Onur duyduğumuz bir yükseliş öyküsü: EkoRE

Fikri ve heyecanı kuruluşundan 10 yıl öncesine uzanan, koşulların elverdiği ilk süreçte temelleri atılarak bilgi, teknoloji, ekip çalışması ve kararlılığa dayalı güçlü adımlarla ilerleyen EkoRE, genç yaşına rağmen bugün yenilenebilir enerji sektörünün dev projelerini üstlenecek yetkinlikte. Bir dünya markası olma hedefiyle yol alan şirketimizin gelişim öyküsünü sizlerle paylaşmak istedim. 

2001 senesinde tarih 11 Temmuz’u gösterdiği gün aile şirketimizin bankası Kentbank’a el kondu. Askerliğimin son gününde gerçekleşen ve hayatımda da önemli bir kırılma anı olan bu olay ve diğer detayları daha önce kaleme aldım: http://www.serhansuzer.com/tr/15-yillik-is-hayatim-ve-gelecege-notlar

Bu olayı yaşadığım gün teskeremi alıp İstanbul’a döndüm ve ertesi gün de soluğu Süzer Holding’in merkezinde aldım. O yaşadığım ilk dramatik günde kendi kendime bir söz vermiştim. 10 sene sonra her şey yolunda giderse kendi firmamı kurup beni gerçekten heyecanlandıran işleri yapacaktım.

Nitekim öyle yaptım. 2011 senesinin başından itibaren ne yapabileceğimi araştırmaya odaklandım. 2011 senesinin Temmuz ayında da babamın kapısını çaldım ve yine o dönemde kendi firmamı kurdum. Steno adını verdiğim bu firmanın faaliyet alanı için aklımda güneş enerji sistemleri vardı. Profesyonel bir yöneticiyi işe aldım ve sonrasında iş planlaması ve güneş enerjisi sektörüyle ilgili araştırma yapmaya başladık. Bu arada babamı ikna etmem birkaç ayımı aldı. Sonunda sağolsun talebimi kabul etti ve bana borç verdi. Ben de 2011 senesinin Kasım ayını bitirirken KFC ve Pizza Hut’taki görevlerimden istifa ederek aile şirketine veda etmiş oldum. Tam o dönemde, araştırdığım sektörde yeni bir teknolojinin ticarileşmesi konusunda bir iş gündemime geldi ve bana oldukça cazip göründü.

 

Hitit Solar ile ilk deneyim

2011 Kasım sonu itibariyle aile şirketinden ayrıldıktan sonra babamdan aldığım borçla Hitit Solar Enerji firmasına yatırım yaptım. Direk buhar üretebilen CSP (Concentrating Solar Power) Parabolik oluk (parabolic trough) teknolojisinin ticarileşmesi için %50 ortaklıkla Hitit Solar Enerji A.Ş. adlı yeni bir firma daha kurdum. Şirketin web sitesini http://www.hittitesolarenergy.com/ linkinde bulabilirsiniz. Sektöre ilk girişim bu şekilde oldu. Sektör dışındakilerin bu alanda üretilenleri gözünde canlandırabilmesi için aşağıda farklı CSP teknolojilerine ait görseller paylaşıyorum:
 

Parabolik Oluk (Parabolic Trough) Teknolojisi

 

Kule (Tower) Teknolojisi

 

Doğrusal Fresnel (Linear Fresnel) Teknolojisi

 

Stirling Motoru (Stirling Engine) Teknolojisi

 

Yani aldığım ilk parayı içimde yanıp tutuşan bir tutkuyla hiç tereddüt etmeden Güneş Enerjisi sektörüne yatırdım. Hatta gözümü artık nasıl kararttıysam, hem yenilenebilir enerji hem de teknoloji geliştirme tutkularımı birleştirebileceğim bir ARGE projesine de yatırım yaptım. Yani nereden ne gelir geleceği hiç belli olmayan, ısı/buhar üreten bir işe ciddi risk alarak girdim. Hitit Solar Enerjiyle ilgili yaşadıklarımı ileride sizlerle paylaşacağım. Esasında Hitit Solar firmasında da başarılı işlere imza attık. Şimdilik sektörün İngiltere kökenli haber sitesi olan CSP Today’in linkini paylaşmakla yetineceğim (http://social.csptoday.com/technology/dsg-hybridisation-and-parabolic-trough-innovation-paving-future-csp). Bu yazıda ise EkoRE’ye nasıl başladığımı, nereden nereye geldiğimizi anlatacağım.

 

Hitit Solar günlerimden bir fotoğraf. Denver, Colorado’da Amerikan Enerji Bakanlığı tarafından işletilen bir test bölgesine yapılacak kurulum için ilk hazırlıkları Türkiye’de yaparken.

