Cesur yürek girişimci kardeşlerime öğütlerim

Geçen hafta ‘egirişim’ adlı mecrada röportajım çıktı. Bu röportajda geçmişteki tecrübelerime değinirken genç girişimci adaylarına da öğütlerde bulundum. Bu yazımda insanlığa faydalı işler yapma çabasında olan cesur yürek girişimci kardeşlerime öğütlerimi çoğaltıp detaylandıracağım.

Öncelikle egirişimde verdiğim röportajı hatırlayalım. Bu videoyu izledikten sonra yazının devamını okuyabilirsiniz:
 


“Konfor alanını yok etme”

2011 senesinde başladığım girişimcilik hayatımda birçok inişler çıkışlar yaşadım. Önemli olan konfor alanından çıkıp kalbimde olan işleri gerçekleştirmekti. Her haliyle rahat olduğum aile şirketi Süzer Holding’de bütün reel şirketlerin bana bağlı olduğu ve her açıdan son derece rahat olduğum bir dönemde aile şirketini bırakıp kimsenin g’sini dahi telaffuz etmediği güneş enerjisi işine hem de ısı ve buhar üreten CSP (Concentrating Solar Power) teknolojisiyle giriş yaptım. Benim yaptığıma “konfor alanını bırakma” denmez, “konfor alanını yok etme” denir. Çünkü bu rahatlığı ve her şeyin oturduğu bir sistemi bırakıp kendini bu şekilde riske atarak sıfırdan bir şeylere başlamak her babayiğidin harcı değildir. Hatta Türkiye’de benim yaptığım gibi bir örnek daha bilmiyorum. Bu kadarını söyleyebilirim.

Hani bana diyorlar ya “Kardeşim, sen sıfırdan başlamadın, ailen zengindi, oradan devam ettin.”

Ben de onlara diyorum ki “Hayır kardeşim, sen benim yaptıklarımı ve yazdıklarımı iyi okumamışsın. Benim yaptığım sıfırdan başlamaktan daha zor. Ben elimde olan bir varlığı gönüllü olarak bırakıp tüm zorluklarla tek başıma baş etme cesaretini göstererek sıfırdan başlamayı ve kimsenin aklında olmayan işlere girmeyi başardım. Sen benim konumumda olsan benim yaptığımı yapar mıydın?”

Benim böyle hareket etmemdeki dürtüyü de size açıklamak isterim. Güneş enerjisi ve fintech alanlarına girdim çünkü insanlığın devamı için sürdürülebilirlik alanına odaklanmak istiyordum. İnsanlığın işlerini kolaylaştıracak teknolojik çözümler de benim ayrıca ilgi alanıma giriyordu. Yani 2011’deki girişimcilik kariyerime başlamadan 1 sene önce TİDER’i kurarak sivil topluma katkıda bulunmaya başlamıştım, bu benim için yeterli olmadı, iklim değişikliğiyle savaşın da önüne geçmek için güneş enerjisini ülkemizde başlatmak ve ilerletmek istiyordum. Düşüncelerimi gerçekleştirdim.

Girişimcilikte bir başarı hikâyesi

Eninde sonunda 2 şirketimi (biri güneş enerjisi, diğeri fintech alanında faaliyet gösteriyordu) ve 3 güneş enerji santralimi başarılı (kârlı) bir şekilde sattım. En son bu senenin başında Covid-19 salgını yaşadığımız ve iş hayatının gittikçe zorlaştığı, ekonominin kötüye gittiği bir ortamda Moka Ödeme Kuruluşu A.Ş. adlı girişimimi İş Bankası’na sattıktan sonra; Moka’nın hikâyesini anlatmam ve girişimcilik konusundaki deneyimlerimi paylaşmam için üniversitelerin girişimcilik kulüpleri, mühendislik fakülteleri ve girişimcilik konusunda yayın yapan mecralar benimle temasa geçmeye başladı.

egirişim’in kurucusu Hilmi Öğütçü de Moka’nın Temmuz ayındaki ilk KAP duyurusundan itibaren benimle temastaydı. Sonunda ilk röportaj hakkını ona kullandırdım. Ortaya güzel ve samimi bir röportaj çıktı. Başta Hilmi olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim. Bu röportajda birçok farklı konuya değiniyorum. Röportajın bir yerinde yapılması gereken işleri önceden görebildiğimi ve buna göre birçok ‘ilk’e imza attığımı ve bu yüzden de çok yıpranabildiğimi söylüyorum ve gerçekleştirdiğim ‘ilk’leri şöyle sıralıyorum:

Röportajda söz ettiğim ilkler:

1) Internet sektörüne (web hosting) 90’lı yılların ikinci yarısında giriyordum. Bu işlere ilk girenlerden olacaktım. Neden girmediğimi ve hikâyemi anlatıyorum.

2) Türkiye’de güneş enerjisine ilk girenlerdenim.

3) Fintech alanına ilk girenlerdenim.

4) Gıda bankacılığını Türkiye’de başlatan sivil toplum kuruluşu TİDER’in (Temel İhtiyaç Derneği) kurucu başkanıyım.

