Color Sky 5K Koşusu

Rengârenk bir koşu, eğlence ve faydalı olmanın mutluluğu… Renklerin çıkması biraz zaman alsa da oldukça farklı bir deneyim yaşadım geçtiğimiz hafta sonu.

Bu aralar, hafta sonu düzenlenen koşulara katılıyorum eğlencesine. Bana gelen bir e-mail ile ‘Color Sky 5K’ koşusundan haberim oldu. Konseptin farklılığı hemen dikkatimi çekti.

Amerika’da başlayıp tüm dünyaya yayılan 5 km’lik bu koşunun başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere Türkiye’nin farklı illerinde de organize edilmeye başlandığı duyuruluyordu. Her yaştan, her bedenden insanın koşarak veya yürüyerek ama mutlaka çok eğlenerek tamamlayacağı renkli bir koşu festivalinden bahsediliyordu.

İstanbul’daki koşu Yenikapı’daki Şehir Parkı’nda düzenleniyordu. Koşudan önce size beyaz bir tişört veriyorlar (ya da siz kendinize ait beyaz bir tişört ile katılıyorsunuz). Koşunun her kilometresinde size gıda boyasıyla renklendirilmiş, %100 mısır nişastasından oluşan renk tozlarından fırlatıyorlar ve bitiş çizgisini geçtiğinizde kat kat farklı renklere boyanmış oluyorsunuz.

İşin en cazip yanı da organizasyondan elde edilen gelirin %5’inin Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’ne (BEDD) aktarılması. Koşu sonrasında müzik eşliğinde eğlenmeye devam ediyorsunuz.

Üst üste koyduğunuzda bana çok uyan bir etkinlik olduğunu söyleyebilirim. Önemli bir misyon üstlenmiş bir STK’ya yardım var, spor var, eğlence var, müzik var. Daha ne istenebilir ki. Ben de hiç tereddüt etmeden kayıt oldum.

14 Eylül Pazar günü, koşunun yapılacağı yere taksiyle gittim. Enteresan bir şekilde, bindiğim taksinin şoförü ve onun sonrasında camı açarak sorduğu taksi şoförlerinin hiçbiri Yenikapı Şehir Parkı’nın tam olarak nerede olduğunu bilmiyorlardı. Sonunda Yenikapı’da tabelayı görüp saptık. Taksiden iner inmez hemen stantların olduğu yere gittim, BEDD’ye daha fazla katkım olması ve saçımın boyanmasını istemediğim için BEDD’nin standından bir şapka satın aldım. Bir şişe su aldıktan sonra yarışma için verilen numarayı taktım. Tam o sırada BEDD’nin başkanı Kemal Demirel Bey’in konuşma yapacağı anons edildi. Kemal Bey ile ilgili detayları http://www.bedd.org.tr/?p=hakkimizda&id=8 linkinden okuyabilirsiniz. Benim için güzel bir rastlantı oldu, çünkü birkaç gün evvel kendisiyle derneğin merkezinde tanışmıştık. Kendisine Soma’yla ilgili yaptıklarımızı anlatmış, ondan Soma’nın Elmadere köyünde yaşayan ve genetik rahatsızlıkları olan, benim için çok büyük önem ifade eden Didem ve Sinem Uslu adlı kız kardeşlerin bakımı için destek istemiştim.

Kemal Bey koşu öncesi sahnede yaptığı konuşmasında Türkiye’de 9 Milyon bedensel engelli olduğunu belirtti. Bu vatandaşlarımızın desteklenmesi ve topluma kazandırılması için çalışmalarını hızla devam ettirdiklerini anlattı ve destek olanlara teşekkür etti. Konuşmasını “sağlığınızın değeri bilin” diyerek sonlandırdı.

Bu konuşmadan sonra müzik başladı, çoğu kişi ya dans ediyor ya da eğlenceli bir şekilde birbirini boyuyordu. Koşu başlamadan bize verilmiş olan renk torbalarını insanlar açıp hem kendi üstlerine döküyor hem de etraftakilere atıyorlardı. Yavaş yavaş start alanına geçtik. Start verildikten sonra orta tempoda koşmaya başladım. Yarım km sonra tempomu biraz daha hızlandırdım. Ancak ortam çok keyifliydi. Etraftakilerle şakalaşarak ilk km’yi geçerken ilk renk tozunu da yedim. Gerçekten yedim.

