Her şeyin başı sağlık

Nereden duyduÄŸumu hatırlamıyorum ama uzun süredir yakın çevreme çok benimsediÄŸim bir söylemi dillendiriyorum: Ä°sterse 1 milyar dolarınız olsun, saÄŸlığınız yerinde olmayınca o paranın hiçbir deÄŸeri yok. Aslında tam olarak tanımlamak gerekirse, “saÄŸlık” o 1 milyar doların başındaki 1’i temsil ediyor. 1 ortadan kalkarsa elimizde koca bir sıfır serisi kalıyor.

Yani saÄŸlık olmayınca elde var sıfır. Durum bu kadar basit aslında. Ä°nsanlar saÄŸlıklı olmayı genelde cepte zannediyor ve deÄŸerini bilmiyorlar. Halbuki hayatımızdaki her bir nefesin, algıladığımız her kokunun, dinlediÄŸimiz her müziÄŸin ve aldığımız her tadın deÄŸeri var. SaÄŸlıklı olan insan hayatın keyfine varabiliyor.

Genel eÄŸilim, insanların saÄŸlıklarını kaybedince kendilerine bakmaya yönelmeleri. Sonrasında hayata baÅŸka bir gözle bakmaya baÅŸlıyorlar. Bunun örneÄŸini defalarca hem kendim yaÅŸadım hem de yakın çevremde gördüm.


Yakın çevremden örnekler

Ä°lk örnek olarak babamın başından geçenleri paylaÅŸayım. 2003 senesinde babam kansere yakalandı. Kanser teÅŸhisi konulduktan sonra beni yanına çağırdı ve “Serhan, kanser tedavisi konusunda alternatifleri deÄŸerlendirmek istiyorum, Amerika’da bu konuda en iyi kurum hangisi araÅŸtırır mısın?” diye sordu. Ben de yaptığım araÅŸtırma sonucu iki kurum tespit ettim: Houston’daki MD Anderson ve New York’daki Sloan Kettering. Her iki merkezin kanser odaklı hastaneler olmaları, tedavilerde saÄŸladıkları baÅŸarı oranı, ARGE’ye ayırdıkları kaynak, kanser tedavilerindeki yüksek baÅŸarı oranları ve en iyi yöntemleri kullanmaları bu hastaneleri final listesine almamı saÄŸladı. Daha sonra tüm kriterleri birden deÄŸerlendirdiÄŸimde MD Anderson bir adım öne çıktı ve tedavi için gitmesi gereken kanser merkezinin MD Anderson olduÄŸunu babama bildirdim. Bu sefer bana “Bu süreci sen organize eder misin?” diye sordu. Ben de memnuniyetle organizasyonu yaptım ve Amerika’ya onunla birlikte gittim. Burada yaÅŸadığımız çok anekdot var. Birini sizlerle paylaÅŸmak isterim: Babamın ameliyatını yapan doktor Ermeni asıllı, kemoterapi reçetesini yazıp uygulayan doktor ise Yunan asıllı ABD’liydi. Bir gün her ikisinin de olduÄŸu bir tetkikte bu durumu dillendiren babam “Hapı yuttum ben” diye durumu ÅŸakaya vurunca odada bulunan herkesin kahkaha attığını hatırlıyorum. En zor zamanında bile insanın gülmeyi hatırlaması gerekiyor. Bu anlamda Gülmek Ä°yileÅŸtirir DerneÄŸi’ni çok takdir ediyorum. Vaktiniz olduÄŸunda web sitelerine bakmanızı tavsiye ederim:  https://www.gulmekiyilestirir.org.tr/

Yıllar süren tedavi sürecinin son aÅŸamasında babam yurt dışında gerçekten sıkıldığı için memlekete dönmek istedi. Amerika’da oluÅŸturulan kemoterapi tedavisini doÄŸru uygulayacak bir hastane ve doktor bulmamı istedi. Ben de Ä°stanbul’da Amerikan Hastanesi’nde Prof. Dr. Nil Molinas’ı buldum. Tedaviyi çok baÅŸarılı bir ÅŸekilde devam ettirdiler ve yıllar süren tedavisinden sonra babam Allah’a ÅŸükür iyileÅŸti. Amerikan Hastanesi bizden sonra MD Anderson’la iÅŸbirliÄŸi anlaÅŸması imzaladı ve beraber hareket etmeye baÅŸladılar. Bu da sevindirici bir geliÅŸme oldu.

