Kentsel dönüşüm için zihinsel dönüşüm şart!

Geçtiğimiz hafta sene başından beri planladığımız Kentsel Dönüşüm Yuvarlak Masa Toplantısı’nın açılış konuşmasını yaptım. Sabah 10’daki açılışta yaptığım sunumda kendi uzmanlık alanım olan sürdürülebilirliğin önemli bir parçası olan ‘Ekolojik Binalar’ hakkında konuştum.

Düzenlediğimiz bu etkinliğin duyurusu şehrin farklı yerlerinde panolarda yerini aldı



Yaptığım sunumda özetle şunları anlattım:



 

 

Tüm sunumun en önemli slaytı. Burada ekolojik ve akıllı ev yapmanın farklı öğelerini anlatıyorum. Çok detaya inmeden şunları söyleyebilirim: İleride bütün evler kendi enerjisini kendisi üretecek. Bu evler başta güneş enerjisi olmak üzere (ki güneşten iki tip enerji elde edilebilir; ısı ve elektrik. Bir de hem ısıyı hem de elektriği aynı panel üzerinde elde edebileceğiniz hibrit sistemler de mevcut), rüzgar, toprak (ısı pompası) vb. doğanın unsurlarından enerjisini temin edecek.  Akıllı ev sistemlerinde de elektriğin nereden elde edileceği ve nasıl tüketileceğinin yönetilmesinden tutun da evdeki akıllı ev aletlerinin koordineli bir şekilde çalışmasına kadar bir çok yazılım ve donanım unsurlarından oluşuyor.

Geri kalan slaytlarda  güneş enerjisiyle yapılan bazı uygulamalara örnek verdim:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Son slayt’ta da esas mesajı veriyorum:

 

Kimileri “Kentsel Dönüşüme başlamadık mı?” diye sorgulayabilir. Resmiyette Kentsel Dönüşüm başladı ancak gerçek anlamda bir dönüşüm değil bu. Rantı besleyen ve sadece binaların daha yüksek olmalarını sağlayan işler, hayra alamet değildir. Olması gereken “Kentsel Dönüşüm” hem bina teknolojileri hem de şehir planlaması açısından insanlığın gelişimine katkıda bulunmalıdır.  

 

Sunum yaparken ki bazı kareleri aşağıda paylaşmak isterim:

 

 


 

Yaptığım sunumdan sonra kentsel dönüşüm zirvesinde panel formatında konuşmalar devam etti. Birbirinden değerli birçok konuşmacı kendi alanlarında bakış açılarını dile getirdiler. Hakan Gümüş’ün yönettiği ve tüm gün süren oturumda Alper Saydam (EUROSOLAR Tr Yenilenebilir Enerji Birliği), Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp (Yüksek Mühendis, Mimar, Kent bilimci, Alp Mimarlar), Dr. Sinan Genim (Mimar), Kayhan Çakanel (Yüksek Mimar, Efekta Architects), Hakan Ertan ( GENSED Genel Sekreteri), Av. Cihat Demirbağ (Kentsel Dönüşüm Hukuku), Av. Ömer Aykul (Kentsel Dönüşüm ve Enerji Hukuku), Yrd. Doç. Dr. Murat Onuk (Yeditepe Üniversitesi – Elektrik Yüksek Mühendisi – Eurosolar), Nurfeşan Ağra ( İVKAD Başkanı), Pınar Şen (PNR İnşaat), Asuman Sönmez (TurSEFF İş Geliştirme Müdürü) ve Arif Ergin (TurEEF Key Expert) konuşmacı olarak yer aldı.


Ekolojik binalar ve özel tasarımlı şehirler

Ben de panelde tekrar söz aldığımda şunları dile getirdim:

“Esasında Kentsel Dönüşümle ilgili konuşulacak iki konu var. Birincisi binalar. Yani halihazırdaki binaları nasıl daha ekolojik ve akıllı hale dönüştürebileceğimiz, diğer yandan yeni yapılacak olanları nasıl ekolojik veya akıllı bina olarak tasarlayacağımız. Bu konuda bazı detayları sunumda aktardım. Kentsel dönüşümde konuşulacak diğer önemli konu ise ‘Şehir Planlaması.’ Bu konuda benim uzmanlığım yok ancak mantığıma uyanı sizlerle paylaşmak isterim. Bence şehirlerin sıfırdan planlanması gerekiyor. Alman yaklaşımıyla her şeyi en ince ayrıntısına dek planlanmış, alt yapısı tam, nüfusu 1 milyonu geçmeyecek, ulaşımı rahat ve içinde ihtiyacı karşılayacak tüm unsurları barındıran şehirler tasarlanması gerekir. Ben her şeyin İstanbul ve çevresinde olmasına karşıyım. Yaptığım iş olan Güneş Enerjisinden dolayı Türkiye’nin birçok kırsal bölgesine gittim. Size şunu söyleyebilirim ki Anadolu’da ucu bucağı görünmeyen bomboş arazilerimiz var. Neden buralara herkesi rahat ettirecek ve refahı artıracak, söz ettiğimiz türde şehirler kurmuyoruz? Neden hepimiz İstanbul’a yığılıp kalıyoruz? Bu herkese haksızlık değil mi?