 

Hitit Solar Enerji firmasında ABD'de uzun mesailer sonrasında Denver'de ilk kollektörümüzü kurduktan sonra çektiğim kare.

 

Hitit Solar firmasına yatırım yaptıktan sonra ilk 3 ay içerisinde durumu net bir şekilde kavradım. CSP tarafında esas sorun şuydu: CSP maliyetleri bir türlü istenildiği gibi aşağıya çekilemiyordu. Diğer taraftan PV (Photovoltaic: Sektör dışında olanlar için PV kısaltmasını kullanırken elektrik üreten güneş panellerinden bahsettiğimizi belirtmek isterim) maliyetleri sürekli düşüş trendindeydi. Son 4 senede %70 oranında maliyet düşüşü yetmemiş, hâlâ düşmeye devam ediyordu.

 

Fikir ve yol ayrılığı

CSP sektöründekiler ise elektrik üretme konusunda takıntılıydılar. Ben de ticari taraftan geldiğim için neyin iş yapıp neyin yapmayacağını az çok tahmin edebiliyorum. Daha ilk zamanlardan itibaren CSP sektöründe bulunanların esas ürünlerine odaklanmaları gerektiğini, yani bir başka deyişle elektriği bırakıp ısı ve buhara odaklanarak, iş planlarını bunların uygulamaları üzerine kurmaları gerektiğini söylüyordum.

Gelin görün ki bunu teknik profesyonellere anlatmak hiç de kolay değildi. Önce Hitit Solar’daki teknik tarafı yöneten ortağımı bu konuda ikna ettim. Yürütülen ARGE çalışmasıyla güneş kolektörlerini daha basit ve küçük bir hale getirerek fabrikaların buhar ihtiyacını karşılamak veya ‘absorption chiller’ dediğimiz alete bağlayarak bir binanın ısıtma ve soğutmasını gerçekleştirmek için ekibimiz 2 ay çalışma yaptı. İki ayın sonunda yapılan teknik çalışmalar tam belli bir noktaya gelmişken, bir gün Oğuz Bey şirkette yanıma geldi ve “Ben bu modelle çalışmak istemiyorum, çalışmayı iptal ediyorum, benim hedefim büyük enerji santralleri kurmak” dedi. Aylardır yaptığımız tartışmayı yine tekrarladık. Ben kendisine mikro kolektörlerin ticarileşmesinin çok daha kolay olduğunu, CSP sektörünün maliyetler anlamında PV ile yarışamayacağını, sonunun hep hüsran olacağını anlatmaya çalıştım. O da bana ısı depolamanın ve baz yükünün (yani istenildiğinde günün 24 saati elektrik üretebilme yetisi) CSP’de mümkün, ancak PV’de mümkün olmadığını söyledi. Ben de kendisine depolama işinin de şu an için aslı astarından pahalıya geldiğini, mevcut teknolojilerle depolama çabasına girişmenin uygulamada makul olmadığını anlatmaya çalıştım ve “İleride elektrik depolama teknolojilerinde ciddi ilerleme kaydedildiği zaman bu ısı depolama işinde de farklı iş modelleri tercih edilmeye başlanacak. Bunu hep birlikte göreceğiz” dedim.

Tartışma yine bir yere varmadı ve en sonunda kendisine “Bu şekilde devam edersek duvara toslarız. O zaman da ben firmada olmak istemiyorum” dedim ve hisselerimi satmak istediğimi ilk kez ona söyledim. Ardından firmaya alıcı bulmak için harekete geçtim. Bir yandan da yedek planımı devreye soktum. Pasif durumda olan firmamla, Steno’yla ilgili iş planlarını hazırlamaya başladım.

 

“Ekolojik ve Ekonomik Çözümler”

6 aylık süreç sonucunda Hitit Solar firmasındaki hisselerimi Ortadoğu’dan bir yatırımcıya sattım. Üstelik iyi bir kâr da elde etmiştim. Hisselerimi sattığım yatırımcıya yaşadığım sorunları dürüst bir şekilde anlattım. Bu yatırımcı Suudi Arabistan’daki 52 GW’lık dev solar enerji ihalesine girmek istediği için firmadaki hisselerimi satın almak istemişti. Bu 52 GW’lık, yani mali değeri o zamanki hesapla 110 Milyar $’a denk gelen ihalenin %60’ının CSP teknolojisiyle yapılmasına karar verilmişti. Bu rakamlar birçok yatırımcının iştahını kabartıyordu. Doğru zamanda doğru bir iş yaparak bu satışı gerçekleştirdim.