5) 23 STK’nın (TİDER dahil) beraber afetlerle mücadele için kurduğu Afet Platformu’nun ilk dönem sözcüsüyüm.

İlkler listesi aslında daha uzun

Genelde mütevazıyımdır ama bu konuda tevazu göstermeyeceğim. İmza attığım ama bu röportajda değinmediğim başka ilkler de var. Listeye devam ediyorum:

1) Savaştan sonra Irak’taki ilk yatırım olan Coca Cola fabrikası yatırımının proje direktörüydüm.

2) 2008 yılında Kosta Rika fahri konsolosu olduğumda Türkiye’nin en genç fahri konsoloslarından biriydim. Orta Amerika’da bulunan bir ülkeden Türkiye Cumhuriyeti’ne ilk resmi ziyareti 2009 yılında Devlet Başkanı Oscar Arias’ı Türkiye’ye getirerek başarmış oldum.

3) Türkiye’de Otomat Gıda Bankacılığını ilk başlatan kişiyim. Bunu hem fikir babası hem de TİDER’in kurucu başkanı olarak söylüyorum.

4) Yum International’da ilk yeşil sertifikalı (LEED sertifikalı) çevreci KFC restoranını benim CEO’luk dönemimde özellikle şahsen bastırmamla Bostancı’da açtık.

5) Ülkemizde %100 yenilenebilir enerji hedefini ilk dillendirenlerdenim.

“Cesur yürek girişimci” kimdir?

Bu olgusal gerçekleri sizlerle paylaşmak istedim çünkü tüm bunları yazdıktan sonra size cesur yürek girişimcinin tanımını yapmak istiyorum:

Yaşadığı tüm zorluklara rağmen ilklere imza atmaktan çekinmeyen ve insanlık adına faydalı ve ekonomik olarak da sürdürülebilir projelere imza atma çabasında olan kişidir.

Cesur yürek ruhu genelde doğuştan olur. Birçok kişide de çevrenin etkisiyle de oluşur. İnsanlığa faydalı olma çabasıyla hareket eden cesur yürek girişimcilere bugün içinde yaşadığımız dünyanın çok daha fazla ihtiyacı var. Hep olduran tarafta yer alan, aktif bir şekilde projelerini gerçekleştiren cesur yürek girişimci ve sosyal girişimcilerin çoğalması gerekiyor. Videoda tanımladığım türde esnaf mantığıyla, çevresini kazıklamak üzere hareket eden bencil ve baş belası girişimcilere de hiç ihtiyaç yok. Bu kişilerle işim olmaz, benden uzak dursunlar.

O yüzden videoda verdiğim öğütlerin cesur yürek girişimciler için olduğunu belirtmek isterim. Cesur yürek girişimci ruhu taşıyan kardeşlerim için burada videodaki öğütlerimi sıralayıp çoğaltmak istiyorum. İşte o liste:

1) Nakit: Nakit yönetimi çok önemli. Her şeyin başında nakit pozisyonunuz var.

2) Ortaklar: Ortaklarınızı çok iyi seçmeniz lazım. Hiç ortak almamak kötü ortaktan çok daha iyi.

3) Profesyoneller: Profesyonellerin çok dikkatli seçilmesi gerekiyor. Dürüst, ahlaklı ve işi bilen profesyonellere ihtiyacınız var.

Bunlara şu öğütleri eklemek istiyorum:

1) Hazırlık ve planlama: Bir işe girmeden önce tüm detayları çalışmış olmanız, planlarınızı da belli aralıklarla revize etmeniz gerekiyor.

2) Zamanlama: Bir işe doğru zamanda girerseniz o iş akar gider ve başarılı olma ihtimaliniz çok daha yüksek olur.

3) Müşteri odaklı olmak: Eninde sonunda başarınız müşterilerin ürünlerinize gösterdiği talebe bağlıdır. O yüzden müşterilerinizi memnun etmek birinci önceliğiniz olmak durumunda.

4) Uluslararası hedef koyma: Ne iş yaparsanız yapın mutlaka uluslararası hedef koyun. Türkiye sınırlarında kalmayın.

5) İnsanlığa faydalı olmak: Yaptığınız her işin mutlaka insanlığa gerçekten faydalı olabilecek bir tarafı olsun. Öyle boş boş para kazanmak hem geçicidir, hem de manevi tatmini yoktur.

6) Vazgeçmeme ve devamlılık: Hedeflerinizden ve vizyonunuzdan hiçbir zaman vazgeçmeyin. Bazen kendinize koyduğunuz hedeflere ulaşmanız elinizde olmayan sebeplerden dolayı gecikebilir, ertelenebilir ama hiçbir zaman vazgeçmeyi düşünmeyin. O yüzden yaptığınız işin devamlılığı çok önemli. Yaşadığınız tüm zorluklara rağmen çalışmaya ve üretmeye devam edin.

Tüm bu öğütleri cesur yürek girişimci kardeşlerime veriyorum. Yolumuza devam ediyoruz, daha güzel bir dünya için mücadeleye devam!

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için