İstanbul’dan daha spesifik bir örnek vermek istiyorum: Neden İstanbul’da tekstilciler Merter’i mekân olarak belirlemişler? Tekstil fabrikalarının bence hammaddenin, yani pamuğun yetiştiği diyarlara yakın yerlerde konumlanması gerekir. Örneğin Adana veya Şanlıurfa. Şanlıurfa’nın kırsal bölgelerinde tekstil sektöründe çalışanların oturduğu bir şehir kurun. Fabrikalar da nispeten bu şehre yakın olur, böylece ulaşım sorunu da yaşanmaz. İnsanlar kafaları rahat bir şekilde çalışırlar, kendiliğinden pozitif bir ortam yaratılmış olur.”

Yuvarlak Masa Oturumundan çekilmiş resimleri sizlerle paylaşmak isterim:

 

 



 

Bir konuşmacıdan gelen iki laf

Bu konuşmayı yaptıktan sonra konuşmacılardan biri (ismi bende kalsın) iki konuda bana laf attı. Birincisi bu 1 milyonu aşmayacak şehirlerin tasarlanmasını ütopya gibi gördüğünü, bunun mümkün olmadığını, şehirlerin kendi kendilerine oluşmaları gerektiğini savundu. Merter’e de göçmenlerin geldiğini söyleyerek oradaki gelişmelerin normal olduğunu belirtti. Bir de örnek olarak ismini hatırlayamadığı bir Orta Anadolu Şehri’nde Mercedes’in Erbakan yüzünden bir fabrika kurduğunu, sonrasında da bin pişman olduğunu ifade ederek, bu tür yatırımların ülkenin farklı yerlerine dağılmasına karşı olduğunu belirtti.

Ben de buna karşılık bahsettiği Mercedes fabrikasının Aksaray’da olduğunu ve bu yatırımlarından çok memnun olduklarını, hatta fabrikayı genişlettiklerini ve etrafına da birçok önemli fabrika yatırımının geldiğini belirttim. Üstelik Aksaray’da bir havalimanı olmamasına rağmen benim o civarda konuştuğum kişilerin yaşam kalitesinden memnun olduklarını vurguladım.

Konuşmacının laf attığı ikinci konu ise tabii ki konferansın yer aldığı Süzer Plaza’yla ilgiliydi. ‘Buradan manzara çok güzel ama dışarıdan bakınca İstanbul’un yüzkarası binalarından biri’ gibi bir laf etti. Açıkçası böyle bir reaksiyon bekliyordum.


Konuya her iki yönden bakabilmek

Yaşına ve tecrübelerine hürmet ettiğim bu mimara kısaca şöyle cevap verdim:

Burada olmamın şöyle bir avantajı var. Size her hikâyenin çift taraflı olabileceğini gösterebileceğim. Açıkçası böyle bir tepki bekliyordum, o yüzden hiç gocunmadan bizim taraftaki bazı gerçekleri sizlerle paylaşacağım. Öncelikle binanın tarihçesine gelelim. Binanın bütün izinleri 80’lerin başındaki belediye başkanı Tırtıl Paşa tarafından verilmiştir. Babamın o dönemki vizyonu bu bölgenin İstanbul’da turizmin merkezi olacağı yönündeydi ve şehre buna yakışır bir otel kazandırmak istiyordu. Esasında ilk proje, şu anda içinde bulunduğumuz binayla aynı metrekarede, kısa kalın bir binaydı. Tırtıl Paşa’dan sonra gelen belediye başkanının yönelimi ise bu bölgeyi Manhattan tarzı yüksek binalardan oluşturmaktı. Bunun ilk temsilcilerinden ilki biz, diğeri Park Otel olacaktı. Bize projeyi değiştirtti. 83’te izinleri alınan projenin yeniden değiştirilip izinlerinin alınması 4 yıl sürdü. 87’de temeli attık. Temeli atabildiğimizde ben 10 yaşındaydım ama bu gelişmeleri o zamanki aklımla yakından takip edebiliyordum. Sonrasında binanın temeli yapıldı (o binanın temeli için çok ciddi yatırım yapıldı) tam yukarı çıkmaya başladığımız dönemde belediye başkanı değişti. Yeni gelen belediye başkanı bizi “emperyalizmin temsilcileri” diye nitelendirerek 40’tan fazla dava açtı ve tam bir PR savaşı başlattı. Biz de sonuçta “Devletin bir devamlılığı vardır, verilen hak geri alınmaz” ilkesini temel alarak bütün davaları kazandık. Yani bu binayı beğenmeyebilirsiniz, “silüeti bozuyor” diyebilirsiniz, bu sizin hakkınız; ama “hukuka aykırı yapıldı” diyemezsiniz. Tam tersine bu bina hukukla yapılmıştır.

