Sürdürülebilir turizm için ikilemlerin aşılması

Geçen yazımda Türkiye’nin ilk uzay yolcusu Alper Gezeravcı’dan bahsetmiştim. Bu yazımda 55 milyon dolar maliyeti olan uzay turizminden çok daha az maliyetli, ancak yine de isteseniz de elinizi kolunuzu sallayarak gidemeyeceğiz yeryüzündeki bazı destinasyonlara değineceğim. Tabii yurtdışındaki bazı uygulamalardan Türkiye adına da ders çıkarma hedefi güderek.

 

Bir rastlantı sonucu turizmle ilgili haberleri okurken İtalya’nın bazı şehirlerinde artık turistleri istemediklerine denk geldim. Bu haber beni gerçekten şaşırttı. Çünkü yaşadığım Türkiye’de herhalde biraz hâlâ ülke olarak potansiyelimize ulaşmadığımızı düşündüğümden, biraz da ülkenin maalesef genetik kodlamasındaki açgözlülüğün beslediği bozulmuş kültürümüzün farkındalığıyla ‘bu bizde hayatta olmaz’ dediğim bir yazıydı. Halbuki İtalya Akdeniz kültürünün beşiği olan bir ülke olarak bize her açıdan yakın sayılır. Ama gel gör ki onlar bazı konularda bizden hâlâ çok ilerideler.

“Turist istemeyen destinasyonlar” diye internette araştırmamı yaptığımda ise Avustralyalı yazar Ben Groundwater’ın konuyla ilgili kaleme aldığı yazıya denk geldim (https://www.smh.com.au/traveller/reviews-and-advice/the-new-rules-of-travel-14-destinations-that-are-done-with-bad-tourists-20231221-p5eswt.html). Bu makale benim konuyla ilgili tüm merakını giderdiği için bu yazımda onun yazısından bazı alıntıları özetleyerek paylaşacağım. Sonrasında da Türkiye adına ne yapılması gerektiğini ve konunun esasını aktarmaya çalışacağım. Şimdi öncelikle Groundwater’ın yazısının özetini aktarayım:

Palau Adası’ndan dünyada yayılan fikir

Turistleri seçerek kabul etme fikri dünyanın en küçük uluslarından biri olan Palau Adası’ndan geldi. Ve seyahat dünyasını sonsuza dek değiştirdi.

2015 yılında Palau'nun bir sorunu vardı: Yeni uçuş rotaları ziyaretçi sayısında büyük bir artış yaratmıştı; öyle ki, bu turistlerin sayısı yerel halkın sekize bir oranında önüne geçmişti.

Bu Mikronezya ülkesinde elde edilen gelirler memnuniyetle karşılanıyordu, ancak bu ziyaretçilerin etkisi Palau'nun altyapısı, su temini ve doğal çevresi üzerinde büyük baskı oluşturuyordu.

Böylece ülke yeni bir çözüm buldu ve tüm ziyaretçilerden girişte "Palau Taahhüdünü" imzalamalarını istedi. Taahhüt, bir davranış kuralları, ziyaretçiler ve yerel halk arasında bir sözleşme, kırılgan bir ulusu korumak için doğru olanı yapma taahhüdüdür.

Açıkçası, Palau’yla benzer konumda olan diğer destinasyonlar da bunu dikkate aldı çünkü artık dünya çapında, hem kötü davranışları engellemek hem de küresel ısınmayla mücadele için turistlere tavsiye niteliğinde bu taahhütler imzalatılıyordu.

Palau Taahhüdüne benzer nitelikte taahhütler diğer destinasyonlarda turistlerin kötü davranışlarını engellemek ve aşırı düzeylere ulaşan turist sayılarını kontrol altına almak için farklı destinasyonlarda da kullanıldı. Şimdi bu uygulamaları hayata geçiren 14 destinasyonu mercek altına alalım:

Kyoto, Japonya

Aşırı turizmin klasik bir örneği Japonya’nın yaklaşık 1,5 milyonluk nüfusuyla oldukça küçük, tarihi ve güzel bir şehri Kyoto’dur. Kyoto yılda 70 milyondan fazla ziyaretçi alıyor. Bu durum, şehirde dolaşamayan, alışveriş yapamayan, yemek yiyemeyen ve kültürel miraslarından eskisi gibi yararlanamayan yerel halk için önemli sorunlara yol açtı.

