Sıkça sorulan sorular 9

Kendim veya belli konulardaki görüşlerim hakkında sık yöneltilen soruları yanıtladığım bu yazı dizisinde bugüne dek tam 80 soruya cevap vermişim. Pandemi dönemini de kapsayan güncel soruları yanıtlamaya kaldığım yerden devam ediyorum.

81. İçinde bulunduğumuz pandemi döneminde toplum için sen ne yapıyorsun?

 

Kurucusu olduğum TİDER (Temel İhtiyaç Derneği) bugüne kadar önemli işler başardı. Hatta bu süreçte yapılanlara dair bir blog yazısı kaleme aldım: https://www.serhansuzer.com/tr/salginda-tiderden-onemli-katkilar. Yakında bir yazı daha yazacağım. Kısaca özetlemek gerekirse, Haziran 2020 itibarıyla;

- Coca Cola Türkiye’nin yaptığı nakit desteği ve Kızılay işbirliği ile 7 bölge ve 29 ildeki ağımızda bulunan gıda bankaları aracılığıyla 150 bin aileye temel gıda ve hijyen desteği sağlayacağız.

- Pepsi Türkiye de yine TİDER ağındaki gıda bankalarına gıda yardımında bulunuyor.

- Cargill ile yaptığımız işbirliği sonucunda; İzmit Belediyesi’ne 400 adet gıda ve temizlik kolisi, İzmit Kaymakamlığı’na 150 adet gıda ve temizlik kolisi, Balıkesir Belediyesi’ne 600 adet gıda ve temizlik kolisi gönderdik.

- Yeryüzü Kooperatifi TİDER için özel bir kampanya başlattı. Kooperatifin “Temel İhtiyaç Kolisi” adını verdiği gıda kolilerinden satın alarak, ihtiyaç sahiplerine veya doğrudan TİDER’e bağışlanabiliyor.

- Bu kampanyaya destek olarak Dr. Mehmet Toprak kendi kampanyasını açtı. Yeryüzü Kooperatifi’nden koli alarak TİDER’e bağışlayanlara ücretsiz online muayene vereceğini açıkladı.

- Trendyol internet sayfası üzerinden TİDER ile birlikte 12 farklı yardım kuruluşunun bağış sayfalarına link verdi.

- YogaZero.com Nisan ayında 1 haftalık  gelirini TİDER’e bağışladı.

- Kadın Girişimcileri Derneği (KAGİDER) üyelerinin geleneksel olarak düzenlediği aylık kahvaltılı toplantıların Nisan ayı gelirinin TİDER’e bağış olarak verilmesi kararlaştırıldı. 30 Nisan’da dijital ortamda yapılacak toplantının konuşmacısı Emin Çapa olacak.

İstanbul Maltepe’deki Destek Marketimize bağışlananlar ise şöyle:

- E-Bebek; 704 Adet bebek malzemesi

- TEGV; 171 kutu çikolata

- Colgate – Palmolive; 10.000 adet hijyen ürünü

- Tat Gıda – Sek; 648 kg yoğurt, 300 ml. 7680 Adet (2304 lt) ayran

- Şölen Çikolata; 140 kg çikolata/şekerleme

- Kent Mondelez; 400 kg çikolata/şekerleme

- Gıda Borsası 23.530 kutu tablet çamaşır suyu (Çamaşır suyu özü olarak imal edilen bu tabletlerle toplam 172 bin 800 litre çamaşır suyu elde edilebiliyor).

Ayrıca yeni aktivitelerimizi de müjdelemek isterim. Bu haziran ayı bitmeden Otomat Gıda Bankacılığı’nın açılışını yapmayı planlıyoruz. Bu yeni sistemle de binlerce ihtiyaç sahibine sosyal mesafe kurallarına uyarak destekte bulunacağız. İhtiyaç sahipleri gıda, temizlik, çocuk ve can dostu (hayvanlar) kolilerini otomatımızdan alıp gidecekler.