BulduÄŸum bütün hastaneler, doktorlar ve bu süreci yönetim ÅŸeklimiz çok yerindeydi. Babam, yakın çevresinin saçma sapan telkinleriyle baÅŸka tedavi yöntemleri ve hastane tercihleri kullanmak yerine benim çizdiÄŸim yolda ilerledi ve iyileÅŸti. Bu konuda mutluyum, huzurluyum.


Maceracı Ömer’in yaÅŸadığı kaza

Ä°kinci örnek olarak da 4-5 sene önce çocukluk arkadaşım Ömer’in geçirdiÄŸi kazayı size anlatayım. Fethiye’deki yazlıktan arkadaşım Ömer adrenalini çok seven, yaptığı sporları her zaman en uç noktaya taşımış bir arkadaşımızdır. ÖrneÄŸin hepimiz su kayağı, mono ve wake board yapardık. Ömer, su kayağının en uç noktası olan barefoot (çıplak ayak su kayağı) yapardı. BildiÄŸim kadarıyla 10 sene önce paraÅŸüte merak sardı. Uçak atlayışlarına baÅŸladıktan sonra Amerika’da özel eÄŸitim aldı ve iÅŸi o kadar ilerletti ki, profesyonel olarak akrobasi yapmaya baÅŸladı. Amerika’daki atlayışlarından birinde Red Bull Amerika takımı atlayış yapıyormuÅŸ ve yere iniÅŸ ÅŸekilleri çok hoÅŸuna gidip onların yaptığını denemeye karar vermiÅŸ. Yaklaşık 45 metre yükseklikten akrobasi hareketi yaparken (hook turn) mesafe yetmediÄŸinden dolayı saatte yaklaşık 70 km hız ile açık paraÅŸütle yere tokat gibi çarpmış. YaÅŸaması bile mucizeydi. Bacaklarının üzerine çakıldığı için kemikleri un ufak oldu. Çok sayıda ameliyat geçirdi. Senelerce rehabilitasyon gördü. Sonunda bacaklarını toparlamayı baÅŸardılar. Yürümenin ötesinde spora tekrar baÅŸladı. Tabii paraÅŸüt gibi ekstrem sporları bıraktı. Bu tutkusunun canına mal olabileceÄŸini muhtemelen başına gelen kazadan sonra tam olarak idrak edebildi.

Yakın bir geçmiÅŸte Ömer hayatının kadınını bulup evlendi. Adeta direkten dönüp yaÅŸam savaşını kazanan Ömer’e ailesiyle birlikte hayat boyu mutluluklar dilerim.


Evlilik sohbetinin şaşırtıcı etkisi

Üçüncü örnek olarak üniversite arkadaşım Thomas’ın hikayesini sizlerle paylaÅŸmak isterim. Kanada’da okuduÄŸum McGill Üniversitesi’nde en yakın arkadaÅŸlarımdan biri yarı Alman yarı Fransız olan Thomas’tı. Hayata bakış açısı, neÅŸesi ve yardımseverliÄŸiyle benim en yakın arkadaÅŸlarımdan biri olmasının ötesinde, Montreal’daki Türklerin buluÅŸtuÄŸu platformlarda ve bütün etkinliklerin içinde bulunan Thomas herkesin sevdiÄŸi bir arkadaşımızdı. Hatta bir ara benim tanıştırdığım bir Türk’le niÅŸanlandı. Sonrasında her ikisi de farklı evlilikler yaptılar. Thomas’la ilgili bundan 6 sene önce bir yazı kaleme almıştım. Hatırlatmak amaçlı tekrar paylaşıyorum:

http://www.serhansuzer.com/tr/universite-gunlerime-dondugum-bir-hafta-sonu-ve-baslamadan-biten-tenis-kariyerim