Kyoto Şehri Turizm Birliği, ziyaretçilerin etkilerini azaltmak amaçlı bir dizi öneriden oluşan bir "Kyoto Turizm Davranış Kuralları" yayınladı. Bu tavsiyeler arasında kültürel eğitim ve saygı konusunda tavsiyeler, ziyaretçilerin yerel halkla etkileşime girmesi ve festivallere ve etkinliklere katılmaya teşvik edilmesi ve hatta restoranlarda yemek yerken yemek artıkları bırakmamalarının istenmesi (ki bu Japon kültüründe büyük israf olarak görülüyor) yer alıyor.

Ziyaretçilerin yükünü hafifletmenin yollarından birinin Kanazawa ve Sakata gibi cazip alternatif destinasyonlar aramak olduğu söyleniyor.  Ayrıca kalabalığın yoğunluğundan kaçınmak için Ocak ayından Mart ayına kadar Kyoto'yu ziyaret edin diye tavsiyelerde bulunuyorlar (Bkz: https://kyoto.travel/en/)

Amsterdam, Hollanda

Amsterdam bir milyonun biraz altında bir nüfusa ev sahipliği yapıyor, ancak yılda 21 milyondan fazla ziyaretçi ağırlıyor. Liberal görüşleri kucaklayan bu nispeten küçük yüz ölçüme sahip şehir çok sayıda sarhoş ve kaba saba davranan turistleri de ağırlıyor.

Amsterdam turizm bürosunun ziyaretçiler için bir kural ve düzenleme listesi yayınladığını, çöp atma, gürültü kirliliği ve halka açık alanda idrarını yapma gibi kamuyu rahatsız eden eylemlere, sarhoşluk ve alkollü içki kullanımı gibi kamuya zarar veren eylemlere ise 150 € tutarında ceza uygulayacağı bildirilmiş. Eski şehir merkezindeki esrar artık 100 € para cezasına çarptırılıyor.

Amsterdam'da uygun şekilde hareket etmenin zor olmadığını söylüyoruz; eğer yaptığınız şey kendi ülkenizde yasa dışı veya üzücüyse, Hollanda'da da öyle olma ihtimali yüksektir. Yetkililer ziyaretçilerin dışarı çıkıp eğlenmelerini, ancak bunu bölge sakinlerini olumsuz etkilemeyecek şekilde yapmalarını istiyor (Bkz: https://www.iamsterdam.com/en).

Machu Picchu, Peru

Çok uzun zaman önce Machu Picchu, pek çok gezgin için alışılagelmişin çok dışında sayılan niş bir destinasyondu. Ancak yüzyılın başından bu yana İnka kalesinin popülaritesi patlama yaptı ve her yıl bir milyondan fazla ziyaretçi UNESCO miras listesindeki bu bölgeden geçiyor. Bu turistler kalıntılara ve çevredeki manzaraya kalıcı zararlar veriyor.

Bunun sonucunda Machu Picchu'nun çeşitli bölümleri süresiz olarak turistlere kapatıldı; bu ziyaretçilerin artık işaretli yolları takip etmesi gerekiyor ve siteye günlük giriş yapanların sayısı 3800 ile sınırlandırıldı. Ancak bu günlük sınır gelecek yıl 4500'e çıkacak ve Chinchero yakınlarında tartışmalı yeni bir havaalanının inşası sürüyor.

Güney Tayland

Güney Tayland'ın plajları ve adaları olağanüstü derecede popülerdir. Her ne kadar bu patlama kısmen The Beach filmiyle tetiklenmiş olsa da gerçek şu ki, bazı ölçümlere göre dünyanın en kalabalık turistik destinasyonu olan Phuket’e benzeyen Koh Phi Phi, Koh Samui, Pattaya ve Krabi her zaman büyük kalabalıkları çekecekti.

Taylandlı yetkililer 2018'de sert bir adım attılar: The Beach'te yer alan mükemmel deniz ve kum dokusuna sahip Maya Körfezi, deniz ekolojisinin toparlanmasına izin vermek için üç buçuk yıl boyunca tamamen turistlere kapatıldı. Körfez 2023 yılında da benzer nedenlerle iki ay süreyle tekrar kapatıldı. Turist tekneleri artık koya yanaşamıyor ve yüzmek yasak (Bkz. https://www.tourismthailand.org/home).