Tüm bunların dışında yine en ihtiyaç duyulan dönemde maske üretimine girdim. İlk başta Devlet Kurumu USHAŞ’la anlaştım, şimdi serbest piyasaya veriyorum. Açıkçası herkesin fellik fellik maske aradığı dönemde bunu başlattım. Bu dönemde benim de ekstra bir şeyler yapmam gerekiyor dediğim Covid-19 salgını’nın ortaya çıktığı Mart ayında buna karar verdim. Bunu bir süre yapacağım, ülkemizde ve tüm Dünya’da maske probleminin çözümüne ben de katkıda bulunmak istiyorum. Sadece maske değil, diğer ekipmanlar da buna dahil olabilir. Ancak belki de bir süre sonra ülkemizde ve Dünya’da arzın talebi rahatlıkla karşıladığını görürsem bu işe devam etmeyebilirim. Bakacağız.


82. Covid-19 salgını sence ne zaman bitecek?


İçinde bulunduğumuz dönemde kurallar gevşetilince salgının geçmeye başladığı algısı ortaya çıktı. Bu esasında çok tehlikeli bir yanılgı. Salgın devam ediyor. Hatta bu hızda sosyal hayatımıza geri dönmeye devam edersek (İstanbul trafiği bu hafta salgın öncesine yakındı), ikinci bir dalga bizler için kaçınılmaz olur. Bazı ülkeler ikinci dalgayı şu an itibariyle yaşıyor. O yüzden bu salgın bitmedi ve Covid-19 virüsünü yok edecek bir aşı veya ilaç bulunana kadar da bitmeyecek.

Umarım bu konunun üzerinde çalışan uzmanlar, sağlık sektörü ve devlet birimleri ellerini çabuk tutarlar ve bu virüsün icabına bakacak bir yöntem en kısa zamanda keşfedilir. Aksi halde bu çileyi virüs yok edilene kadar, yani belki de yıllarca çekeriz.

83. Evde Kal kampanyasına uyuyor musun?

 

Evet, bizde herkes 16 Mart’tan itibaren evden çalışıyor. Hatta radikal bir karar alıp ana merkezimizin bulunduğu ofisimizi geçen hafta kapattık. Ofise gerek olmadığını, evden çalışmayla çok verimli bir şekilde işlerimizi yönetebildiğimizi fark ettik. Ancak ileride üretim tesislerimiz arttıkça mecburen oralarda ofisimiz ve çalışma alanlarımız olacak elbet. Tabii salgın geçmemişse, kuralların en katı şekilde uygulandığı bir çalışma ortamı yaratacağız.

84. İş hayatında zorluk çekiyor musun? Zor duruma düşünce akbaba misali insanlarla muhatap olman gerekiyor mu?


Evet, son 3 sene benim açımdan hayatımın en zor zamanları oldu. Yine de gerekli iradeyi koyduğunuz takdirde bu zorluklarla bir şekilde baş etmeyi öğreniyorsunuz. Sizi öldürmeyen zorluklar, esasında sizi daha da güçlendiriyor. Yeniden yapılandırmayı bu yaz tamamlayıp hayatımda yeni bir sayfa açmayı planlıyorum. Bunun için de elimden geleni yapmaya devam edeceğim.

Bu süreçte maalesef insanlara kesinlikle baştan güvenmemeyi ve temkinli olmayı öğrendim. Buna en yakınlarınız da dahil. Çünkü birçok defa iyi niyetim suistimal edildi. O yüzden bundan sonra yaptığım birçok işte güvenip ipleri bırakmak yerine her şeyi çok titizlikle inceleyip tüm detaylara ineceğim. Yani bundan sonra ipleri vermek yok. Bir de çekirdek ekibimi çok genç yaştan itibaren yetiştirdiğim veya aklına, fikrine güvendiğim kişilerin referansıyla gelmiş, defalarca testten geçirdiğim, güvenebileceğime emin olduğum, akıllı ve gerçekten katkı verebilecek kişilerden oluşturacağım.

