Seyircisiz derbiye hileyle fanatikleri sokma zihniyeti

Pandeminin çok ciddi bir döneminde, üstelik kutsal konumdaki sağlık çalışanlarına özgü izin kullanılarak localara 2.000'in üzerinde fanatik yerleştirilmesi, maç boyunca ettikleri ağza alınmayacak küfürler; federasyon başkanının “deneme yaptık” demesi ve Fenerbahçe başkanının sessizliği, Türk futbolunun geldiği noktayı geçen haftaki derbide gözler önüne serdi.

Geçen hafta sonu oynanan Türkiye’nin en büyük derbisinde hayatımız boyunca yaşadığımız en geniş çaplı afet olan Covid-19 salgınının olduğu bir dönemde, pandeminin en büyük savaşçısı ve hayatımızda kutsal bir konumda olan sağlık çalışanlarının iznini kullanarak ve bir şifre numarasıyla en az 2.000 taraftar localara yerleştirildi. Bu taraftarlar içinde maç boyunca rakip takımın bütün değerlerine ağza alınmayacak küfürler eden bazı fanatikler vardı. Federasyon başkanı “deneme yaptık” diyor, Fenerbahçe başkanı da olaylarla ilgili sessiz. Türk futbolunun neden geriye gittiğini bu derbide net bir şekilde görmüş olduk.

İçinde yaşadığımız toprakların kanseridir bu kontrol dışı hırs. Kontrol dışı hırsın körüklediği fanatikliği Türkiye’nin en zengin ailesinde de, en fakir mahallelerinde de gözlemleyebilirsiniz. Akıl ve mantığın dışına çıkarak ego tatminleri için sürekli ‘benim istediğim olsun, benim dediklerim dinlensin, benim takımım kazansın’ ihtirasında olan bu zihniyet, ‘emele ulaşmak için her yol mubahtır’ kafasını yaşıyor. Bu da başta kendilerine ve yakın çevrelerine, sonra da dalga dalga tüm yurda zarar veriyor.

Tam bir fiyasko!

Bu söylediklerimin yakın zamanda en çarpıcı örneğini geçen hafta sonu oynanan derbide yaşadık. Türkiye’nin en büyük takımlarından Galatasaray ve Fenerbahçe arasında, özellikle “biz Galatasaray’ı kendi sahamızda her zaman yeneriz” iddiasıyla iyice gerginleştiği Fenerbahçe’nin sahasında oynanan derbi tam bir fiyaskoydu.

Olaylar tam şu şekilde gelişti: Seyircisiz oynanan maça sağlık çalışanı izniyle ve Fenerbahçe’nin kuruluş yılı olan 1907’yi söyleyerek giren Fenerbahçeli taraftarlar localara dolduruldu. Tam rakam belli olmadığı için en az 2.000 taraftar demekle yetiniyoruz. Bu kalabalık taraftar kitlesi loca dediğimiz odacıklara doldurulunca da aşağıdaki gibi bir manzara ortaya çıktı:

Bu fanatik taraftar kitlesi maç boyunca Galatasaray’ın teknik direktörü Fatih Terim’e, teknik ekibine, futbolculara ve Galatasaray’a ağza alınmayacak küfürler etti. Bu küfürleri ve tezahüratları televizyondan hepimiz duyduk. Olaylar maç sonunda da devam etti. Fenerbahçe’nin amigosu Rambo lakaplı Okan Galatasaray’ın yöneticisi Abdurrahim Albayrak’a röportaj vermeye hazırlandığı sırada saldırdı. Korumalar tarafından uzaklaştırılınca da başına gelecekleri anlayıp (yaptığı suç, ciddi cezası var) “Beni çok kötü tartakladılar” diye ağlayıp sızlamaya başladı.

Sanki hiçbir şey olmamış gibi

Fenerbahçeli yönetici ve taraftar kitlesinin, binlerce fanatiğin illegal şekilde tribünde yerlerini alıp küfür etmelerini ve amigolarının Galatasaray yöneticisine saldırmasını hiç üstlerine almayıp; iptal edilen gollerini ve maç sonu Galatasaray’ın sevincini dillerine dolamaları da durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor.

