Sarayı

Yılbaşında kayak tatili için gittiğim Kars’ta ilk günümü bölgeyi gezmeye ayırdım. Benim için tutku olan kayaktan bir gün feragat ettiğim bu gezi faslını iyi ki yapmışım diyorum. Sizlerle bu hafta, doğa harikası Çıldır Gölü ve Tuz Mağarası ile tarihe ışık tutan önemli bir başyapıt olan İshak Paşa Sarayı izlenimlerimi paylaşacağım. devamı...

“Made in Türkiye” değişikliği ile ilk doğru adım atıldı

12 Nisan 2019 tarihinde ülkemizin adı İngilizce “Turkey” yerine “Turkia” ibaresiyle değiştirilmeli diye kampanya başlatmıştım. Geldiğimiz noktada, geçen ay Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle marka olarak "Made in Turkey" ibaresi yerine "Made in Türkiye" kullanılması resmileşti. Bu adımı başlangıç için son derece olumlu bulmakla beraber, yeterli olmadığını düşünüyorum. devamı...

McGill Üniversitesi’nin 200. Yılı kutlu olsun!

Bu sene hayatımda önemli bir yer teşkil eden Kosta Rika’nın 200. bağımsızlık yıldönümünün yanı sıra, mezunu olduğum McGill Üniversitesi’nin de 200. kuruluş yılını kutluyoruz. Kanada’nın en iyi üniversitelerinden biri olan ve her zaman her anlamda gurur duyduğum McGill Üniversitesi’nin 200. Yılı kutlu olsun! devamı...

COP26 Zirvesi ve geleceğimize dair düşündürdükleri

31 Ekim-12 Kasım tarihlerinde İskoçya’da düzenlenen COP26 zirvesi iyisiyle kötüsüyle çok ses getirdi. Bu zirveye ilk olarak McGill Üniversitesi’nde iklim kriziyle ilgili yaptığım konuşmada değinmiştim. Bu yazımda daha detaylı bir özet sunacağım, sonunda da zirveyle ilgili kendi fikirlerimi paylaşacağım. devamı...

Üniversitem McGill’de iklim kriziyle ilgili yaptığım konuşma

Geçen hafta benim açımdan önemli bir etkinlikte konuşma yaptım. Montreal’deki McGill Üniversitesi’nde “İklim Krizi ve Ne Yapılması Gerekiyor?” başlıklı çevrimiçi konferansta sunum yapıp McGill mezunları ve profesyonelleri tarafından sorulan soruları cevapladım. Bu yazımda söz konusu konferansın içeriğini paylaşacağım. devamı...

Gökyüzünün altındaki müze: Saint Petersburg 2

Son Rusya gezimdeki izlenimlerimi aktarmaya başladığım geçen yazımın bu haftaki ikinci bölümünde birbirinden etkileyici saraylara, opera ve tiyatro binalarına, çar ve çariçeler hakkında ilginç tarihi hikayelere, güncel izlenimlere ve elbette Rus mutfağının damakta iz bırakan özel lezzetlerine yer veriyorum. devamı...

GWO (Global Wind Organization) eğitimleri

Kocaeli’nin Kandıra ilçesindeki rüzgar enerji santralimizdeki teknikerlerimizin ve genç mühendisimizin eğitimlerini tamamladığımız bir süreçte, “Yüksekte güvenli çalışmak için gereken GWO eğitimini ben de almak istiyorum” deyince şaşıran ekibe hayat felsefelerimden birinin tekrar altını çizdim: Herkes her yaşta eksiklerini tamamlasın. Eğitim her dönemde şart! devamı...

Ritz-Carlton, Istanbul’un 20. Senesi kutlu olsun!

Ritz-Carlton, Istanbul’un açılış hikayesi Harvard Business Review’un vaka çalışmaları arasına rahatlıkla girebilecek nitelikte. O günden bugüne çok şey yaşandı ve değişti. Zaman hızlı akıyor. Geçen hafta otelin 20. senesini kutladık. Bu vesileyle otelin açılış hikayesini sizlerle detaylı paylaşmamın zamanı geldi. devamı...

İstanbul’daki taksi sorunu

Onlarla olmuyor, onlarsız da olmuyor. Böyle bir ikilemde yıllardır süregelen, bir türlü çözülemeyen ve son dönemde artık iyice rahatsız edici olmaya başlayan İstanbul’daki taksi sorununu masaya yatıracağım. Tabii her zamanki gibi çözüm önerilerimi sıralayarak… devamı...