Sonrasında hemen EkoRE’deki atılımlara başladık. Öncelikle pasif durumda olan diğer firmanın ismini Steno’dan EkoRE’ye değiştirdim. Aslında firmanın resmi adı Eko Yenilenebilir Enerjiler A.Ş. Kısaca EkoRE markasını kullanmaya başladık. EkoRE, Eko ve Renewable Energy (RE) kelimelerinin birleşmesinden oluşuyor. Eko’yu da Ekoloji ve Ekonomi’ye atfen kullanıyoruz. Hatta mottomuz “Ekolojik ve Ekonomik Çözümler”.

EkoRE ile çok şey gördük geçirdik. Ciddi hatalarımız da oldu. Ancak hata yaptığımızı anladığımız an hemen durumu düzeltmek için gerekli hamleleri yaptık. Örneğin hiç istemediğimiz kadar yönetici ve profesyonel sirkülasyonu oldu. Bunların hepsinin sebepleri var, ancak detaylarına girmek yakışık almaz. Sadece insan kaynaklarının, enerji sektörünün kronik sorunlarından biri olduğunu belirtmekle yetineceğim. Sonuç olarak bu seneden itibaren ekip oturmaya başladı.

 

EkoRE Solar firmasındaki çalışma arkadaşlarımızla Konya Kulu projemizde çektirdiğimiz bir fotoğraf.

 

En iyi ekiple en parlak sonuçlar

Şirketimizin ilerleyişi konusunda fazla mütevazi olamayacağım doğrusu. Tüm bu yaşananlar sonrasında ortaya çıkan tablo oldukça parlak: Güneş Enerijsi’nde ve Rüzgar Enerjisi’nde Türkiye’nin en iyi teknik ekibi bizde. Kişilik özellikleri bir yana, ortaya koydukları mühendislik işlerine bir bakalım.

Örneğin bizim Rüzgar Enerjisi ekibi, geçen sene açıklanan rakamlara göre kapasite faktörü açısından Türkiye’nin en iyi ilk ve üçüncü sıradaki projelerine imza attı. Hatay’da gerçekleştirmiş oldukları Türkiye’nin verimlilik anlamında şampiyon projesinin hemen yanı başında bulunan başka bir santral ise rüzgarı daha iyi bir açıdan almasına rağmen bizimkilerin kurduğu santralin değerlerine ulaşamadı. Bu farkın yaratılmasının altında ciddi bir mühendislik deneyimi, bilgi birikimi ve yoğun bir emek yatıyor.

Hitit Solar’ı sattığımız ve EkoRE’yi aktif hale getirdiğimiz 2013 senesinin Mart ayından itibaren yaptığımız yoğun çalışmalar sonucunda yaklaşık 25 MW’lık lisanssız GES projesi ve 6,8 MW’lık RES projesi oluşturduk. GES projelerinden ilki olan 4 MW’lık Konya Kulu projesinin kabul işlemlerini bu ay içinde sonuçlandırıyor olacağız. Yani Kasım ayından itibaren santralimiz operasyonel olup gelir getirmeye başlayacak. Ardından Konya Akören, Osmaniye, Antalya Kaş, Tokat ve Aydın projelerimiz önümüzdeki sene ilk 6 ayda operasyonel hale gelecekler.

Rüzgarda ise İzmit’te Kefken civarında başlattığımız 6.8 MW’lık projemizi önümüzdeki yıl Temmuz ayında devreye sokmayı planlıyoruz.

Bütün bu yenilenebilir enerji santralleri ve projeler gibi, imza attığımız ‘Güneş Enerjisiyle Çalışan Tarımsal Sulama’ gibi niş işleri hep büyük bir azimle, gecemizi gündüzümüze katarak, hafta sonu demeden sürekli çalışarak yaptık. Şahsım adına konuşmak gerekirse aile şirketinden ayrıldıktan sonra yalnız başıma her işle uğraşmam gerekti. Bunları yaparken hayatımdan çok fazla ödün verdiğim de bir gerçek. Önemli değil. Geriye dönüp baktığımda iyi ki de kalbimin sesini dinleyip bu hamleleri yapmışım diyorum. İyi ki de aklıma gelenleri uygulamış, hep arkasında durmuş ve doğru zamanda doğru işlere girmişim. Tabii bu vizyon ve bakış açısı yeterli olmuyor. En önemlisi, hedeflerimden hiçbir zaman vazgeçmemiş olmam. Ne gerekiyorsa elimden geleni yaptım, yapmaya da devam edeceğim.                

Tüm bu uğraşıların ve kararlılığın sonucunda bizim en büyük zaafımız olan insan kaynakları, en büyük gücümüz haline geldi.

 

Enerji ekibimizin iki kurmayıyla İstanbul'daki Dünya Enerji Kongresi'ne katıldık. Soldan sağa EkoRE Rüzgar'da Genel Müdür Yardımcısı Melih Şenol, ben ve EkoRE Solar Endüstri Genel Müdürü Zorlu Yalnız.