Thomas 2018 yılbaşında aile yemeÄŸinde istiridye yedikten birkaç saat sonra bilincini kaybetti ve hastaneye kaldırıldı. Sonrasında durumu ciddileÅŸip komaya girdi. Komada kaldığı süre 3 haftaya ulaÅŸtığında annesi Thomas’ın bütün yakın dostlarını çağırdı. Hepimiz Düsseldorf’taki hastanede bir araya geldik. O gün bir mucize yaÅŸandı.

Hastane odasında evlilik üzerine kendi aramızda sohbet ediyorduk. Henüz yeni boÅŸanmış olan Thomas bu konuÅŸma sırasında 3 haftalık derin koma sürecinin ardından ilk tepkisini verdi ve kolunu hareket ettirdi. Aniden konuÅŸmayı kesip Thomas’a baktık ve ister istemez hepimizi bir kahkaha aldı. Ä°nanılmaz bir andı. Ä°ÅŸin ilginç yanı Thomas ilk tepkisini gerçekten hassas olduÄŸu evlilik konusunda göstermiÅŸti. Bu tabii daha sonra kendi aramızda ÅŸaka konusu oldu.

Bu ilk hareketinden bir hafta sonra Thomas uyandı ve hızla iyileÅŸme sürecine girdi. Åžimdi saÄŸlıklı bir ÅŸekilde Almanya’da yaÅŸamını sürdürüyor. Thomas’a komadayken ne hissettiÄŸini ve konuÅŸmalarımızı duyup duymadığını sordum. Bana “Pek bir ÅŸey hatırlamıyorum ama sanki sizlerin sesini rüyamda duymuÅŸum gibi geliyor” dedi.

 

Thomas’la geçmiÅŸte çektiÄŸimiz bir resim

 

Talihsiz bir kaza daha

Bir diÄŸer örnek de EkoRE’nin Ä°TÜ’de baÅŸlattığı staj programıyla iÅŸe baÅŸlayan ve 2-3 senede önemli proje mühendislerimizden biri haline gelen, hem karakteriyle hem de iÅŸ yapma becerisiyle gurur duyduÄŸumuz genç arkadaşımız Alaattin’in başına gelenler. Bu sene Mayıs ayında bizim firmadan baÅŸka bir enerji firmasına geçti. O enerji firmasında AÄŸustos ayında çatı kurulumu yaptığı sırada çatıdan kafasının üzerine düÅŸtü. Ciddi bir komaya girdi. Ağır bir beyin ameliyatı geçirdi. Sonrasında Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nin hastanesinde 1 ay boyunca yoÄŸun bakım bölümünde kaldı. Koma sürecinin tesadüfen yine üçüncü haftasında Alaattin’e yaptığım ziyaret sırasında ilginç bir geliÅŸme oldu. Annesi benim sesimi kaydetti ve önce kendisi içeri girerek ona dinletti. Alaattin bu sırada gözünü açıp kapayarak annesine koma sürecindeki ilk önemli tepkisini verdi. Sonrasında annesinin izniyle ben de içeri girdim. Ben Alaattin’le konuÅŸtuÄŸumda bana da iki reaksiyon gösterdi. Kafasını oynattı ve ayağını saÄŸa sola hareket ettirdi. Bu ilk ciddi sinyallerden sonra, ailesine aynen ifade ettiÄŸim gibi 10 gün içinde Alaattin uyandı. Sonra yoÄŸun bakım bölümünden çıkarılıp Ä°stanbul’a nakledildi. Åžimdilerde Ä°stanbul’da bir rehabilitasyon merkezinde hızla iyileÅŸiyor. Hemen hemen bütün fonksiyonları yerine geldi.
 