Orman yangınlarıyla mücadele platformunun doğuşu

Ağustos ayında orman yangınları başlamıştı ve bir hafta boyunca hiçbir şey yapamamış olmaktan dolayı içim içimi yiyordu. Sonunda dayanamadım ve aktivist karakterimin beni dürtmesiyle profesyonel olarak drone imal eden genç bir mühendis arkadaşımı aradım. Gerisi geldi… devamı...

Türk sporunun yüzümüzü güldüren şahsiyetleri

Spor da dahil hayatımızın her alanında içimizi karartan olaylara sürekli tanık oluyoruz. Bugün ise hem Türk sporunda ciddi başarılar elde etmiş hem de karakterleriyle etraflarına ışık saçan spor insanlarını kaleme alacağım: 35. Galatasaray SK başkanı ve maalesef dün kaybettiğimiz Duygun Yarsuvat, paralimpik yüzücü Sümeyye Boyacı, Avrupa üçüncüsü kadın voleybol takımımız, kadın boksunda olimpiyatlarda ilk madalyaları kazandıran Busenaz Sürmeneli ile Buse Naz Çakıroğlu ve okçulukta ilk altın madalyayı kazanan Mete Gazoz. devamı...

Orman yangını felaketlerinin düşündürdükleri

Temmuz ayının son yazısı için hidrojen konusunu ele almaya hazırlanırken hepimizi dehşete düşüren orman yangınları gündeme bomba gibi düştü. Ben de doğal olarak yazı gündemimi değiştirdim. Bu yazımda farklı bir perspektiften analiz yaparak orman yangınlarını ele alırken, yaratılan polemiklere de değineceğim. devamı...

Ülkemizde hayvan haklarının hakkını verebilecek miyiz?

Genel olarak ülkemizdeki hayvanların maruz kaldığı muamele içimi acıtan, canımı ciddi anlamda yakan bir konudur. İçinde yaşadığımız toplumun yüz karasıdır. Memlekette hayvan hakları diye bir şey yokken 14 Temmuz günü çok uzun zamandır beklenen “hayvan hakları yasası” teklifi birçok itiraza rağmen onaylandı. Bu yasa bende iki intiba bıraktı. Birincisi hiç yoktan iyidir, ikincisi de hayvanları korumaktan uzak bu yasayla ilgili daha yapacak çok işimiz var. devamı...

Sel felaketleri için risk azaltma

Gün geçmiyor ki Türkiye’de ve dünyada sel felaketi haberleri almayalım. Geçen hafta Türkiye, Almanya, Belçika, Avusturya ve Hollanda’nın farklı bölgelerinde yaşanan seller bunun en güncel örnekleriydi. Sel felaketlerinin artarak devam edeceği öngörüsünde bulunursak, bu yazıda ele aldığım ‘oluşan riskleri nasıl ortadan kaldırabilir veya en azından azaltabiliriz?’ sorusunu yanıtlamak kritik önem taşıyor. devamı...

Penaltı şampiyonu İtalya’nın başarı öyküsü

1994 yılında ABD’de Harvard Üniversitesi’nde yaz dersleri alırken denk düşmüş, Boston’da İspanya–İtalya çeyrek finalini seyretmiştim. Geçenlerde (11 Temmuz) sonuçlanan Avrupa Futbol Şampiyonası bana 94’teki Dünya Kupası’nı çağrıştırdı. Tabii bir farkla. Bu defa finalde penaltılarla kazanan İtalya oldu. devamı...

Aşı olun!

Aşılama konusunda sürekli bir polemik var. Bir tarafta kafaları karıştıran komplo teorisi tadında aşı karşıtlığı dezenformasyonu, diğer tarafta virüsü yenebilmek için herkesi aşılama çabası. İnsanlığın kaderini şekillendirecek bu mücadeleyi her zamanki gibi bilim aklının kazanmasını diliyorum. devamı...

Ders niteliğinde bir RES projesinin kurtarılması -3- (T1’i devreye alma)

Kocaeli’nin Kandıra ilçesinin Babalı Mahallesi’ndeki Rüzgar Enerji Santrali (RES) Projemizi nasıl batmaktan kurtardığımızı, sonrasında da yaşadığımız ağır kanat kazasını yazmıştım. Bu yazımda rüzgar santralimizdeki ikinci (T1) türbinimizi yaşanan diğer zorluklara rağmen nasıl devreye aldığımızı sizlerle paylaşacağım. devamı...