Tüm bu olaylarla ilgili federasyon başkanı da bir spor kanalında şunları söyledi (bkz: https://www.hurriyet.com.tr/sporarena/tff-baskani-nihat-ozdemirden-derbi-aciklamasi-41735018):

"Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde tribünde Covid-19 aşısı yaptırmış 150 sağlık çalışanı vardı. Bu uygulama derbiye özel deneme amaçlıydı. Ancak maçta yaşanan olumsuz olaylardan dolayı tekrarlamayacağız. İnsanlar stada geliyor küfür ediyor. Ayıp değil mi! Derbide yaşananlarla ilgili elimizde temsilci raporları var. Sorumluları pazartesi günü Disiplin Kurulu'na sevk edeceğiz. İster kulüp olsun, isterse şahıs olsun ceza vermekten asla çekinmeyeceğiz."

Caydırıcılıktan uzak bir ceza

Bu konuşmadan sonra Federasyon Fenerbahçe’ye aşağıdaki cezayı yazdı (bkz: https://www.sabah.com.tr/spor/futbol/2021/02/11/son-dakika-pfdkdan-fenerbahceye-para-cezasi):

Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), Fenerbahçe - Galatasaray maçında Fenerbahçe taraftarlarının ve mensuplarının sebep olduğu saha olayları nedeniyle 72 bin TL, maske takma zorunluluğuna uymamalarından dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle de 24 bin TL olmak üzere toplamda 96 bin TL para cezası verdi.

Federasyonu başkanına ve yönettiği federasyona şunları sorarlar:

1) 150 sağlık çalışanı denemesini Fenerbahçe-Galatasaray maçında mı yapmaya karar verdiniz? Bu maç dışında Galatasaray’ın stadında oynanan Galatasaray-Fenerbahçe derbisi dâhil en az 30 maçta deneme şansınız vardı, neden deneme için özellikle Fenerbahçe’nin stadında oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçı seçildi?

2) Bu maç oynandıktan sonra neden hemen kaldırmaya karar verdiniz? Bana göre gerçek sağlık çalışanları böyle bir motivasyonu hak ediyor. Kaldı ki insanların hayatını kurtarmaya kendini adamış insanlar da zaten böyle fütursuzca küfür etmez.

3) Tribünde neden 150’nin çok üzerinde, binlerce kişi vardı?

4) Küfür eden binlerce taraftarın sebep olduğu saha olayları için 72 bin TL sizce caydırıcı mı?

5) Sağlık çalışanları hayatlarını tehlikeye atarak görevlerini yaparken onların içine binlerce Fenerbahçe taraftarı karıştırarak maç izletmek nasıl bir mantıktır? Bu taraftarların arasında maske takmayanlar da çok sayıdaydı. Maske takıp, rahat küfür edebilmek için maskeyi aşağıya indirenler de vardı.

6) Açık alanda binlerce taraftarın maç boyunca ağza alınmayacak küfürler etme imkânı verenlere 72 bin TL gibi komik bir ceza verirken kendi soyunma odasında isim belirtmeden küfürlü tezahürat yapan Galatasaraylı Arda’ya 2 maç men cezası ve 13 bin lira para cezası vermek adaletsiz olmuyor mu? Bu arada Arda’nın yaptığını tasvip etmediğimi de belirtmek isterim. O da ayıp etmiş. Ancak bu iki durumu kıyasladığınızda ciddi bir adaletsizlik var.

Devlet nerede?

Dikkati çeken bir başka konu da devletin kamuya zararlı bir durum oluştuğunda hemen müdahale ettiği bir ortamda hiç bir işlem yapmaması. Hadi Federasyonu anladık. Federasyon'un başkanı Fenerbahçeli, yöneticileri büyük çoğunlukla Fenerbahçeli ve 2.000'in üzerinde taraftarı içeri sokan Fenerbahçe kulübüne 72.000 TL gibi göstermelik bir ceza yazıyorlar. Peki maske takmadı diye birçok yere baskın düzenleyen bireylere sağlam ceza yağdıran güvenlik güçleri ve devletimiz nerede? Misal olsun diye size yakın geçmişte verilen cezalarla ilgili çıkan iki haberi paylaşıyorum: 