Bir de tabii konunun kentsel dönüşüm tarafı var. Şehirde doğru düzgün planlama yapılmış olsaydı ve belediye başkanları keyfi davranmamış olsalardı, biz de böyle iki arada bir derede kalmazdık. Burada yüksek bina yapmayı biz seçmedik, dediğim gibi bize projeler değiştirtildi.  Şunun da altını çizmek istiyorum. Süzer Ailesi’nden çıkan biri olarak ben yüksek binalara karşıyım. Gelecekte bütün binalar toprağa yakın, doğal yaşamın bir parçası olacaklar. Bu gökdelenler olmayacak. Yerine geniş arazilere yayılmış ekolojik evler yapılacak.

Sonuçta konu açılmışken ben de gerekenleri söylemiş oldum. Belirttiğim gibi, her hikayenin iki yönünü de dinlemeniz gerekir.

Genel olarak yuvarlak masa toplantısı başarılı geçti. Birçok yerde haberimiz çıktı. Bu haberleri de sizlerle paylaşmak isterim:

Ulusal Basın - AA

  1. http://www.haberturk.com/yerel-haberler/14932482-kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek
  2. http://www.star.com.tr/yerel-haberler/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek-3567147/
     

Sektörel Basın

  1. Enerji Magazin - http://www.enerjimagazin.com/haber-6289-Kentsel-Donusum-ve-Yenilenebilir-Enerji-Zirvesi-Istanbulda-Gerceklestirildi.html
  2. Akıllı Binam - http://www.akillibinam.com/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek/
  3. Güncel Enerji - http://www.guncelenerji.com/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek.html
     

Diğer

  1. http://www.manisakenthaber.com/genel/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek-h42567.html
  2. https://www.timeturk.com/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek/haber-869438
  3. https://emlakkulisi.com/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek/566052
  4. http://www.sivasbulteni.com/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek-65766h.htm
  5. http://petroturk.com/yenilenebilir/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek
  6. http://www.hukukihaber.net/genel/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek-h165243.html
  7. http://www.haberturk.com/yerel-haberler/14932482-kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek
  8. https://www.haberege.com.tr/genel/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek-h21437.html
  9. http://www.konyaolay.com/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek/23908/
  10. https://www.emlaktasondakika.com/haber/kentsel-donusum/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek/135358
  11. http://beyazgazete.com/haber/2018/3/22/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek-4393500.html
  12. https://www.sondakika.com/haber/haber-kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek-10681965/
  13. http://www.dikgazete.com/genel/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek-h339865.html
  14. https://www.manisadabirgun.com/genel/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek-h72286.html
  15. https://www.61saat.com/genel/kentler-gunes-enerjisiyle-donusecek-h524869.html


Memlekette kentsel dönüşümle ilgili yapılacak çok iş var. Ancak kentsel dönüşümü gerçek anlamda başlatmak için her anlamda zihin yapımızı değiştirmemiz gerekiyor.

1- Planlamaya önem veren,

2- Planlanan konseptle ilgili hiç taviz vermeyen ve harfiyen uygulayan,

3- Ekolojik ev yapmak için bütün olanakları zorlayan,

4- Doğayı seven ve sayan bir yaklaşıma sahip,

5- Teknolojiyi ve yenilikleri takip eden,

6- Şehrine sahip çıkan ve duyarlı,

7- Ekolojiyi ranta tercih eden bir kafa yapısı ile gerçek anlamda bir kentsel dönüşümü başlatabiliriz.

Bir başka deyişle kentsel dönüşüm için zihinsel dönüşüm şart. Üzülerek söylüyorum, bu da hemen olacak bir şey değil. Belki bu söylediklerim için bir neslin değişmesi gerekebilir. Ancak bizler bu kıvılcımı kendi dönemimizde çakıp tüm bu olumlu işleri kendi jenerasyonumuzda başlatabiliriz. Benim de şahsen hayat amaçlarımdan biri bu. Gelecek nesillerin daha iyi bir dünyada yaşayabilmesi çin gerekenleri kendi zamanımda başlatabilmek. Sonrasında iyi yetişmiş nesiller bu bayrağı devralıp daha iyilerini yapacaklardır.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için