Sıkça sorulan sorulara cevaplarım 10

Blog yazılarımı düzenli takip edenler bilir: Beni şahsen tanıyan veya tanımayan çeşitli kişilerden farklı kanallar aracılığıyla gelen soruları biriktirip, yeri geldiğinde toplu olarak yanıtladığım bir yazı dizim vardır. Bu hafta da bunların 10.’sunu yayınlıyor ve son dönemde sık yöneltilen soruları cevaplıyorum. devamı...

İyi olarak kalmak bir mücadeledir bu dünyada

Breaking Bad dizisini yeni bitirdim. Dürüst, etik değerleri yüksek ve kendi halinde bir lise kimya öğretmeninin kanser olduğunu öğrendikten sonra nasıl azılı bir suçluya dönüşüp Amerika’nın en büyük uyuşturucu baronlarından biri haline geldiğini işleyen bu senaryo harikası diziyi bitirdikten sonra dizinin kısa bir analizini ve bana neler hissettirdiklerini sizlerle paylaşmak isterim. devamı...

İstanbul’da pandemiyle değişen hayat koşulları

İçinde bulunduğumuz salgın, hayatımızı her anlamda etkiliyor. Vefat edenlerin sayılarının gün geçtikçe artması, Covid-19 pozitif çıkanların sayılarının artan bir oranda çoğalması, çemberin daraldığını hissetmemiz ve sağlık sorunu yaşamasak bile hayat koşullarımızın gün geçtikçe zorlaşması… Yaşadıklarımdan örnekler vererek pandemi döneminde İstanbul’da yaşamanın zorluklarını paylaşacağım. devamı...

2020-21 Süper Lig “Kaos Sezonu”

Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş... Türk sporunu yönlendiren Türkiye’nin en büyük 3 spor kulübü, ilklerin yaşandığı 2020-21 Süper Lig’inde kıyasıya rekabete girmiş durumdalar. Covid-19 salgının yaşandığı bir dönemde alevlenen bu amansız rekabet ciddi bir kaos ortamı yaratmanın yanı sıra, zaten sıkıntılı olan toplumun psikolojisini daha da bozuyor. Bu yazımda, söz konusu kaos ortamını yaratan sorunlara ve çözüm yollarına yer veriyorum. devamı...

Covid-19 salgınından nasıl kurtuluruz?

Ülkemizde ilk Covid-19 vakası bundan yaklaşık bir yıl önce tespit edildi. O gün bugündür hayatımızda çok şey değişti. Değişmeyense artarak devam eden Covid-19 vakaları ve büyüyen panik atak ortamı. Çevremdeki herkes tünelin ucundaki ışığı göremiyoruz diyor, bense size bu makalede önerdiğim yöntemler uygulandığı takdirde 1 sene içinde salgının tamamen bitmesinin mümkün olduğunu düşünüyorum. İlgililere duyurulur. devamı...

Cesur yürek girişimci kardeşlerime öğütlerim

Geçen hafta ‘egirişim’ adlı mecrada röportajım çıktı. Bu röportajda geçmişteki tecrübelerime değinirken genç girişimci adaylarına da öğütlerde bulundum. Bu yazımda insanlığa faydalı işler yapma çabasında olan cesur yürek girişimci kardeşlerime öğütlerimi çoğaltıp detaylandıracağım. devamı...

İzmir’de bir kez daha görevimizin başındayız

Geçen Cuma günü Ege Bölgesi’ndeki deprem haberi gelince bir kez daha iş başa düştü ve kurduğumuz STK Afet Platformu’nda Kriz Masasını aktive ettik. Hiç vakit kaybetmeden İzmir’de bulunan STK kardeşlerimiz üzerinden operasyonu başlattık.   devamı...

Türk futbolunun geleceği artan bir hızla kararıyor

Pandemi sonrası verilen aradan sonra yazın oynanan maçlarla ligler 26 Temmuz’da tamamlandı. 47 günlük aradan sonra 2020-21 sezonu bu hafta seyircisiz maçlarla açıldı. İçinde bulunduğumuz dönemde, böyle karamsar bir ortamda Türk futbolu için pek umut ışığı göremiyorum. devamı...

