Kuraklık gümbür gümbür geliyor!

Geçen yazımda Adana Yarı Maratonu’nda yaşadığımız keyifli deneyimleri paylaşmıştım. Adana’da tadımızı kaçıran durumlar da oldu. Örneğin şehre iner inmez Seyhan Nehri’nin %80 oranında kurumuş olduğunu görmek bizde şok etkisi yarattı. Geçen sene dolu dolu akan Seyhan Nehri nasıl oldu da bir 1 sene içinde böyle kurudu? Cevabı basit: İklim değişikliği sebebiyle kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlayan kuraklık.

10 seneyi aşkın bir süredir kendimizi adeta yırtarak iklim değişikliğine dikkat çekiyor ve olabilecek en hızlı şekilde %100 yenilenebilir enerjiye geçmemiz gerektiğini söylüyoruz. Geçmişten bu yana çok aşama kaydettik ama hâlâ iklim değişikliğine şüpheyle bakan beyinsizler var.

Her gün farklı bir örnekle karşılaşıyoruz, bazı örnekler ise bize resmi çok net gösteriyor. Gerçekler yüzümüze çok sert çarpıyor. Adana seyahatinde de böyle bir durumla karşılaştık.

Kışın ortasında kuruyan Seyhan’ın dramı

Bir sene önce Ocak ayının ilk haftasında Adana’ya geldiğimizde Seyhan nehri neredeyse tüm yatağını dolduruyordu. Adana’ya geçtiğimiz hafta geldiğimizde ise nehir yatağı neredeyse boştu. Nehrin yaklaşık %80’i kurumuştu. Resmi kafanızda daha iyi canlandırmanız için Adana’nın bütün karakterini şekillendiren Seyhan Nehri’nin kışın ortasında Ocak ayındaki kurumuş hallerini (sene 2023, Cumhuriyetin 100. Yılı) sizinle paylaşmak isterim:

Resim 1
Resim 2
Resim 3
Resim 4
Resim 5
Resim 6
Resim 7


Havalimanıyla şehrin mesafesi kısadır. 15 dakikada şehrin merkezine inersiniz. Biz de geçen hafta Adana’ya indikten kısa bir süre sonra yukarıdaki resimlerdeki gibi bir manzarayla karşılaşınca çok şaşırdık ve üzüldük. Bu manzarayı görür görmez bizi havalimanından alan Adanalı arkadaşımıza ilk sorum ve reaksiyonum “Bu nehrin durumu nedir böyle? Aman Allahım” oldu. Kendisi de buna karşılık “Maalesef bu sene ciddi kuraklık yaşıyoruz, bu yaz çok zor geçecek” dediği anda bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Esasında su sorununu ilk olarak 3 sene önce yazmıştım. “Bu daha iyi günlerimiz dedirten su sorunu” başlıklı bu yazımı da buradan hatırlatmak isterim: https://www.serhansuzer.com/tr/bu-daha-iyi-gunlerimiz-dedirten-su-sorunu. Bu da Adana özelinde bir yazı olacak. Burada yazacaklarımın Türkiye’nin her şehri için geçerli olduğunun altını çizmek isterim.

Kurumaya ilişkin görüşler

Adana’da elimden geldiğince yolumun kesiştiği herkese Seyhan nehrinin durumunu sordum ve farklı perspektiften algılarını anlamaya ve 1 sene içinde nasıl böyle radikal bir kuruma olduğunu bir mantığa oturtmaya çalıştım. Bana aktarılan görüşler şu şekildeydi:

– Bu sene ciddi kuraklık oldu, ciddi buharlaşma var, eskisi kadar su yok.

– Şehrin su ihtiyacını karşılamak için barajın kapaklarını açmadılar, suyu yukarıda tutuyorlar, yatağı beslemediği için de burada su kalmadı.

– Nehrin üzerinde büyük bir köprü inşa ediyorlar. Bu köprünün ayakları oldukça kalın ve su geçişini engelliyor.

Tüm söylenenlerde bir gerçeklik payı var ama en vurucu olanı kuraklık ve dolayısıyla ciddi buharlaşma olduğu, su kaynaklarının tükendiğiydi.

Ekolojik denge tümden bozuluyor

Benden söylemesi. Kışın ortasında Adana’da Seyhan Nehri’nin kurumuş olması bir felaketin habercisidir. Üstelik bu daha başlangıç. Durum her sene daha da kötüye gidecek. Bu neden böyle oldu diye soranlara da net cevabımız; karbon salınımının artan nüfus ve insan ihtiyaçları yüzünden her sene artan bir oranda artması ve dünyanın ekolojik dengesinin tümden bozulması nedeniyle sıcaklıkların da her sene artması olarak cevaplandırabiliriz. Adana’da canlı olarak tanıklık ettiğimiz kuraklığa ve su sorununa ek olarak tüm dünyadan ve ülkemizden örnekler verelim. Burada ana sorun sıcaklıkların her sene marjinal olarak yükselmesi ve yağışların azalması:

Yeşilist – Son 3 ayda yağışlar %40 azaldı:
https://www.instagram.com/reel/CnZfufLjevo/?igshid=ZDFmNTE4Nzc%3D

2022 Dünyamızın en sıcak 5. yılı:
https://www.instagram.com/p/CnXZX2Xr6kp/?igshid=ZDFmNTE4Nzc=

Yeşilist – Azalan kar yağışları yüzünden kayak pistleri kapanıyor:
https://www.instagram.com/reel/CncDo-CN5BJ/?igshid=ZDFmNTE4Nzc%3D

Profesör uyardı “30 Yılın en sıcak yılı yaşanabilir”:
https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/son-dakika-profesor-hava-durumu-icin-uyardi-30-yilin-rekoru-kirilabilir-7557750/?utm_source=anasayfa&utm_medium=free&utm_campaign=alt_surmanset

Sorunun kaynakları

Sorunun kaynaklarını da aşağıdaki başlıklarla özetleyebilirm:

– Yanlış şehir planlaması,
– Suyun şehirlerde ve kırsalda (tarımsal sulama vb.) hunharca kullanılması ve ciddi israf edilmesi,
– Karbon salınımını sıfıra indirmemiz gerekirken bu hedefin hala çok uzağındayız. Enerji ihtiyacımızın tümünü yenilenebilir enerjiden karşılamamız gerektiğini yıllardır dillendiriyoruz. (Turkish Policy Quarterly’de 2013 senesinde kaleme aldığım “Türkiye neden %100 yenilenebilir enerjiyi hedeflemelidir?” başlıklı blog yazım buna örnektir: http://turkishpolicy.com/article/632/why-turkey-should-aim-for-100-renewable-energy-summer-2013)

Esasında iklim değişikliği ile ilgili onlarca yazı kaleme aldım. Bunlardan seçtiğim 10 yazının linklerini aşağıda paylaşmak isterim:

https://www.serhansuzer.com/tr/turkiyede-yesil-hidrojen
https://www.serhansuzer.com/tr/dunyamizin-insanlarin-coplugune-donusmemesi-icin
https://www.serhansuzer.com/tr/turkiyede-ve-dunyada-gunes-enerjisi
https://www.serhansuzer.com/tr/yeniden-ve-erken-baslayan-yangin-kbusu
https://www.serhansuzer.com/tr/cop26-zirvesi-ve-gelecegimize-dair-dusundurdukleri
https://www.serhansuzer.com/tr/cevre-felaketlerinin-riskini-nasil-azaltabiliriz
https://www.serhansuzer.com/tr/sel-felaketleri-icin-risk-azaltma
https://www.serhansuzer.com/tr/dunyadaki-enerji-devriminin-turkiyeye-yansimalari
https://www.serhansuzer.com/tr/avustralyadaki-yangin-dunyayi-goreve-cagiriyor
https://www.serhansuzer.com/tr/insanoglu-dogadaki-dengeyi-yeniden-nasil-saglayip-gelecegini-teminat-altina-alabilir

10 maddede yapılması gerekenler

Sorunu belirtmişken çözümü de dile getirelim. Şimdi Adana’da ne yapılması gerektiğine değinelim (10 maddede özetliyorum):

1) %100 yenilenebilir enerji: Adana’da tüm enerji ihtiyacının yenilenebilir enerjiden karşılanması gerekiyor. Bu bölge güneş enerjisi açısından Türkiye’nin en zengin bölgelerinden. İşe tüm binaların (evler, ofisler, fabrikalar, AVM'ler, hastaneler vb.) çatılarına güneş enerji sistemi (GES) kurarak başlayabiliriz. Çatılara ek olarak bu binaların bahçelerine de GES’ler kurabiliriz. Ayrıca çatıların yetmediği durumda kırsal alanlarda büyük kapasiteli GES ve RES (Rüzgar Enerji Santrali) kurulabilir. Merkezi sistemler özellikle şehrin hâlihazırdaki ihtiyacını karşılamak için gerekecektir. Yeni kurulan şehirlerde sadece dağıtık sistemler yeterli olur.

2) Enerji ve su verimliliği: Tüm enerji ve su tüketen yerleri en verimli sistemlerle donatıp talebi düşürmek ve optimum seviyelere getirmek gerekiyor.

3) Şehir planlaması: Şehrin planlamasını yaşamı kolaylaştıracak ve tüketimi aşağıya çekecek şekilde tasarlamak gerekiyor. Bana göre Adana’da belli başlı yerler haricinde her yeri adeta gecekondu mahallesi gibi. Hem çok çirkin, hiçbir estetik yok, hem çok iptidai, ucuz olsun işimizi bir şekilde görsün diye her şey derme çatma, hem de herhangi bir afet durumunda tamamen korumasız. Bence Adana’nın %90’ının yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor. Enerji verimliliği, afetlere dayanıklılık, estetik ve yaşamın kolay olduğu bir ortam yaratmak için bu şart (örneğin ulaşımın pürüzsüz akması için).

