İyi olarak kalmak bir mücadeledir bu dünyada

Breaking Bad dizisini yeni bitirdim. Dürüst, etik değerleri yüksek ve kendi halinde bir lise kimya öğretmeninin kanser olduğunu öğrendikten sonra nasıl azılı bir suçluya dönüşüp Amerika’nın en büyük uyuşturucu baronlarından biri haline geldiğini işleyen bu senaryo harikası diziyi bitirdikten sonra dizinin kısa bir analizini ve bana neler hissettirdiklerini sizlerle paylaşmak isterim.

Breaking Bad* dizisini daha önce yakın çevremden senelerdir duymuşluğum vardı ama seyretmeye bu sene başlayabildim. Açıkçası suç temalı diziler pek hoşuma gitmez, zaten sıkıntılı bir konjonktürde içim iyice daralır. Breaking Bad dizisini ise birkaç bölüm haricinde hiç sıkılmadan aralıksız izledim. Dizinin senaryosu beni içine çektikçe çekti. Dizinin bitişi de muhteşem oldu. Keyif aldım ve en önemlisi yeni şeyler öğrendim. Bu harika drama televizyon dizisinin yaratıcısı Vince Gilligan’a şapka çıkarıyorum.

Breaking Bad’in konusuna gelince, 50 yaşında lisede kimya öğretmeni olan Walter White (Bryan Cranston), maddi açıdan ailesinin gereksinimlerini karşılayabilmek için araba yıkamacısında ek iş yapmaktadır ancak bir süre sonra ileri derecede akciğer kanseri olduğunu ve çok kısa bir ömrünün kaldığını öğrenir. Dizide Walter White, uyuşturucu yaptığını bir rastlantı sonucu öğrendiği eski öğrencisi Jesse Pinkman (Aaron Paul) ile birlikte, ailesine para bırakabilmek için metamfetamin işine girer. Kimya konusunda çok başarılı işlere imza atmış öğretmen ile uyuşturucu piyasasını iyi bilen eski öğrencisi, yüksek kalitede ve saflıkta metamfetamin üreterek uyuşturucu ticaretine başlarlar. “Şimdiye dek, namusum ve şerefim ile dürüst bir insan olarak yaşadım, ancak kanserden başka bir sonuç elde edemedim” şeklinde düşünen Walter White'ın bundan sonraki geleceği yaşanan olay örgüsüyle birlikte sadece kendisini ve ailesini değil, beraberinde tanıdığı tanımadığı herkesin geleceğini değiştirecektir.

Detayları https://tr.wikipedia.org/wiki/Breaking_Bad linkinde okuyabilirsiniz. Diziyi izlemediyseniz izlemenizi tavsiye ederim. Yazıyı okumaya başlamadan önce dizideki en dikkat çekici sahneleri içeren klibi izlemenizi de öneririm: https://www.youtube.com/watch?v=Xs6_vecSv2Y

İz bırakan replikler

Dizideki bazı meşhur söylemleri de https://inews.co.uk/culture/television/walter-white-quotes-breaking-bad-jesse-pinkman-el-camino-release-343956 linkinde okuyabilirsiniz. Bunların içinde bana göre en çarpıcı olanlar şunlar:

- Walter, ortağı Jesse’yle konuşurken: “Jesse, you asked me if I was in the meth business, or the money business… Neither. I’m in the empire business.”

(Hayatı boyunca kendini ezik hisseden birinin inanılmaz mücadelelerden galip çıktıkça ve özgüveni yerine geldikçe olayı imparatorluk kurma hevesine kadar vardırmasını anlatıyor.)

- “I have spent my whole life scared, frightened of things that could happen, might happen, might not happen, 50-years I spent like that. Finding myself awake at three in the morning. But you know what? Ever since my diagnosis, I sleep just fine. What I came to realize is that fear, that’s the worst of it. That’s the real enemy. So, get up, get out in the real world and you kick that bastard as hard you can right in the teeth.”