Kadınların haykırışı #challengeaccepted

Geçtiğimiz haftalarda kadına şiddet ve kadın cinayetleri haberleri manşetlerden eksik olmadı. Bu şiddet haberlerinin sonunda Pınar Gültekin’in vahşice katledilmesi bir akımın başlamasına ön ayak oldu. #challengeaccepted kampanyasıyla siyah beyaz resimlerini paylaşan kadınlar sadece Türkiye’de değil, tüm dünyadaki kadınların desteğini ve katılımını teşvik ettiler. Peki, ses getiren bu kampanyadan gerçek anlamda bir sonuç elde edildi mi? devamı...

Salgının öğrettiği iletişim kuralları

Afet ve kriz dönemlerinde derinleşen sorunlarımızı çözüme kavuşturmanın en etkin yolu doğru iletişimdir. Geçenlerde iletişim konusunda fikirlerini beğendiğim Azime Acar’ın “Salgının öğrettiği 10 İLETİŞİM KURALI” başlıklı yazısını keyifle okudum. Bu yazıdaki fikirlerine aynen katıldığım gibi benim de yapacağım birkaç eklemeyle salgının öğrettiği iletişim kurallarını sizlerle paylaşmak isterim. devamı...

Beyinlerde hiç bitmeyen veba: Irkçılık

2018 senesinde düzenlenen Dünya Kupası’ndan sonra ırkçılıkla ilgili bir makale kaleme almıştım. Burada Türk asıllı Alman futbolcu Mesut Özil ve Türk asıllı İsveçli futbolcu Jimmy Durmaz’ın milli takımlarında ırkçılığa varan talihsiz olaylara maruz kaldıklarına dikkat çekmiştim. Dünya’nın hemen hemen her köşesinde tanık olabileceğiniz ırkçılık vebası bu sefer ABD’de patladı, sonrasında da protestolar tüm dünyaya yayıldı. devamı...

#FesttogetherEvde

Geçen sene “Eğlen İz Bırakma” mottosuyla ilkini düzenlediğimiz Festtogether, Türkiye’de ilk defa oluşturulan sürdürülebilirlik üzerine kurgulanmış konsepti ve muhteşem programıyla tüm katılımcıların keyif almasını sağlamıştı. Bu sene de Covid-19 salgını yaşadığımız günlerde Türkiye’de yine bir ilke imza atılarak evde festival kavramı getirildi. devamı...

Japon kültüründe gıpta ettiğim özellikler

Geçenlerde bir görüşmede kendimi Japonları örnek verirken buldum. Özellikle usta-çırak ilişkisinde ne kadar özenli olduklarını, bu sayede de öğrenmek için uygun bir zemin sağlayan saygı ve sevgi ortamında bilgi aktarımının nasıl akıcı gerçekleştiğini anlattım. Bunu söylerken bir yandan da Japonların bize göre neredeyse taban tabana zıt olan kültürlerinde gıptayla gözlemlediğim ne kadar çok unsur olduğunu içimden geçirdim. devamı...

Şampiyonluklarla taçlanan 2019 yılı!

Bu sene şampiyonluklar açısından benim için harika bir yıl oldu. Mahallemizin gururu Modafen’in 3. lige yükselişi, takımım Galatasaray’ın futbolda 22. kez ipi göğüslemesi ve İngiltere’de tuttuğum takım Liverpool’un Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmasının ardından milli takımımızın da dünya şampiyonu Fransa’yı mağlup etmesi işin tuzu biberi oldu. devamı...

Sıkça sorulan sorulara cevaplarım 8

Blog yazılarımı takip edenler, iş hayatıma veya farklı konulardaki görüşlerime dair yöneltilen sorulara belli aralıklarla yanıtlar verdiğimi bilirler. “Sıkça Sorulan Sorular” yazı dizimin sekizincisinde; hayal ettiğim dünya, yaptığım konuşmalar, “Turkia” isim önerim, TİDER’in sürdürülebilirliği ve yenilenebilir enerji piyasasının dinamikleri hakkında sorularınızı yanıtlıyorum. devamı...

2017-2019: Ağır hasardan bol güneşli güzel günlere!

Bu senenin son yazısında gelenekselleşmiş bir şekilde yakın geçmişte yaşadıklarımı ve önümüzdeki yıldan beklentilerimi sizlerle paylaşacağım. Genel bir bakışla 2017’nin ağır hasar verdiğini, 2018’in zorladığını, 2019'da ise her şeyin çok güzel olacağını söyleyebilirim. Şimdiden tüm dostlara sağlıklı ve mutlu geçirecekleri harika bir yıl dilerim. devamı...