Ayrıca Adana ilinin şehirleşmemiş boş yerlerine de nüfusu 1 milyonu geçmeyecek yeni şehirler inşa edilebilir. Örneğin pamuğun üretildiği yerin yakınına tekstil fabrikalarını taşıyıp tekstil sektöründe çalışanların oturacağı yeni bir şehir tasarlanabilir.

Son olarak şehrin tüm ortak alanlarının enerji ihtiyacını da yine donatılan güneş panelleri ve batarya sistemleriyle karşılayarak elektriğin dışardan alınmasının önüne geçebiliriz. Yani ister evler olsun ister otoban, her yerde dağıtık sistemle güneş enerjisinden faydalanılabilir.

4) Fosil yakıtların hammadde olarak kullanılması: Adana’daki petrokimya tesisleri buna örnektir. Petrolün yakılarak karbon salınımını artırmasının kesinlikle önüne geçilmesi gerek. Bunun yerine petrokimya tesislerinde uzun süre kullanımlı ve geri dönüştürülebilir plastik imal edilmesi gerekiyor. Adana’daki petrokimya tesislerinin de böyle bir misyonu olması lazım.

5) Solar elektrikli ve hidrojenli araçlar: Adana’daki kullanılan hafif araçların (araba, minibüs, otobüs, kamyon vb.) solar elektrikli hale getirilmesi, tüm ağır vasıtaların da (tır, gemi, tren vb.) hidrojenli olması gerekiyor.

6) Çevre bilinci eğitimi: 7’den 70’e tüm Adanalılara çevre farkındalığı kazandırmak gerekiyor. Bunun için de okullar yeterli değil. Herkesi eğitime almak gerek. Pratik zekâlı Adanalı kardeşlerimizin konuyu çabuk kavrayıp herkesten daha fazla çevreci olacaklarına şüphem yok. Özellikle gençlerden çok umutluyum.

7) Kullanılan her şeyin doğal döngüye katılması ve sürdürülebilir hale getirilmesi: Adana’daki bütün sistemlerin doğal döngüye katılmasının sağlanması ve sürdürülebilir hale getirilmesi gerekiyor. Şehrin çöpünden elektrik üretilmesini veya hayvancılık yapılan yerlerde biyogaz tesisleri kurulmasını da buna örnek olarak verebilirim.

8) Nüfus kontrolü: Nüfusunun artmasının yanı sıra bir de sürekli göç almasından dolayı Adana’nın nüfusunda da diğer birçok ilimizde olduğu gibi patlama var. Vatandaşlarımıza konforlu ve güzel bir yaşam sağlamak ve iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı vermek istiyorsak nüfus kontrolü şart. Yani Adana’nın merkezi yerlerinde nüfusun kontrollü bir şekilde artmasını sağlamak, mümkünse durdurmak ve hatta azaltmak gerekiyor. Bunu şehrin nüfusunun azaltılıp Adana il sınırında yaşayan insanların daha çok kırsal kesimlerde yapılacak yeni yerleşim yerlerine taşınması olarak da açıklayabiliriz.

9) Kâğıt kullanımının olabildiğince azaltılması ve plantasyonun artırılması (ağaç dikilmesi): Adana’nın toprakları verimli, özellikle yayla diye hitap ettikleri kuzey bölgeleri bol yeşilli ve ağaçlı bölgeler. Yine de ağaç kesimini kontrol altına almak, kağıt kullanımını asgariye düşürmek ve hatta bölgeye milyonlarca ağaç dikmek boynumuzun borcu.

10) ARGE çalışmalarına kamu ve özel sektörden tam destek: Adanalı tanıdığım birçok girişimci ve teknoloji geliştiren teknik insanlar var. Gözlemlerime göre bölgedeki IQ ortalaması ülke ortalamasının üzerinde. Tabii her yerde olduğu gibi zekâsını kötüye kullananlar da var ancak bölgenin genetik yapısında yüksek ve pratik zekâlılık olduğu bir gerçek. Bunu değerlendirmek gerekiyor. Teknoloji gelişiminin sağlanması için Adana’da ve ülkemizin her yerindeki ARGE çalışmalarına destek vermek gerekiyor. Bunun özel sektör, kamu veya yabancı iştirak olması fark etmez. Yeter ki sürdürülebilirliği sağlayabileceğimiz teknolojiler geliştirilsin.

İklim değişikliğini tersine çevirmek için geç kaldık ama mücadeleyi elden bırakmamak gerekiyor. Adana özelinde verdiğim bu örneklemeler tüm iller için geçerli. Umarım bu önerilerim faydalı olur ve bir an önce hayat bulur.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için