Ä°ki sene önce Ä°stanbul Maraton’undan sonra çektiÄŸimiz resim. Resmin en sağında benim yanımda yeÅŸil t-shirt’lü olan Alaattin. Gülümsememizin yaÅŸamımızın sonuna kadar devam etmesi dileÄŸiyle…


Alaattin’e de aynı ÅŸekilde komada ne hatırladığını sordum. O da bazı konuÅŸmaları hayal meyal hatırladığını ve benim sesimi duyduÄŸunu söyledi. Ancak genel olarak komada olduÄŸu zamanı derin bir uyku durumunda geçirdiÄŸinden pek fazla ÅŸey de hatırlamıyordu. Kendine gelmesi ve hızla iyileÅŸmesi baÅŸta ailesi olmak üzere hepimizi çok mutlu etti. Alaattin’in de en kısa sürede saÄŸlığına tümüyle kavuÅŸmasını ve çok baÅŸarılı icra ettiÄŸi mühendislik iÅŸine bir an önce dönmesini diliyorum. GüneÅŸ enerji sektörünün Alaattin gibi iyi karakterli ve iÅŸini iyi yapan genç mühendislere ihtiyacı var.

Son olarak iletiÅŸim danışmanlığımı yapan hatta bloÄŸumla ilgili bana destek veren Dost Bey’e de geçen sene nazar deÄŸdi. Bir anda hareket edemez hale gelen Dost Bey, arka arkaya çok ciddi iki ameliyat geçirdi. Önce kalp kapakçığı deÄŸiÅŸtirildi, ardından omurilik ameliyatı oldu. Her ikisinde de masada kalabilirdi. Allah’a ÅŸükür o da her iki ameliyattan baÅŸarıyla çıktı ve aramıza döndü. Kendisine buradan tekrar çok geçmiÅŸ olsun diyor, bundan sonra da saÄŸlıklı ve mutlu bir yaÅŸam diliyorum. Onunla da ileride daha yapacağımız çok ÅŸey var.

 

Dost Bey’le bizim eski Maltepe ofisin çatısında çektiÄŸimiz resim. Sürdürülebilirlik anlamında kafamızdakileri beraber gerçekleÅŸtireceÄŸiz…


Motivasyon ve pozitif enerjinin önemi

Bu süreçlerde Thomas’ın ve Alaattin’in ailelerine, Dost Bey’in de kendisine iyileÅŸeceklerini bildiÄŸimi ve önemli olanın moral motivasyonu yüksek tutmak olduÄŸunu söyledim. Allah’a ÅŸükür haklı çıktım.   

Bana gelince, ben de geçen seneden beri üst üste gelen 5 farklı saÄŸlık sorunuyla uÄŸraÅŸtım. Bir ameliyat geçirdim. Allah’a ÅŸükür büyük çoÄŸunluÄŸunu çözdüm ve geri kalanları çözmeye devam ediyorum. Bunları söylemiÅŸken buradan seslenmek istiyorum: EÄŸer nazar diye bir ÅŸey varsa ve birilerinin bana nazarı veya negatif enerjisi deÄŸmiÅŸse bu negatif enerjiyi aynen kaynağına iade ediyorum. Onların negatif enerjilerini reddediyorum. Dostlarımın pozitif enerjilerine ise kapım sonuna kadar açık.

Bir de ÅŸükretmek çok önemli. Her sabah kalktığımda sahip olduklarım için ÅŸükrediyorum. Ä°nsanlar genelde sahip olmadıklarına odaklanıyorlar, oysa mutluluÄŸu yakalayıp pozitif bir hayat yaÅŸayabilmek için öncelikle sahip olunanların kıymetini bilmek gerekiyor.