1. Konya Baskını: https://www.hurriyet.com.tr/gundem/ruhsatsiz-eglence-merkezinde-eglenen-24-kisiye-97-bin-lira-para-cezasi-41743049

Şubat ayında Konya'da polis tarafından düzenlenen operasyonda ruhsatsız alkollü eğlence mekanında, aralarında kadınlarında olduğu 24 kişiye maske ve sosyal mesafeyi ihlal suçundan 97 bin 200 lira idari para cezası kesildi. İş yeri sahibi E.C. hakkında da 'mühür bozmak' ve Türk Ceza Kanunu'nun 195'inci maddesi gereğince adli işlem başlatıldı.

24 kişiye 97.200 TL ceza kesen Devletimiz loca gibi küçük odalara 2.000'in üzerinde kişiyi dolduran Fenerbahçe karşısında nerede?

2. İrem Derici'ye maske cezası: https://www.cnnturk.com/magazin/maskesiz-piknik-yapan-irem-dericiye-para-cezasi?page=1

Caddebostan Sahili'nde arkadaşlarıyla açık alanda piknik yapan Şarkıcı İrem Derici'ye 4 bin 369 lira para cezası uygulayan Kadıköy Kaymakamlığı Fenerbahçe Stadı'nda 2.000'in üzerine taraftarın localara doldurulması konusunda neden hiç bir işlem yapmadı? Devletin koyduğu kurallar sadece İrem Derici gibi kendilerine zararı olmayacak bireyler için mi geçerli? 


Ali Koç’un tutumu ve soru işaretleri

Ali Koç başkan olarak seçildiğinde “Ali Koç’a dost tavsiyeleri” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Bu yazıyı https://www.serhansuzer.com/tr/ali-koca-dost-tavsiyeleri linkinde bulabilirsiniz. O günden bugüne köprünün altından çok sular aktı ve maalesef bu yazıdaki tavsiyelerimin ve temennilerimin hiçbiri gerçekleşmedi. Bu maçta da Ali Koç yaptığı hataları devam ettirdi, hatta derinleştirdi. Ali Koç’un maç değerlemesine baktığınızda da bu vahim olaylar sanki hiç olmamış gibi onlara değinmedi. Bunun yerine Fenerbahçelilere göre ofsayt olmayan, bilgisayar sistemine ve Fenerbahçeliler dışındakilere göre ofsayt olan bir gol pozisyonuna ve Galatasaray futbol takımının maç sonunda sevincine kafayı takmasını hayretle dinledik (bkz: https://www.fenerbahce.org/haberler/futbol/2021-tr/2/baskanimiz-ali-koc-galatasaray-macinin-ardindan-konustu). Ali Koç’a da şunları sorarlar:

1) Stattan sorumlu yöneticiniz kim?

2) Bu yöneticiniz (1907 şifresiyle içeri girme) bu organizasyonu kimlerle yaptı?

3) Bu yaptıkları organizasyondan haberiniz var mıydı?

4) Varsa neden Fenerbahçe başkanına yakışacak bir tavırla buna engel olmadınız?

5) Yoksa kendi yöneticilerinize hâkim olamıyor musunuz?

6) Hemen yanı başınızda edilen küfürler sizi rahatsız etmedi mi? Fenerbahçe’nin imajı böyle mi olmalıdır?

Kontrol dışı hırs ve küçük hesaplar

Tüm bunları yaşadıktan sonra Türk futbolunun neden sürekli gerilediğini anlıyor musunuz? Hayatta tek amacı şampiyon olmak olan ve bunun için de her yol mubahtır diye düşünen zihniyetlerle Türk futbolu bir arpa boy yol kat etmez. Bu maçta yaşananlar kontrol dışı hırsı olan insanların küçük hesaplarından ibaret. Hesap çok basit:

Ciddi bir tezahürat yapabilecek kitleyi sahtekârlıkla içeri sok. Onlar da küfür ederek karşı takımı gersinler ve psikolojilerini bozsunlar. Kendi egolarını tatmin etsinler (biz adama böyle hakaret ederiz diye). Böylelikle takımları avantaj elde etsin.