Çünkü renk tozunu atan 4 kişi vardı. Birinciyi geçtim, ikinci ve üçüncü derken son kişi “Aaa bu abi hala bembeyaz kalmış diye elindeki bir avuç mor renk tozunu suratıma attı. Tabii renk tozuyla ilk tanışmam çok keyifli oldu diyemem. Çünkü o mor toz gözüme, kulağıma, ağzıma, yüzümün her gözeneğine girdi! Bir yandan niye bu tozu tişörtüme atmadı ki diye söylenirken bir yandan da gözümdeki tozları temizlemeye çalışıyordum önümü görebilmek için. Belli bir sendelemeden sonra koşuya aynı motivasyonla devam ettim. Tabii koşarken etrafımda gözlükle ve kulaklıkla koşanları fark edince kendi kendime “bir dahaki sefere ben de gözlük ve kulaklıkla koşacağım” dedim. Bu deneyimle daha sonraki km’leri gözümü kapatarak geçtim. 2. Km’de sarı, 3. Km’de yeşil, 4. Km’de ise kırmızı tozları yedikten sonra bitiş çizgisine 300 metre kala bir arkadaşımı gördüm. Geç kalmıştı. Ben koşuyu bitirirken o yeni başlıyordu. Şakayla karışık kendisine acele etmesini ve renk tozlarını yemeden hemen önce gözlerini kapatması gerektiğini söyleyip finiş çizgisini geçtim. Hemen sonrasında müziğin olduğu bölümde borularla renk püskürten kişilerin yarışçıları eğlenceli bir şekilde renklendirmelerine katıldım. Yarışa geç katılan arkadaşım da daha sonra beni buldu. Birlikte müzik eşliğinde renklenme çalışmalarına hızla devam ettik. İşte size festivalden bazı resimler:

http://colorsky5k.com/portfolio-type/2014-istanbul-kosusu/

Bunlar da benim resimlerim:

 

 

 

 

İşin komik tarafı eğlenceyi bıraktıktan sonra dönüş yolunda gerçekleşti. Rengârenk boyanmış bir şekilde arkadaşımla metroya bindik. Metroda ilgi odağıydık. Resmimizi çekenler, bizi parmağıyla gösterip bir şeyler söyleyenler, dönüp bir daha bakanlar mı dersiniz. İnsan kendini bir tuhaf hissediyor, ama eğlendiğimi söyleyebilirim. Eve gelince hemen duşa girdim. Üzerimdeki boyaları çıkarabilmek için 5-6 kez sabunlandım, 2-3 kez de şampuan kullanmak zorunda kaldım. Boyalardan kurtulmayı başarmıştım. Bir tek vücudumun bazı bölümlerindeki boyalar bir türlü tam olarak geçmedi.
Banyodan çıktım, tıraş oldum, yüzümü birkaç kere daha sabunladım. En son “artık olduğu kadar” dedim ve Pazar günkü aile ziyareti için evden çıktım. En komik tepkiyi de babam verdi. Beni görünce hemen “oğlum yumruk mu yedin” diye sordu. Ben de gülmeye başladım. Sonra kendisine, babaanneme ve Baran’a ‘Color Sky 5K’ koşusundan bahsettim. Konsepti daha iyi anlayabilmeleri için çektiğim resimleri de gösterdim.

Sonuçta, yüzümdeki boyalar ertesi sabah birkaç sabunlama ve duş sonrası tamamen geçti. Ancak, kulağımın içindeki mor boya 5 gün sonraki Hırvatistan ziyaretimde bile bana eşlik etti. Bütün boyalar 1 hafta sonra tamamen çıkmıştı.

Her şeye rağmen hiçbir pişmanlığım yok. BEDD’e katkım oldu, spor yaptım ve çok eğlendim. Hatta öyle ki, 19 Ekim İzmir’de organize edilecek ‘Color Sky 5K’koşusuna tam donanımlı olarak (gözlük, kulaklık ve şapka) katılmayı bile düşünüyorum. O hafta Ege Bölgesi’ndeki yenilenebilir enerji ve sosyal sorumluluk projelerimizle ilgili olarak Manisa ve İzmir’e gitmeyi planlıyordum zaten.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için