Ulaşımın yakın geleceği: Solar elektrikli araçlar

Uzun süredir elektrikli araçlarla ilgili bir yazı yazmak istiyordum. Bugüne kısmetmiş. Sene sonu yaklaşırken elektrikli araçlarla ilgili sizlere farklı bir perspektif açacağım. İleride de ulaşım alanındaki gelişmeleri bu mecrada aktarmaya devam edeceğim. devamı...

41. yaş ve 4. evrem

Doğum günümden birkaç gün önce iş yoğunluğu ve sorunlardan biraz olsun uzaklaşıp kendimle baş başa kalmak üzere İzlanda’ya gittim. Hakkındaki izlenimlerimi daha sonra paylaşacağım bu güzel ülkede uzun saatler boyu araba kullanırken, hayatımın dönüm noktası olan evreleri ve başında olduğum dönemin getireceklerini derinlemesine düşünme fırsatım oldu.  devamı...

Birleşik Hoşgörü Toplumu’ndan Şiddetistan’a...

İçinde yaşadığımız topraklar Yunus Emre, Mevlana Celaleddin Rumi ve Hacı Bektâş-ı Velî gibi çok önemli düşünürler yetiştirmiştir. Hepsi öğretilerinde insan sevgisi ve hoşgörüyü aşılarlar. Ancak bugün gelinen noktada bu hoşgörüden eser kalmadığı gibi, bir şiddet ülkesi olma yolunda ilerlediğimizi görüyoruz. Bu süreci tersine çevirmeye yönelik saptama ve önerilerimi sizlerle paylaşmak isterim.   devamı...

Hayvanları ve tüm canlıları sevmek

Geçtiğimiz hafta hep birlikte kutladığımız 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nün ardından gerek kişisel olarak gerekse iş hayatımda içtenlikle benimsediğim çevreci yaklaşımın gerçek anlamı ve yeşili korumanın yanı sıra hayvanları ve tüm canlıları sevmenin önemi hakkındaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.   devamı...

Bloğumla ilgili gönülden teşekkürler ve bazı notlar

5 Eylül – 28 Eylül tarihleri arasında yapılan halk oylaması sonucu 16. Altın Örümcek organizasyonunda “Halkın Favorileri” belli oldu. Tüm kategorilerde birinci seçilen ve finale kalan projeleri kutluyor, “Bireysel Blog” dalında finalist olan bloğumu destekleyen herkese ve Altın Örümcek’e içten teşekkürlerimi sunuyor, yarışmanın verimliliği açısından da birkaç yapıcı öneri paylaşmak istiyorum.   devamı...

Gelişmişliğin önemli yapı taşı: Gönüllülük

Bu haftaki yazımın ana fikri, başlıkta da vurguladığım gibi, gelişmiş toplumların önemli yapı taşlarından birinin “gönüllülük” olduğu esasına dayanıyor. Daha netlik kazanması açısından Türk Dil Kurumuna göre yapı taşı “binanın ağırlığını çeken esas taş”, gönüllü ise “Bir işi yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken isteyerek üstlenen” demektir.   devamı...

Blog yazılarımın öyküsü

Uzun yıllar aklımda bir blog açıp duygu ve düşüncelerimi dillendirmek, bilgi ve birikimlerimi paylaşmak vardı. Bu hayalimi 2011 senesinin sonlarında hayata geçirdim. Esasında aklımda her şey hazırdı, bloğumun ete kemiğe bürünmesi ise trajik bir olayın ardından gerçekleşti.   devamı...

Sıkça sorulan sorulara cevaplarım 6

Gerek yakın dostlarımdan ve çevremdekilerden, gerekse beni şahsen tanımadığı halde yazdıklarımı veya işlerimi takip edenlerden gelen sorulara yanıt vermeye bundan yaklaşık 2,5 yıl önce başladım. Sürekli güncellenen faaliyetlerim ve değişen gündem nedeniyle arada bir yeni sorulara yeni cevaplar vermem gerekiyor. İşte yakın dönemde öne çıkan sorularınıza yanıtlarım...   devamı...

Kosta Rika ve varolmanın dayanılmaz şiirselliği

Fahri konsolosu olduğum Kosta Rika üzerine daha önce birçok makale kaleme aldım. Bu özel ülkeye ait anlatmakla bitmeyecek tat ve derinlikteki Pura Vida felsefesini bu kez daha şiirsel bir yaklaşımla, şarkı sözleri eşliğinde paylaşacağım bu yazımda. Ama önce can-ı gönülden gerçekleştirdiğim ve 10 seneyi aşkın zamandır sürdürdüğüm fahri konsolosluk görevime beni bağlayan 5 unsuru aktarmak isterim.  devamı...