 

Örnek vermek gerekirse, proje geliştirme ve EPC hizmeti veren EkoRE Solar ekibinin başında 20 yıllık Siemens tecrübesiyle etkisini hissettiren Oğuzhan Bey var. Oğuzhan Bey, EkoRE’nin ilk resmi genel müdürü. Kendi altında oluşturduğu kadro ve öteden beri bizlerle birlikte emek sarf eden stajyerlikten gelme İTÜ’lü kardeşlerimiz sayesinde ekol niteliğinde harika bir ekip oluştu. Bu sayede yaptığımız işlerde Alman standartlarının üzerini hedefliyoruz.

Aynı şekilde EkoRE Rüzgar ekibinin de başında rüzgar enerjisi uygulamalarına 90’lı yılların sonlarında ve 2000’li yılların başlarında Türkiye’de ilk başlatan birkaç kişiden biri olan Süheyl Bey var. Kendisini Kanada’dan tanıyorum. Yani geçmişimiz 20 seneden fazla bir süreye dayanıyor. O yüzden hem kendisine hem de kurduğu ekibe güvenim tam. Zaten rüzgar ekibimizin yaptığı işler de ortada.

EkoRE Solar Endüstri şirketimizin başında da Türkiye’de panel üretimi konusunda en bilgili kişi olarak tanımayabileceğim Zorlu Bey var. Zorlu Bey, 2000’li yılların başında Almanya’da yükselişe geçen Güneş Enerjisi sektörünün altyapısındaki 15-20 kişilik mühendislik ekibinin içinde tecrübe kazanmış bir yönetici. Örneğin Zorlu Bey ve ekibi daha o zamanlar Q Cells’in fabrikasını yapmışlar.

 

Dev ihalenin güçlü adayı EkoRE

Geçtiğimiz hafta YEKA (yenilenebilir enerji kaynak alanları) ihalesi yarışma koşulları deklare edildi. Sektör dışında olanlar için hemen açıklayayım: YEKA ile 1000 MW’lık Güneş Enerji Santrali işi bir firmaya verilecek. Bu firmanın yarışmaya girebilmesi için Türkiye’de 500 MW’lık güneş paneli tesisi kurması gerekiyor. Üstelik bu tesis kristal teknoloji için wafer-hücre-modül üretim süreçlerini kapsamak zorunda. Kurulacak enerji santralinin boyutunu anlatabilmek için maliyetten ve kaplayacağı alandan söz edeyim. 1000 MW için maliyetin parmak hesabı  %10 yanılma payıyla 1 Milyar Euro’ya, 500 MW’lık tesisin de 300 Milyon Euro’ya tekabül edeceğini söyleyebiliriz. Ayrıca 1 MW’lık tesisin yaklaşık 15 dönüm yer kapladığı düşünülürse, 1.000 MW için 15.000 dönüm yani 15 milyon m²’lik alana ihtiyaç duyulacak. Düşünebiliyor musunuz, Konya’nın Karapınar ilçesinde 15 Milyon m²’lik alan silme güneş panelleriyle kaplanacak.

Bu devasa yatırım için sektörün bütün oyuncuları kollarını sıvamış durumda. Biz de her ne kadar bazı koşullar hoşumuza gitmese de bu ihaleye ciddi anlamda girmeyi düşünüyoruz. İhaleye katılım konusunu firmamızın kurmaylarıyla önümüzdeki hafta yapacağımız toplantıda karara bağlayacağız.

Eğer girmeye karar verirsek, kazanma şansımızın azımsanmayacak bir oranda olduğunu belirtmek isterim. Çünkü biz endüstri yatırımına Mayıs ayında başladık. Yani bizimki kağıt üzerinde taahhüdü çoktan geçti. Stratejik yatırım anlamında at başı gidiyoruz.

YEKA ile ilgili detaylı görüşlerimi bir sonraki yazımda belirtiyor olacağım ancak şimdilik sözün özüyle yazımı bitireyim:

Faaliyetlerimize ilk başladığımızda benim aile şirketi geçmişim yüzünden birçok kişinin burun kıvırdığı, hatta ‘zengin çocuğudur, hevestir geçer’ gibi saçma ön yargılarla baktığı bir durumdan, bugün sektörün en önemli işlerine imza atan, YEKA ihalesini kazanabilecek her türlü donanıma sahip ve ileride de Türkiye’nin medar-ı iftiharı olacak bir dünya markası potansiyeline uzandı EkoRE.

Sağlıcakla kalın ve hedeflerimize emin adımlarla ilerleyişimizi izlemeye devam edin.

 

 

 

 

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 1 )
  1. Mehmet Can ÖZEL
    2016-10-26 17:51:37

    İhale sonucunu heyecanla bekliyorum. Özellikle Niğde fabrikası ciddi cesaret gerektiren bir iş. Umarım karşılığını alırsınız :)

Yorumlarınız için