Blog yazılarımın öyküsü

Uzun yıllar aklımda bir blog açıp duygu ve düşüncelerimi dillendirmek, bilgi ve birikimlerimi paylaşmak vardı. Bu hayalimi 2011 senesinin sonlarında hayata geçirdim. Esasında aklımda her şey hazırdı, bloğumun ete kemiğe bürünmesi ise trajik bir olayın ardından gerçekleşti.

 

23 Ekim 2011 tarihinde Van depremi oldu. Etraftan duyduklarım ve televizyonda gördüklerim beni 1999 yılında gerçekleşen Gölcük depremine götürdü. Geçmişte yaşadıklarım tek tek gözümün önünde canlanmaya başlamıştı. Van depremine şahsen iki şekilde tepki verdim. Birincisi 2010 senesinde kurmuş olduğumuz ve benim kurucu başkanı olduğum o dönemki ismiyle Gıda Bankacılığı Derneği (şimdiki adı Temel İhtiyaç Derneği yani TİDER) vasıtasıyla Van’a iki tır ürün yolladık. Valilik vasıtasıyla göndermiş olduğumuz ürünler bölgede dağıtıldı.

İkinci tepkim ise 4 Kasım 2011 tarihinde ilk makalemi yayınlayarak blog yazılarımı başlatmak oldu. Kaleme aldığım bu ilk yazı deprem konusundaydı. 1999 deprem felaketini hepimiz yaşamıştık. Şahsen beni çok etkileyen bu olayları ve Van depremiyle Gölcük depreminin kıyaslamasını içeren söz konusu yazı, toplumsal olaylara, yaşanan felaketlere ve trajedilere bloğumda yer vereceğimin ve çözüm yolları önereceğimin de bir göstergesiydi aslında. Bu yazıyı okumak isteyenler http://www.serhansuzer.com/tr/bir-depremin-ardindan linkine tıklayabilirler.

Bloğumu kişisel bir web sitesi halinde yayınlamaya karar verdiğimde ise “Pura Vida veya yaşamı anlamla donatmak” başlıklı bir yazı kaleme aldım. (http://www.serhansuzer.com/tr/pura-vida-veya-yasami-anlamla-donatmak linkinden okuyabilirsiniz)


Pura Vida hakkında

Blog yazılarımda sizlerle Pura Vida felsefesini de paylaşacağımın ve pozitif kültürün güzel ülkemizde yayılması için elimden geleni yapacağımın işaretlerini bu makalede vermiştim. Yazının son paragrafında Pura Vida felsefesiyle ilgili şöyle bir yorumda bulundum:

Umarım uzun yıllara yayılacak bu kültürel alışveriş yolculuğundan sizler de benim kadar keyif alırsınız. Bu noktada yazımın başlığında yer alan “Pura Vida” teriminin anlamına değinmek isterim. Kosta Rika’ya özgü bu felsefi yaklaşım Türkçede “salt yaşam”, “güzel hayat”, “doya doya yaşamak” veya “pozitif yaşam” gibi farklı kavramlarla karşılanabilir. Ne şekilde kullanılırsa kullanılsın, her zaman olumlu bir ifadeyi yansıtır. Pura Vida’nın “pozitif yaşam” karşılığından benim anladığım ise şudur: Hayat anlamla donatıldığı ölçüde güzeldir. O yüzden sorumluluk alıp, olumlu ve anlamlı olanı üretmeye yönelmeliyiz. İşte sizlerin katkıları ve katılımıyla her geçen gün biraz daha zenginleştirmeyi hedeflediğim web sitemin temel varlık nedeni de bu.

Şöyle bir baktım da, bloğumun temel varlık nedenini açıkladığım ilk günden bu yana yaklaşık 150 makale kaleme almışım. İlk yıllarda düzensiz ve tek tük yazarken, 2016 itibarıyla bir düzen oturtmuşum. Artık her sene 30-40 civarında makale kaleme alabiliyorum. Çok yoğun bir gündemim olduğu zamanlarda bile uçakta, arabada, geceleri, hafta sonları bir şekilde zaman yaratıp bu makaleleri yazıyor olmaktan şahsen gurur duyuyorum. Paylaşacağım çok şey var. Vaktim olsa arka arkaya 50 makale sıralayabilirim. Hepsi kafamda hazır, ancak vakit yok. Yine de elimden geleni yapıyorum. Umarım bunca yoğun gündem arasında ayırdığım zamanın değeri bilinir ve okuyucularım bloğumdan hem keyif alıp hem de yeni şeyler öğrenebilirler. Bir de tabii pozitif kültürün ve iyiliğin yayılmasına okuduklarıyla paydaş olmalarını dilerim.