Prag, Çekya

Demir Perde'nin yıkılmasından bu yana bir turizm destinasyonu olarak patlama yaşıyor ve bu popülerlik, şehrin tarihi merkezinde büyük değişikliklere yol açtı; burada yerleşik nüfus yarı yarıya azaldı, yüksek fiyatlar nedeniyle şehirden çıkarıldı. Dönemlik apartman kiralamaları ve turist akınları devam ediyor. Prag yetkilileri, pandemi sırasında bir sıfırlama şansı bulduklarını ve iyileşirken turizm endüstrisini sürdürülebilir bir şekilde yönetmeye yönelik bir plan olan "Prag'ı İlk Sıraya Koymak" planını uygulamaya koyduklarını söylüyorlar. Bu, tarihi merkezde yaşayanlar için olanaklar eklemek, kısa süreli daire kiralamalarını daha sıkı düzenlemek, ziyaretçileri daha yavaş ve yerel halka daha saygılı bir şekilde seyahat etmeye teşvik etmek anlamına geliyor. (Bkz: https://www.praha.eu/jnp/en/index.html)

Butan

Haziran 2022'de Butan hükümetinin, en zengin ziyaretçiler dışındaki herkesi caydırmak için sert bir önlem aldığını söylüyorlar: "Sürdürülebilir Kalkınma Ücreti"ni (esasen yabancı gezginler için günlük bir vergi) günde yaklaşık 100 dolardan 300 dolara yükseltti (60 dolarlık vize ücretine ek olarak). 2023'ün ilk altı ayında vergiye tabi yalnızca 14.000 ziyaretçi geldi. Geçen yılın Eylül ayında hükümet, 2027'ye kadar geçerli olmak üzere bu ücreti günde yaklaşık 150 dolara düşürdü.

Butan'ın, onu deneyimlemek için çaba gösterenleri ve para ödeyenleri ödüllendirecek, inanılmaz derecede güzel, kültürel açıdan zengin bir ulus olduğunu söylemekte fayda var (Butan’la ilgili bilgi edinmek için https://bhutan.travel/ web sitesine bakabilirsiniz).

Venedik, İtalya

Venedik'in yerleşik nüfusu 175.000'den 50.000'e düşerken, günlük 120.000'e varan ziyaretçi, altyapısı ve çevresi üzerinde büyük bir yük oluşturuyor.

Venedikli yetkililerin aşırı turizmi engellemek için, 25.000 tonun üzerindeki yolcu gemilerinin şehre yanaşmasını yasaklamak da dâhil olmak üzere önlemler aldığını ve bu yılın sonlarından itibaren şehirde biletli/zamanlı giriş (QR koduyla kontrol edilen) artı 5 € ile denemeler yapılacağını söylüyorlar. Geceyi orada geçirmeyen ziyaretçilere uygulanan vergiden bahsediyoruz.

Venedik'teki sorunun bir kısmının çok fazla kısa süreli ziyaretçinin olması, birçoğunun yolcu gemilerinden inmesi, geceyi orada geçirmemesi ve neredeyse hiç para harcamadan sadece yer kaplamaları olarak belirtiliyor. (Venedik’le ilgili bilgi edinmek için https://veneziaunica.it/ web sitesine bakabilirsiniz).

Bali, Endonezya

Bali'de sorun, ziyaretçi sayısından öte bazı turistlerin kötü davranışları. Son zamanlarda Bali'ye gelen ziyaretçilerin tapınaklar da dâhil olmak üzere kutsal yerlerde kendilerini teşhir ettikleri, dikkatsizce araba kullandıkları, aşırı içki içtikleri, şiddete başvurdukları ve izinsiz çalıştıkları haberleri tüm dünyaya ulaştı.

Geçtiğimiz Haziran ayında Balili yetkililerin ziyaretçiler için "yapılması ve yapılmaması gerekenler" listesi yayınladığı söyleniyor. Bunlar, ziyaretçileri uygun şekilde giyinmeye, yerel halkın gelenek ve inançlarına saygı göstermeye, dini mekanlarda uygun davranmaya, kutsal ağaçlara tırmanmaktan kaçınmaya, yere çöp atmamaya, agresif davranmamaya veya uygunsuz fotoğraf çekmemeye teşvik ediyor (Bali’yle ilgili bilgi edinmek için https://www.indonesia.travel/gb/en/home web sitesine bakabilirsiniz).