Fenerbahçeli birçok dostum var. Aklıselim olanları eminim bu olaylardan rahatsızlık duymuşlardır. Onların seslerinin daha çok çıkma zamanı ve bu olan bitene tepki göstererek takımlarını da aklıselime ulaştırmaya çaba göstermeleri gerekiyor.


Ortaya koyulması gereken vizyon

Bu sadece Fenerbahçeliler için değil tüm takımlar için geçerli. Tek maçı kazanmak veya tek şampiyonluk elde etmek için her yolu denemek yerine uzun vadeli plan yapıp bir vizyon ortaya koymak gerekiyor. Türk Futboluyla ilgili birçok yazı kaleme aldım. Bunlardan “Türk Futbolu’nun değişmeyen ezikliği” (https://www.serhansuzer.com/tr/turk-futbolunun-degismeyen-ezikligi) yazısında bu vizyondan bahsetmiştim. Yapılması gerekenleri, açıklamalarını eklemeden aşağıda sıralıyorum. Detaylarını dilerseniz yazının linkine girip okuyabilirsiniz:

1) Master Plan

2) İletişim

3) Altyapı 

4) Ekonomik durum

5) Liyakat

6) Eğitim

7) Seyirci

8) Kulüp ve federasyon yöneticilerine belli dönem başkanlık

9) Doğru transferler

10) Teknik Direktör

Türk futboluyla ilgili bu kadar yazı yazmamın da sebebi memleket sevgisinden kaynaklanıyor. Türk futbolu sadece bir spor branşı değil, aynı zamanda memleketin de aynasıdır. Ne kadar kalkınır, nefret yerine sevgi ortamı oluşursa memlekette de bunun yansımasını bire bir görebiliriz.

 

Not:

1. Ali Koç: Bu yazıyı yazdıktan sonra Fenerbahçe Başkanı’nın Fenerbahçe-Galatasaray derbisiyle ilgili beyanatları oldu. Bunu da hemen aktarayım (bknz: https://www.sozcu.com.tr/spor/futbol/ali-koctan-mustafa-cengize-yalan-iftira-ve-algi-6258742/) Diyor ki “Mustafa Cengiz’in açıklamalarına cevap vermeyeceğim bu insanların, koskoca adamların yalanları, iftiraları… Bir haftadır neredeyse her gün konuşup, kulübümüzü hedef almaları… Bununla uğraşamayız. Müthiş bir yalan, iftira ve algı operasyonu yapıyorlar. Canları sağ olsun. Zannetmesinler cevap vermeyeceğiz. Zamanı gelince ilgili arkadaşlar belgelerle konuşacak. Bu zihniyet oldukça Türk futbolunda ne dostluk olur ne kardeşlik olur. Böyle marjinal bir ülke olarak devam ederiz.”

 

Bununla da kalmayıp devam ediyor. “Arda Turan’a az bile vermişler. Ben bu tartışmalara şu an girmeyeceğim. Taraftar tarafından tenkit edilme pahasına da olsa bu topa girmemeye çalışıyorum. Sizlerden ricam, çok ağır ithamlar var. İddialar var, bunları soruşturmanız lazım. Küfür mü var, 3 bin kişi mi sokmuşuz. Biz bunların cevabını vereceğiz. Bir gazlarını alsınlar. Sizden rica ediyorum. Bizim dinimizdeki en büyük günah iftiradır. Bu kocaman adamların iddialarını araştırın.”

 

Sonra bir de Devletten yardım eli istercesini şu sözleri de sarfediyor: “Devletimizin güzide kurumlarını bile zan altında bırakıyorlar. Biz bir noktaya kadar yaşa hürmet gösteririz. Bu zamana kadar da gösterdik. Tez zamanda ilgili arkadaşlarım ne cevap hak ediyorlarsa verecekler. Ayıp ediyorlar. Biz kaostan beslendiklerini biliyoruz. Kimseye fayda sağlayamazlar.”