85. Neden bu işlere girdin? Sürdürülebilirlik ve yenilenebilir enerji işlerine girmeyi ilk ne zaman düşündün?


5 yaşından beri kayak yapıyorum. Ta o yaşlarda kar kalitesinin ve yağışının hızla azaldığını fark etmiştim. Bu durum beni çok üzüyordu. Yani iklim değişikliğinin çok küçük yaşlardan itibaren farkındaydım. Daha sonra ergenlik dönemimde iklim değişikliğiyle nasıl başa çıkılabileceğine kafa patlatmaya başladım ve en önemli araçlardan birinin yenilenebilir enerji olduğunu fark ettim. Yenilenebilir enerji, özellikle güneş enerjisi benim için bir tutkuya dönüştü. Üniversite yıllarımda bu konuyla ilgili sürekli makaleler okuyup kendimi geliştirmeye çalıştım. Teknoloji gelişimi ve farklı modellerin ortaya çıkarılması benim için ayrıca bir tutkuya dönüştü.

Aile şirketinden ayrılmaya karar verdiğimde 2011 yılının aralık ayında ilk başlattığım girişimim güneş enerjisiyle ilgili oldu. Hem güneş enerjisi (CSP) hem de ticarileştirilmeye çalışılan bir teknolojiyle giriş yaptım. Bu ilk bir girişim için oldukça riskli bir hamleydi. Tamamen güneş enerjisi ve teknolojinin geliştirilmesi tutkularımın peşinden gittim.

86. Neden Türkiye’de okumak yerine yabancı bir üniversiteye gitmeyi tercih ettin?


Ergenlik yıllarımda yaptığım en güzel şey yazları İngilizcemi geliştirmek için bir okula gitmek oldu. Bu okulda hem çok eğleniyordum, hem de İngilizcemi çok ilerlettim. 12 yaşından 16 yaşıma kadar bunu yaptım. Okul her sene daha da güzel oluyordu. O dönemde üniversiteyi yurtdışında okumaya karar vermiştim. Çünkü oradaki liberal ortam ve kendimi geliştirebilme potansiyeli beni çok çekiyordu.

Esasında en iyi üniversitelerin ABD’de olduğunu düşündüğüm için Amerika’ya hazırlık yapıyordum. Bir gün bir akşam yemeğinde bir aile dostumuz “Kanada’yı düşünmez misin?” diye sordu. O ana kadar Kanada aklımdan geçmiyordu. “Neden olmasın?” diye cevap verdim ve denemeye karar verdim.

Üniversitelere başvurmadan bir sene öncesinde kampüslerini ziyaret ettim. Belki de hayatımı değiştirebilecek, beni geliştirebilecek bir okul arıyordum kendime.

Tavsiyeler üzerine Montreal’e de gittim. McGill Üniversitesi kampüsüne ve Montreal şehrine ilk görüşte aşık oldum. “Benim yerim burası” dedim ve kendi açımdan tercih sıralamasında ilk sıraya koydum. İlk tercihim olan McGill University’e girmeyi başardım.

İyi ki de Kanada’da okumuşum diyorum. Bana çok şey kazandırdı.



87. YEKDEM (Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması) uzatılmalı mıdır?

Konuya vakıf olmayan okuyucularımız için kısa bir açıklama yapayım.

YEKDEM 2011 yılında kurulması kararlaştırılarak “5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun” kapsamında faaliyetlerini yürütmektedir. “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi ve Desteklenmesine İlişkin Yönetmelik” ile YEKDEM’ in kuruluşu ve işleyişini düzenlemek amacıyla kamu tüzel kişilerinin görev ve yetkileri ile ilgili gerçek ve tüzel kişilerin hak ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları belirlenmiştir.

YEKDEM’den enerji üretim tesisleri yararlanabilmektedir. Bu üretim tesislerinin neler olduğu ise, 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun (YEK Kanunu)’da; Rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle, biyokütleden elde edilen gaz (çöp gazı dahil), dalga, akıntı enerjisi ve gel-git ile kanal veya nehir tipi veya rezervuar alanı on beş kilometrekarenin altında olan hidroelektrik üretim tesisi kurulmasına uygun elektrik enerjisi üretim kaynakları olarak sıralanmıştır.