Ziyaretçilere yönelik kuralları olan 5 destinasyon daha

Berlin, Almanya

Ziyaretçi sayısında patlama yaşayan Alman başkentinin sorunları arasında kısa süreli kiralamaların şehir içi sakinleri uzaklaştırması ve yerel hizmetlerin yerini turist odaklı altyapıya bırakması yer alıyor. Buna yanıt olarak şehir, kısa süreli kiralamaları kısıtladı ve ayrıca ziyaretçileri eko otellerde konaklamaya, alışveriş yapmaya, yemek yemeye ve şehirde sürdürülebilir bir şekilde dolaşmaya teşvik eden "Sürdürülebilir Berlin" yönergelerini yayınladı. (Daha fazla bilgi için https://www.visitberlin.de/en'e bakabilirsiniz)

Siem Reap, Kamboçya

Su güvensizliği, Angkor Wat ve çevresindeki tapınaklara verilen hasar, fil gezileri ve yetimhane ziyaretlerinin popülerliği gibi öncelikli sorunlar göz önüne alındığında, bu turizm şehrini ve ülkeyi ziyaret etmenin püf noktası bunu etik ve sürdürülebilir bir şekilde yapmaktır. Ziyaretçilerin konaklama için Adil Ticaret Köyü, Kulen Fil Ormanı ve Jaya House Nehir Parkı gibi etik kuruluşları aramaları ve tarihi yerleri ziyaret ederken tüm kurallara uymaları teşvik edilmektedir (Daha fazla bilgi için https://tourismcambodia.org/'a bakabilirsiniz).

Roma, İtalya

İtalyan yetkililer, bir anıta veya kültürel alana zarar verirken yakalanan kişiler için ülke çapında bir dizi kural ve para cezası getirdi (16.500 $'dan 99.000 $'a kadar). Turistler ayrıca Roma'nın İspanyol Merdivenleri'nde oturdukları, Trevi Çeşmesi'nde yüzdükleri, ülkenin dört bir yanındaki ünlü tarihi mekanlarda yemek yiyip içtikleri, Roma'da bir bar gezisi organize ettikleri ve hatta Sistine Şapeli'nin tavanının fotoğrafını çektikleri için de para cezasına çarptırılabilirler (Daha fazla bilgi için https://www.italia.it/en web sitesine bakabilirsiniz).

Yellowstone Milli Parkı, ABD

Yellowstone'un bir sorunu var: Parktaki hayvanlara da zarar veren araç kazalarının yüzde 90, ambulans kullanımının yüzde 60 ve arama kurtarma çalışmalarının yüzde 130 artması gerçekten düşündürücü. Bu arada personel sayısı da azalıyor. Turist akınıyla başa çıkmanın yolları üzerinde çalışmalar devam ederken, ziyaretçiler işaretli patikalara bağlı kalarak, tüm çöpleri doğru şekilde atarak ve ziyaretlerini yoğun yaz döneminin dışında gerçekleştirerek yardımcı olabilirler (Bkz: https://www.nps.gov/index.htm).

Barselona, İspanya

Barselona nispeten küçük bir şehir ve çok sayıda ziyaretçisi var ve bunların birçoğu gerçekten iyi vakit geçirmek için orada. Buna cevaben hükümet yetkilileri, kısa vadeli kiralama piyasasına sunulan mülkler için katı yeni lisans yasaları getirdi; plajlarda sigara içmeyi yasakladı, tur grubu büyüklüklerini kısıtladı ve popüler turistik bölgelerde gece vakti gürültü seviyelerini sınırlandırdı (Bkz: https://www.barcelonaturisme.com/wv3/en/).

Türkiye’nin durumu

Elbette tüm dünyada olan biteni size aktarırken kendi ülkemizden bahsetmemek olmaz. https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/turizmde-rekor-yili-42399294 linkinde okuyacağınız habere göre 2023’te 56,7 milyon ziyaretçi, 99 dolar kişi başı gecelik gelir ve 54,3 milyar dolar da toplam turizm geliri elde eden Türkiye, bu yıl ziyaretçi sayısını 60 milyona, kişi başı gecelik harcamayı 106 dolara ve turizm gelirini de 60 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Kendisi de iyi bir turizmci olan ve oteller zinciri sahibi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “2023 turizmde rekorlar yılı oldu. 2024’te de yeni rekorlara imza atacağız” dedi.