TİDER etkisi Ramazan ayında da devam ediyor…

İsrafı önleme vizyonumuzu geçen ay Bozcaada’da sergilemiş ve önemli çalışmalara imza atmıştık. Bu yazımda da yine geçen ay, Ramazan ayının gelişiyle başlattığımız TİDER’in Ramazan kampanyasından bahsediyor olacağım. devamı...

Başarıya aç Fatih Terim farkıyla “Şampiyon Galatasaray”

2017-2018 Türkiye Futbol Süper Lig’inde bir sezon daha geride kaldı. Ne sezondu ama. Sürekli dramalara tanık olduğumuz bu seneki ligi, tuttuğum takım kazandığı için kendi açımdan bu hikaye mutlu sonla bitti diyebilirim. Ancak söylenecek daha fazlası var…​ devamı...

İnsan yapay zekâyı, yapay zekâ insanın geleceğini belirleyecek

Son dönemde herkesin dilinde bir yapay zekâ... Kimileri yapay zekânın geleceğimizi ne kadar kolaylaştıracağını vurgularken, kimileri de kendi kendine öğrenme yetisi olan bilgisayar ve robotların insanlığın sonunu getirebileceğinden dem vuruyor. Bu haftaki yazımda yapay zekâ ve mutlulukla ilgili ilham verici bir kampanyadan söz edecek ve konu hakkındaki bazı görüşlerimi paylaşacağım.   devamı...

Nükleer santralle ilgili sorulacak sorular

Geçtiğimiz gün Mersin Akkuyu’daki nükleer santralin açılışı yapıldı. Türkiye’nin elektriğinin %10’unu karşılayacağı belirtilen bu santralle ilgili hep olumlu açıklama ve beyanatlar dinledik. Enerji sektöründe uzun süredir faaliyette olan bir uzman ve vatansever olarak aklıma takılan bazı soruları paylaşmak isterim. devamı...

Temel İhtiyaç Derneği - TİDER’i anlamak…

Uzun süredir işlerimden dolayı yazmaya fırsatım olmadı. Bu yazıyla birkaç aya yayılan yazma orucumu bozup tekrar sahalara indiğimi müjdelemek isterim. Bu yazımda manevi değeri benim için çok yüksek olan, kurucu başkanı olduğum TİDER’i (Temel İhtiyaç Derneği) ele almak istedim. Sizlere TİDER’i ana vizyon perspektifinden anlatıyor olacağım. Nereye ulaşmaya çalıştığımızı anlayabilmek için büyük resme bakmakta fayda var… devamı...

Kanada üniversiteleri neden tercih ediliyor?

Geçtiğimiz haftalarda Kanada Konsolosluğu benimle temasa geçti ve “Kanada Eğitim Haftası” kapsamında bu ülke üniversitelerinden mezun başarılı kişilerle video söyleşisi yaptıklarını, bu bağlamda benimle de görüşmek istediklerini belirttiler. Kanada üniversitelerinin neden giderek daha fazla tercih edildiğine ilişkin görüşlerimi bu vesileyle sizlerle paylaşmak isterim. devamı...

Sıkça sorulan sorulara cevaplarım 1

Blog’umu aktif kullanmaya başladığımdan beri farklı iletişim kanallarından bana sürekli sorular geliyor. Bu soruların bir çoğu benzer nitelikte. Bu blog yazımda gelen bu sorulara ve cevaplarıma yer vereceğim. Sık sorulan sorular serisi benzer nitelikte farklı sorular geldikçe devam edecek. Her bir seri 10 sorudan oluşacak. devamı...

Sosyal girişimcilik ve kırmızı çizgilerin ihlali

Yazımın içinde alıntı yaptığım makalede de ortaya konduğu gibi ‘sosyal girişimcilik’ aslında doğrudan toplumsal fayda üretmeye dayalı çok değerli bir kavram. Ancak ülkemizde pek çok konuda olduğu gibi sosyal girişimcilik alanında da uygulamalarıyla kavramların içini boşaltan ve sosyal sisteme fayda yerine zarar getiren kişi ve kuruluşlar maalesef mevcut. devamı...