YEKDEM’den faydalanan yenilenebilir enerji santrali olan yatırımcılar ürettikleri elektriği kW/h başına teşvikli fiyattan satabiliyorlar. Örneğin güneş enerji santralinden üretilen elektriği 13,3 $cent/kWh’tan, rüzgar enerji santraliniz varsa ürettiğiniz elektriği 7,3 $cent/kwh’tan 10 sene boyunca satabiliyorsanız. Yenilenebilir enerji santralinizde yerli ürün kullanmışsanız onun da teşvikinden faydalanıp 5 sene boyunca bu teşvikli fiyatları daha da artırarak satış yapabiliyorsunuz. 5 sene sonra fiyatınız orijinal teşvikli fiyata geri dönüyor. İkinci 5 yıllık dönemde teşvikli fiyatınızdan satabiliyorsunuz.

YEKDEM mekanizması bu senenin sonunda sona eriyor, artık yenilenebilir enerji üreticileri de önümüzdeki seneden itibaren serbest piyasa fiyatlarından satışları gerçekleştirebilecekler.

Tüm dünyayı etkisi altına alan ve birçok sektörü olumsuz etkileyen koronavirüs salgını yüzünden 31.10.2020 olan son başvuru tarihinin ertelenmesi için doğal olarak sektörde birçok talep oluştu.

Bana göre YEKDEM’in süresi ülkemizde yenilenebilir enerjinin kurulu kapasitesi fosil yakıt santrallerin kapasitesini geçene kadar uzatılmalı. Bu belli bir tarih değil ama sağlam bir irade olursa 3 senede yenilenebilir enerjinin payı ilk sıraya gelir.

Kamu yöneticileri aynı görüşü paylaşmıyorlarsa hiç değilse, halihazırdaki Covid-19 salgınından dolayı en az 1 yıllık erteleme olması gerekir. Çünkü içinde bulunduğumuz ortamda sınırlar sürekli açılıp kapanırken, toplu çalışma risk teşkil ederken yenilenebilir enerji santrallerinin inşaatının tamamlanması deveye hendek atlatmaktan daha zor.

 

Karar vericileri Covid-19 salgınınından dolayı oluşan olağanüstü durumu hesaba katarak sektör adına bu uzatma kararını vermeye davet ediyorum.



88. “Aylık Mahsuplaşma ve Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği” tam olarak neleri kapsıyor?


Aylık mahsuplaşma düzenlemesi tam olarak güneş enerjisine dayalı üretim tesislerinin sadece çatı ve cephe uygulaması olarak gerçekleştirilmesini zorunlu kılıyor. Artık gerçek veya tüzel kişilikler, lisans alma veya şirket kurma yükümlülüğü olmaksızın elektrik enerjisi üretebilecek ve ihtiyaç fazlası üretimlerini şebekeye verebilecek. Yönetmelik kapsamında bazı zorunluluklar var. Örneğin, üretim ve tüketim tesislerinin aynı dağıtım bölgesi içinde olması ve üretim tesisinin fiili olarak üretim faaliyetine geçmiş olması gerekiyor. İşletme sahibinin, her ayın altıncı gününe kadar ilgili görevli tedarik şirketine şebekeye verilen ve şebekeden çekilen elektrik enerjisi miktarını belirleyerek bildirmesi gerekiyor. Şebeke işletmecisi “Üretim Kaynak Belgesi” alabilme hakkını kazanabilmek için yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim yapmak amacıyla bağlantı anlaşması ve sistem kullanım anlaşmasını imzalaması gerekmektedir. Üretim Kaynak Belgesi aynı fatura dönemine ilişkin sadece bir kez verilebilmektedir, bu yüzden işletmecinin doğru planlama yapması önem kazanıyor. Kurulan üretim tesislerinde mevzuat doğrultusunda YEKDEM kapsamında değerlendiriliyor olacaktır. Aylık mahsuplaşma sonucunda şebekeye enerji verilen ihtiyaç fazlası elektrik bedeli, tesis işletmeye alındıktan itibaren 10 yıl geçerli olacak. İhtiyaç fazlası elektrik enerjisi üretimin ve tüketimin yapılacağı bölgedeki tedarik şirketi tarafından 10 yıl süreyle satın alınabilecek.


89. “Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği” tek başına yeterli olacak mı?