Eğer savaş veya deprem gibi insanların etken olduğu veya diğer doğal afet olayları yaşanmazsa bakanın haklı çıkacağını size söyleyebilirim. Ülkede işlerini büyütmek, gelirlerini ve kârlılıklarını artırmak isteyen işverenlerle onların istihdam ettikleri profesyoneller ve paydaşlar çoğunlukta. Halk da genel olarak durumdan memnun. Turistlere kurallar getirerek belli şeyleri sınırlayalım diyenlerin sayısı ise yok denecek kadar az. Ancak yine de zaman zaman bölge halklarını tepkilerini okuyabiliyoruz. Örnek vermek gerekirse otoyol projesine tepki gösteren Kaş sakinlerini gösterebilirim.  https://www.sozcu.com.tr/otoyol-projesine-kas-tan-tepki-bodrum-gibi-oluruz-p13256 linkinde okuyacağınız haberde Kaş, Demre ve Finike ilçelerini kapsayan otoyol projesinin 'ÇED Olumlu' raporu için İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısına katılan üç ilçeden yetkililer ve vatandaşlar, projenin tarım ve arkeolojik alanlara büyük zarar vereceğini, özellikle Kaş'ın çok kısa zamanda Bodrum gibi olacağını söyledi. Demek ki kendi doğalarını ve çevrelerini korumak isteyen ve herkesin menfaatine gibi düşünülen turizmi patlatacak projelere karşı çıkan vatandaşlar ve yetkililer dahi mevcut.

Sakin şehirler ve diğer korunması gerekenler

Şahsen ben de bazı destinasyonların korunması gerektiğini düşünüyorum. Her şey para değildir. Yaşamımızı kolaylaştıracak altyapı yatırımları (buna yenilenebilir enerji dahil) önemli. Turizm de önemli bir gelir kaynağı ancak bir denge mevcut. Doğayı ve çevresel faktörleri gözeterek bu yatırımların önünü açmamız gerekiyor.

Türkiye’de özellikle ‘sakin şehirlerin’ (slow city) korunmasından başlayabiliriz. Bireylerin birbiriyle iletişim kurabildiği, sosyalleşebildiği, kendi kendine yetebilen, sürdürülebilir olan, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan, doğasına, kültürüne ve göreneklerine sahip çıkan, altyapı sorunları olmayan, nüfusu 50.000'den az olan kentler, Cittaslow felsefesine göre ‘sakin şehir’ olarak adlandırılıyor (Bkz: https://rb.gy/firb5p).

Dünyada 30 ülkede 278 kente yayılan bir model olan Uluslararası Cittaslow Birliği'nin 'sakin şehir' listesinde, Türkiye'den 22 ilçe bulunuyor. Cittaslow aday listesinde 8 ilçenin de adaylık süreci devam ediyor. Cittaslow Türkiye şehirleri içerisinde yurdun dört bir yanından örnekler var. Bunlar: Ahlat, Akyaka, Eğirdir, Gerze, Gökçeada, Göğnük, Güdül, Halfeti, Köyceğiz, Mudurnu, Perşembe, Seferihisar, Şavşat, Taraklı, Uzundere, Vize, Yalvaç ve Yenipazar. Bunlar tabii ki farklı pek çok şehrin ilçeleri.

Yapacak çok işimiz var

Koruma programlarını bu sakin şehirlerin yanı sıra yeni eklenecek destinasyonlar için de oluşturabiliriz. Hâlihazırda alt yapısı yetmeyen, ciddi çevresel ve doğal sıkıntıları olan destinasyonların da planlamalarını elden geçirip kentsel dönüşüme imza atabiliriz. Tabii kentsel dönüşümden bahsediyorum, rantsal dönüşümden değil. Hakikaten bazı destinasyonların belki de yıkılıp yeniden yapılması gerekecek. Bu çok uzun zamana yayılacak süreci etap etap hayata geçirebiliriz. Bunu yaparken de umarım deprem ve sel gibi doğal felaketler büyük bir yıkıma sebebiyet vermeden bu süreci tamamlarız.

Özetle, yeni ortaya çıkarılacak destinasyonlarda, dengeli olan sakin şehirlerde ve hâlihazırda ciddi problemler yaşayan büyük turizm destinasyonlarında yapacak çok işimiz var. Ülke çapında özel program ve projeler geliştirerek gelecekte oluşacak felaketlerin önüne geçebiliriz. Bu söylediklerim Türkiye gibi potansiyeli yüksek olan dünyadaki tüm turizm destinasyonları için de geçerlidir.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için