Kendi kapımızın önünü süpürmek

Güzel memleketimizde kronikleşmiş birçok sorunu tek bir kişinin düzeltmesine imkân yok. Ancak herkes kendi evini düzenler, kendi kapısının önünü süpürürse bir şeyler toplu olarak değişmeye başlar. Bu yazımda genelde iş çevremde yaşadığım birtakım yanlışlıkları ve bunları nasıl ele alacağımı sizlere aktaracağım. Öncelikle işyerimizin dışındaki ortamla başlayalım. devamı...

Memleketin DNA’sına askerlikten bir bakış (3)

Güncel bir çağrışım üzerine yazmaya başladığım askerlik anıları dizisinin ilkinde acemilik dönemimi, ikincisinde ise ustalığa geçiş süreci ve koğuş öykülerimi aktarmıştım. Dizinin bu son yazısında ustalık dönemimden bazı anı ve saptamaların yanı sıra, sisteme ilişkin bazı tavsiyelerimi paylaşıyorum. devamı...

Arda Turan’a abi nasihatları

Arda Turan Türkiye’nin yetiştirdiği en değerli futbolculardan biri olmasına karşın, gerek kendisi ve sevenleri, gerekse onu örnek alabilecekler açısından çok kritik bir dönemden geçiyor. Ondan yaklaşık on yaş büyük ve pek çok deneyim yaşamış bir abisi olarak bu haftaki yazımı Arda Turan’a bir tanıdık vasıtasıyla ulaşacak bir açık mektuba ayırmak istedim.   devamı...

Yaşam kalitesini artırmak için spor yapın

Sporun sağlığa faydası herkesin malumu olan bir gerçek. Ancak bu yalnızca tek boyutlu bir sebep sonuç ilişkisi değil. Daha kapsamlı bakıldığında, sporun yaşam kalitemize topyekûn bir katkısı olduğu görülebilir. Uzun yıllar sonra yeniden ilk gençliğimdeki formuma yaklaştığım şu dönemde, bunun altyapısını ve sporla ilgili kişisel saptamalarımı sizlerle paylaşmak istedim. devamı...

İstismara dair yasa teklifinin düşündürdükleri

Ülke çapında tepkiye yol açan ve kısaca ‘cinsel istismar yasası’ olarak anılan yasa teklifi, birçoğumuza kendimizin veya yakın çevremizdeki kişilerin maruz kaldığı travmatik olayları hatırlatmış olmalı. Teklifin komisyona geri çekildiği haberi elbette yüreğimize bir nebze su serpti. Yine de bu çok hassas konuya ilişkin bazı anı ve düşüncelerimi paylaşmakta yarar görüyorum.   devamı...

#AdımGibiBiliyorum değiştirebiliriz, çoğalabiliriz!

“Önemli olan kişilerin kendi ayaklarının üzerinde durabilmesidir.” Bu, 2010 senesinde Gıda Bankacılığı Derneği olarak kurduğumuz ve 2014 senesinde gerçekleştirdiğimiz yeniden yapılandırma ile ismini ve yapısını değiştirdiğimiz Temel İhtiyaç Derneği’mizin, kısaca Tider’in mottosudur. Dernek için faaliyet gösteren herkes bilinçaltında bunu bilerek hareket eder. Tider’in logosu bile bunu temsil eder.   devamı...

‘Bayan’dan ‘Kadın’a; eşitlik mücadelesinde laftan ötesi…

İlk kez yıllar önce eski bir arkadaşımın dikkatimi çekmesiyle haberdar olduğum ‘bayan’ ve ‘kadın’ sözcükleri arasında cinsiyetçi bir fark olduğu görüşünü halen biraz şekilci bulsam da, eğitimden spora, iş yaşamından ailedeki konumuna dek Türkiye’de kadınların toplumsal eşitliği yönünde kat edilmesi gereken çok mesafe olduğuna inanıyorum. Bu haftaki yazımda, kişisel deneyimlerim ve attığım bazı somut adımlar üzerinden kadın meselesine yaklaşımımı sizlerle paylaşmak istedim.   devamı...

McGill ünlüleri ve ‘yer altından’ notlar

Geçen hafta kaleme aldığım yazıda McGill Üniversitesi’ne nasıl girdiğimi ve orada edindiklerimin yaşamıma ne tür önemli katkıları olduğunu paylaşmıştım (http://www.serhansuzer.com/tr/ufuk-acan-bir-deneyim-mcgill-yillarim). Bu hafta sosyal yaşamının önemli kısmı yer altında kurulmuş olan Montreal şehri ve dünyaya pek çok değerli bilim ve sanat insanı kazandırmış üniversitem hakkında daha detaylı ve özel bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.   devamı...