Tüm dünyadaki enerji modelleri “yerinde üretim ve yerinde tüketim” ve “yenilenebilir enerji” üzerine kurulmaya başlandı. Bizim de bu eğilimi destekleyecek adımları daha hızlı atmamız gerekiyor. Kanun ve yönetmelikler önemli tabii ama esas işin özüne ve pratikte ne olduğuna bakmak gerekiyor. Öz-tüketimde yeteri kadar talebin oluşmaması ihtimalinin altında temel riskler var. Öncelikle uygulamada herkes büyük zorluklarla karşılaşabilir. Belediyelerin veya ilgili kurum ve kuruluşların bu santrallerin kurulumunda zorlukları çıkarmayacağına emin olmak gerekiyor. Bu uygulamaların tarafsız, şeffaf ve belli bir süre içinde yapılıyor olması gerekir. İzinlerin çıkış sürelerinin hızlandırılması ve kolaylaştırılması gerekiyor. Dünyada birçok başarıyla sürdürülen örnek var. Yönetmeliğin uygulamaya geçileceği süreç içinde bu örneklerden ders çıkarmamız gerekiyor.

Bir başka deyişle kanunu veya yönetmeliği en iyi şekilde çıkarmak yeterli değil. Uygulama ve icrada tüm paydaşların aynı yöne bakıyor olmaları ve yenilenebilir enerjiye geçişte ellerinden gelen tüm kolaylıkları sağlamaları gerekiyor. Kanun kanundur diyebilirsiniz ancak Türkiye’de maalesef uygulamada çok büyük farklılıklar ve zorluklar ortaya çıkabiliyor. Bunun bertaraf edilmesi gerekir.

Son olarak çatı üstü piyasanın önünün gerçekten açılması için finansmanın kolaylaştırılması gerekiyor. Bunun için finans kuruluşlarının bu iş modelini çok iyi öğrenip avantajlı kredilendirmenin önünü açmaları gerekiyor. En az bunun kadar önemli PPA modelinin (Power Purchase Agreement – Enerji Satış Sözleşmesi) başlaması için ilgili kanunda düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç var. Bir başka deyişle, çatı üstü veya arazilerde kurulacak yenilenebilir enerji santrallerinden üretilecek elektriğin direk tüketiciye satışının önünün açılması gerekiyor. Bu yolla tüketim noktası bazında yapılacak yatırımların üçüncü taraf yatırımcılar tarafından finanse edilmesi sağlanabilir.


90. Türkiye Futbol Ligi bu hafta başladı. Bu kararı nasıl buluyorsun? Sence spor müsabakaları salgını yaşadığımız dönemde oynatılmalı mıdır?

Futbolu ve hatta sporun her dalını çok seven biri olarak ligin oynatılmaya devam edilmesinin yanlış bir karar olduğunu düşünüyorum. Özellikle takım sporlarında ve temasın bol olduğu müsabakalarda bu maçları oynatmak büyük bir risktir.

Tenis, masa tenisi ve badminton gibi temasın olmadığı sporların devamını anlarım ancak özellikle temasın olduğu futbol, basketbol ve voleybol gibi sporlarda Allah korusun bir sporcunun pozitif olması sahadaki herkesi etkiler. Pozitif olup olmamayı bence sağlıklı anlayabileceğimiz bir test mekanizması da yok. Bazen virüsün kuluçka döneminde veya belli dönemlerde negatif çıkan biri 1-2 gün içinde pozitife dönebilir. O zaman futbol maçında ter döken 22 futbolcuyu da hatta yedek kulübesinden olan herkesi de riske atmış olursunuz.

Yani Türkiye Basketbol Federasyonu bu sene ligleri iptal etmekle doğru karar vermiştir. Bana göre Futbol Federasyonu’nun da aynı kararı vermesi gerekirdi. Her ne kadar Galatasaray’ın bu seneki şampiyonluğa en yakın aday olduğunu düşünüp bunu şahsen çok arzulasam da, liglerin iptal kararının alınması gerektiği kanaatindeyim. Detayları bir sonraki blog yazımda aktaracağım.

 

 

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için