 

 


Aslında bu bloğu yazmamın 4 ana nedenini “Sıkça Sorulan Sorular” (SSS) yazı dizimin ilk bölümünde ortaya koymuştum. Bunları burada hatırlatmak isterim:


Birikimlerimi paylaşmak

İlk olarak, yazılarım aracılığıyla birikimlerimi ve deneyimlerimi daha fazla insanla paylaşabilmek ve onları bilgilendirmek istiyorum. İş ve özel hayatımda, ek olarak sivil toplum işleriyle uğraşırken birçok yer geziyor, insanlarla konuşuyor, yeni şeyler öğreniyorum. Meraklı bir mizacım olmasının yanı sıra, sürekli kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Dolayısıyla birçok önemli konuda zamanla ciddi bir bilgi birikimim oluştu.
 

Pura Vida felsefesini yaygınlaştırmak

İkincisi kendime göre bir felsefem var. Bu felsefenin temeli ‘hayatı hakkıyla dolu dolu yaşamak’. Bir yandan çok çalışıp sorumluluklarını yerine getirirken diğer yandan hayatın keyfini gerçek anlamda çıkarabilmek de önemli bence. O yüzden de bloğumda motto olarak ‘Pura Vida’yı kullanıyorum.

Doğrudan ve doğru tanınmak

Üçüncüsü beni daha iyi tanımanız için yazıyorum. Gerek kendim gerekse ailemle ilgili herkesin bir fikri var. Medyada okuduklarınız veya başkalarının kulaktan dolma bilgi aktarımı her zaman doğruyu yansıtmayabiliyor. İster istemez sizlere kimi zaman çarpıtılmış bilgiler ulaşabiliyor. Beni ve benimle ilgili olan her şeyi bir de kendi ağzımdan dinlemenizi istiyorum.


Paylaşarak rahatlamak

Son olarak, ciddi stresli bir ortamda yaşıyorum ve iki şey beni deşarj edip rahatlatıyor. Bunlardan ilki spor yapmak, diğeri ise yazmak. Yazımı tamamladıktan sonra rahatlıyorum. Çoğu zaman da yazılarımı bir oturuşta bitiriyorum.

Blogda yazdıklarıma duyulan ilgi ve okuyucu sayım sürekli artarken, ayrıca Altın Örümcek platformunun en iyi “Bireysel Blog” oylamasında finale kalmışken, yaptığım işin temellerini bir kez daha hatırlatmak istedim.

Altın Örümcek organizasyonundan bahsetmişken Sıkça Sorulan Sorular bölümündeki 51. sorunun cevabını burada tekrar paylaşmak isterim:

Çok yoğun gündemimin içinde elimden geldiğince bilgi ve deneyimlerimi aktardığım ve “Pura Vida” felsefesini paylaştığım bloğumun Altın Örümcek’te finale kalması beni çok mutlu etti. Emeklerimin karşılık görmesi ve farkındalık yaratması benim için gerçekten değerli.

Altın Örümcek’in web sitesinde organizasyonla ilgili verilen bilgileri aktarayım: Türkiye’nin ilk ve tek bağımsız web ödülleri organizasyonu olan Altın Örümcek Web Ödüllerinde jüri üyelerinin yaptığı değerlendirmeler sonucunda 29 farklı kategoride en yüksek puanı alarak finale kalanlar belli oldu. Jüri değerlendirmelerinden farklı olarak internet kullanıcılarının favorilerini belirlemek için yapılan Halk Oylaması 28 Eylül tarihine kadar devam edecektir. Her kategori özelinde en çok beğeni toplayan web projeleri halkın favorisi olarak seçilecektir.

 

Oyunuzla destekleyebileceğiniz son günler

Eğer bloğumu beğeniyorsanız nasıl oy vereceğinizi de anlatayım. Oy kullanmak için https://www.altinorumcek.com/Halk-Oylamasi/ linkine giriş yapın. Halkın favorilerini seçmek için Facebook, Twitter, Google+ hesaplarınız ile giriş yaparak oylamaya başlayabilirsiniz. “Bireysel Blog” kategorisinde kime oy vereceğinizi biliyorsunuz. J

Bu vesileyle bu yazıyı kendi felsefemize uygun bir şekilde sonlandıralım:

Güzel, mutlu, sağlıklı ve anlamlı bir yaşam için; PURA VİDA!!!

 

Kırklareli’nde bir festivalde çekmiş olduğum bu resmi temsili olarak paylaşıyorum. Ne anlam çıkarmak istediğiniz size kalmış...

 

Not: Blog sözcüğü henüz Türkçeye resmi olarak kabul edilmediğinden, ünlü ile başlayan bir ek aldığında nasıl yazılacağına dair kaynak bulmak kolay olmuyor. Ancak aşağıdaki iki link, “blogu” değil, “bloğu”, “bloga” değil “bloğa” diye yazmanın doğru olduğu yönünde hayli ikna edici bilgiler içeriyor. Bu nedenle ben de bundan böyle ünlü eklerde “ğ” kullanımını benimsemeye karar verdim. İşte TDK teyidi de içeren ilgili linkler:
http://ozgurturanli.com/blog-kelimesinin-dogru-kullanimi-bloga-mi-bloga-mi-diye-yazilir/

https://www.evrengunlugu.net/2017/07/08/blogu-mu-blogu-mu-yazilir/

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için