Unutmayalım ki hepimiz bu yaÅŸam döngüsünde evrende bir döneme rastlayan hayatlarımızla var oluyoruz. YaÅŸama ne tür bir katkı yapacağımız ve nasıl bir hayat yaÅŸayacağımız, hepsi bizim elimizde. Bu aÅŸamada hayata nasıl baktığımı da sizlere tekrar özetlemek istiyorum.


Yaşamı anlamla donatmak

Bu hayatta herkesin bir baÅŸlama noktası var. Kimi hali vakti yerinde, kimi yoksulluk içinde doÄŸuyor. Kimse anne babasını seçemiyor. Hepimiz bir yerlerden baÅŸlıyoruz. Önemli olan nereden baÅŸladığınız deÄŸil, baÅŸladığınız yerle bitirdiÄŸiniz yer arasındaki fark. EÄŸer hayatta hep üzerine koyarak ilerlemiÅŸseniz pozitif bir yaÅŸam sürmüÅŸ olursunuz. Bunu ille de ekonomik açıdan algılamamak lazım. Yani çok iyi bir anne veya baba olup, ülke ve dünya için hayırlı evlatlar yetiÅŸtirmiÅŸsinizdir, o zaman da insanlığa katkıda bulunduÄŸunuz güzel bir yaÅŸamınız olmuÅŸ demektir. Bir STK’da uzun süre insanlara hizmet etmiÅŸsinizdir, o zaman da pozitif bir yaÅŸamınız olmuÅŸ demektir. Tabii tüm bunlar için çok çalışmak ve ciddi bir çaba sarf etmek gerekiyor. Bir de hayatın keyfini çıkarmak var. Sonuçta hepimiz belli bir süre için var oluyoruz. Bunun için de Kosta Rika’ya özgü bir felsefeyi yansıtan ‘Pura Vida’yı benimsiyorum. Bu felsefi yaklaşım Türkçede “salt yaÅŸam”, “güzel hayat”, “doya doya yaÅŸamak” veya “pozitif yaÅŸam” gibi farklı kavramlarla karşılanabilir.

Ne ÅŸekilde kullanılırsa kullanılsın, her zaman olumlu bir ifadeyi yansıtır. Pura Vida’nın “pozitif yaÅŸam” karşılığından benim anladığım ise ÅŸudur: Hayat anlamla donatıldığı ölçüde güzeldir. O yüzden sorumluluk alıp, olumlu ve anlamlı olanı üretmeye yönelmeliyiz.

Bundan birkaç hafta önce ilkokul arkadaÅŸlarımla BaÄŸdat Caddesi’nde buluÅŸtuÄŸumuzda size yukarıda yazdığım satırları aklımdan geçiriyordum. Bundan 35 yıl önce birlikte okuduÄŸum kardeÅŸlerimle bu hayat döngüsünde bir kez daha bir araya geldik. Hepimizin kısa pantolonlu çağında aramızdaki kardeÅŸliÄŸin temellerini atmamızdan 35 sene sonra artık birer yetiÅŸkin, aile sahibi ve ciddi deneyimler kazanmış saÄŸlıklı bireyler olarak buluÅŸup vakit geçirmemiz gerçek bir keyifti. Umarım tüm kardeÅŸlerimle hayatımızın geri kalan kısmını saÄŸlıklı ve mutlu geçiririz.

Hepiniz sağlıcakla kalın.

 

Not: Bu yazıyı okuyan dostlar saÄŸolsun bana yazının spotunda belirttiÄŸim söylemin Vehbi Koç’a ait olduÄŸunu aktardılar. Bu vesileyle kendisini rahmetle anıyoruz.

 

 

Ä°lkokulda çekilmiÅŸ resmimiz

 

Ä°lkokul arkadaÅŸlarımla birkaç hafta önce BaÄŸdat Caddesi’ndeki buluÅŸmamızdan bir kare

 

 

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için