Ufuk açan bir deneyim: McGill yıllarım

Mezunu olduğum McGill Üniversitesi’nin geçtiğimiz hafta İstanbul’daki bir etkinliğine katıldım. Bu güzel davet beni yıllar öncesine götürürken hayatımda önemli yeri olan birçok anımın da yeniden canlanmasına vesile oldu. Böylece okuduğum üniversiteyle ilgili yaşadıklarımı, hayatımdaki yerini ve etkilerini paylaşmak istedim bu hafta sizlerle. devamı...

Tam Bir Kabus: 15 Temmuz Darbe Girişimi

Bu hafta canım hiçbir şey yazmak istemiyor. Kendimi zorlayarak da olsa özet olarak 15 Temmuz’da yaşadığımız olaylarla ilgili düşüncelerimi aktarmak istiyorum.     devamı...

Biz bitti demeden bitmeyecek ego!

2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda ülkemizin aldığı başarısız sonuçlar, büyük oranda bunun altında yatan ego problemleri üzerine bir kez daha düşünmeme yol açtı. Futboldan okul yaşamına, iş dünyasından gündelik hayata dek şişik bir egonun göstergesi olan tavırların, gerçek anlamda güçlü olmakla çeliştiğini gözlemlemişimdir hep. Bunu örneklendiren çeşitli deneyimlerime yer verdim bu haftaki yazımda.   devamı...

Boyun eğmeyen bir efsaneden öğrendiklerim

Geçen hafta efsanevi şampiyon boksör Muhammed Ali’nin ölümünü öğrendiğim an, yıllar öncesinden başlayan ve her defasında kendimi ona biraz daha yakın hissetmemi sağlayan, dünya boks ve insanlık tarihine damgasını vurmuş sporculuğu, aktivist yönü ve hafızalardan silinmeyecek sözleri art arda zihnimde canlanmaya başladı. devamı...

Büyük çoğunluğa göre ‘Vefa’ bir semt ismidir

Güzel Türkçemizde iğneleme amacıyla kullanılan böyle mecazi bir deyim vardır. Kimilerine göre ‘Vefa’ İstanbul’da bir semtin ismidir, bu kelime başka bir anlam ifade etmez. İğnelemenin hedefi olan kişiler kimseyi umursamaz, bencildirler. Kimileri ise ‘vefa’nın hakkını vererek yaşar. Kendilerine değer verenlere, iyi hissetmelerini sağlayanlara, katkı verenlere vefalarını çeşitli yollarla gösterirler. devamı...

Sıkça sorulan sorulara cevaplarım 2

Bir önceki yazımda yeri geldikçe sık sorulan sorulara eklemeler yapacağımı belirtmiştim. Geçtiğimiz hafta da önemli sayılabilecek sorular gelince bu seriye devam etme kararı aldım. Önümüzdeki hafta ise Kosta Rika ile ilgili yazımı paylaşacağım. Şimdi geçen hafta yanıtladığım 10 soruya devamla, kaldığımız yerden yeni sorulara cevaplarımı aktarıyorum. devamı...

“EĞİTİM, EĞİTİM, EĞİTİM” İŞTE BÜTÜN MESELE BU…

Son yazımda Türk sporundaki problemlerin çözümünün eğitimden geçtiğini yazmış, çocukların gençlerin eğitiminin yanı sıra, ebeveyn ve eğitici eğitimlerini de çok daha ciddiye almamız gerektiğini söyleyip bu konuda üzerime düşeni, elimden geldiğince yapmaya çalıştığımı eklemiştim. devamı...

Türkiye’de Kadına Şiddetin neden önüne geçilemiyor?

Şöyle bir baktım da en son yazımı 5 ay önce yazmışım. Her şey üst üste geldi. Vakitsizlikten bir türlü yazamadım. Ancak bu kez gerçekten tepem attı ve yine yazmaya karar verdim. devamı...

“Pura Vida” veya Yaşamı Anlamla Donatmak

Sevgili Dostlar, İncelemekte olduğunuz web sitesini yayına açmakla, yıllar öncesine uzanan bir hayalimi daha gerçekleştirmiş bulunuyorum. Siteyi hayata geçirmemin üç temel nedeni var: Sizlere kendimi doğrudan ifade edebilmek, bilgi ve deneyimlerimi paylaşmak ve pozitif kültürün yaygınlaşmasına katkıda bulunmak. devamı...