 

Bu röportajından sonra Ali Koç’a şunları söylemek isterim:

a) Galatasaray SK elinde belgelerle konuşuyor. Stadda çekilen resimler, videolarla kaç kişinin girdiği az çok rahatlıkla belirlenebilir. Hepimiz televizyonlarımız başında yapılan küfürleri ve tezahüratları duyduk. "Bu somut olguları nasıl inkar edeceksiniz?" merak ediyorum.

 

b) Maçta yaşanan en ufak pozisyonla dahi beyanatta bulunuyorsunuz, neden bu yapılan taraftar organizasyonuyla ilgili hala bir açıklama yok. Eğer saklayacak bir şeyiniz olmasaydı maçtan sonra hemen takır takır gerçekleri söyler hakkınızı yedirmezdiniz. Şimdi bekliyorsunuz çünkü yapılan yanlışa nasıl kulp buluruz telaşı içinde aranızda uzun uzun tartışıyorsunuz, neyi nasıl kurtaracağınızı ve hatta belki de olmayan bir senaryo yaratıp kendinizi savunma ve kurtarma peşindesiniz. Bunun gazla falan alakası yok.

 

c) Türk toplumunda oluşmuş kötü huylardan biri hatasını kabul etmemek. Öyle ki hiç kimse “hata yaptım, özür dilerim, bir daha olmayacak” diyebilme büyüklüğünü gösteremiyor. Japon toplumunda da bu durum tam tersi. Özür dileyebilmenin bilgelik ve irfan olduğunu kabul ederler ve özür dileyen insanların gözünde büyürler. Biz de ise bunu zayıflık olarak görürüz ve “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali saldırıya geçip karşı tarafı korkutmaya ve sindirmeye çalışırlar. Fenerbahçe’nin Arda’nın kendi soyunma odasında isim vermeden küfürlü tezahürat yapmasını sürekli gündemde tutması aynen bu tavrı gösteriyor.

 

d) Dostluk kardeşlik ortamını en çok Fenerbahçe Başkanı olarak siz zedeliyorsunuz. Hem stadda o ortamı yaratıyorsunuz, hem de “biz kaostan beslendiklerini biliyoruz” diyorsunuz. Bu stadda olanlara nasıl izin verebildiniz? Neden hala “hem suçlu hem güçlü” tavrını devam ettiriyorsunuz. Aziz Yıldırım’dan Türk Futbolu çok çekti. Maalesef siz de Aziz Yıldırım'ın kötü bir kopyası olma yolunda ilerliyorsunuz.

 

2. Metin Sipahioğlu: Ali Koç en son konuşmasında arkadaşlarım gereken cevabı verecek dedikten sonra adını daha evvel hiç duymadığım Metin Sipahioğlu adlı Fenerbahçeli yönetici FB TV'ye çıkarak ilginç bir programa imza attı. Kendinden son derece emin görüntü vermek isteyerek çıkıp bir çok yalanı milletin gözünün içine bakarak söyledi. Rahat yalan söyleyenlerin böyle bir tavrı oluyor. Önce yalanlara kendilerini inandırıyorlar sonra da söyleyecekleri yalanı tutkuyla devam ettiriyorlar. Bu yalan yanlış beyanatların her birine tek tek cevap verilebilir. Ancak söylediği yalanlar içinde benim en çok takıldığım konu ise "Emniyet 250 kişi olduğunu tespit etti" demesi ve aklımızla alay eden aşağıdaki şu resmi paylaşması: 

Kıyaslamayı yapabilmeniz için bir de şu görseli paylaşıyorum: 

Bilmem anlatabildim mi?

Başarısızlığınıza hep kulp bulup her yol mübahtır mantığıyla Galatasaray'la sürekli uğraşacağınıza takımınızın iyi futbol oynayıp başarılı olmasına odanlanmanızı tavsiye ediyorum. Aksi takdirde sizin tarzınızdaki yöneticilerle Türk sporu hep geriye gider, zaten gergin olan memleketi daha da gerersiniz. İşinizi doğru ve dürüst yapın, Galatasaray saplantınızı bir kenara bırakıp kendi takımınıza odaklanın. 

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için