(Yaşadığı travmalardan sonra sonunda korkularıyla nasıl yüzleştiğini anlatıyor. Bunu güzel bir hayat tavsiyesi olarak da algılayabilirsiniz.)

- Eşi Skyler’la konuşurken:  “You clearly don’t know who you’re talking to, so let me clue you in. I am not in danger, Skyler. I am the danger. A guy opens his door and gets shot, and you think that of me? No! I am the one who knocks!”

(Hayal dahi edilemeyecek zorlukların üstesinden gelen birinin korkudan kaynaklanan sınırları tek tek kalktıkça nasıl bir insana dönüşebileceğini gösteriyor. Adam açıkça “ben tehlikede değilim, tehlike benim” diyor. Başka söze gerek yok.)

- Jesse, daha sonra ortaklık yapacağı Walter White’a dizinin başında: “Some straight like you, giant stick up his ass, age what, 60? He’s just gonna break bad?” diyerek esasında onun gibi dürüst bir hayat yaşamış birinin bu işlere girmemesi konusunda telkinde bulunuyor.

(Filmde iyi karakterli ve vicdan sahibi bir karakter olan Jesse’nin yaptığı hatalar ve hayatın onu oradan oraya sürüklemesiyle ardı ardına suç işlemek zorunda kaldığını gözlemliyoruz. Dizi de esasında her suçlunun kötü karakterli olmadığını veya her temiz sicili olan kişinin iyi karakterli olmadığını bize net bir şekilde gösteriyor.)

- Jesse coşkuyla “Yeah, bitch! Magnets!” diyor.

(Dev bir mıknatıs sistemi yaratarak tüm delilleri içeren laptopu karakol binasının kalın duvarlarının arkasında nasıl bozduklarını izliyoruz. Dizi boyunca bilimin birçok farklı alanından faydalanan Walter-Jesse ikilisi teorilerini gerçeğe dönüştürmek için zaman zaman denemelerde bulunuyorlardı. Yine böyle bir denemede mıknatısla laptopu bozma fikrinin işe yaradığını görünce Jesse kendine has üslubuyla coşkuyla tepki veriyor.)

- Uyuşturucu ağının başındaki Gus Fring’i öldürmeyi başaran Walter White’a karısı Skyler telefonda endişelerini aktarırken, Walter White’ın söylediği “it’s over, we are safe. I won” demesi… (Videosunu https://www.youtube.com/watch?v=Q943YyABbO4 linkinde izleyebilirsiniz).

(Hayatta kalma mücadelesiyle kendini ispatlama hırsı arasında sıkışan Walter White kelle koltukta olmasına rağmen başarılı olunca büyük bir özgüvenle karısına “ben kazandım” yani “uyuşturucu baronu beni öldüreceğine onu ben öldürdüm” diyor. Lise kimya öğretmeninin geçtiği aşamaları ve geldiği noktayı görebiliyorsunuz. İnsan kafasına koyunca her şeyi yapabiliyor. Yeter ki iyi şeylere kafayı yorsun.)

Türlerine göre kötülük tanımları

Breaking Bad dizisinin en önemli özelliklerinden biri de bana göre dizide bulunan birbirinden başarılı ve renkli karakterlerin olması ve oyuncuların da bu karakterlerin hakkını sonuna kadar vermeleriydi. Bu dizide çok başarılı bir senaryo ve oyuncularla özellikle kötülüğü her boyutuyla anlatan karakterler bir araya geliyor. Breaking Bad’deki 14 karakteri kötülük tiplerine göre gösteren videoyu aşağıda paylaşmak isterim. Bu tanımlamaların ne olduğunu anlamak istiyorsanız videoları seyretmenizi tavsiye ederim:

İlk 7 karakter

https://www.youtube.com/watch?time_continue=565&v=5AevaMuKufs&feature=emb_logo
Walter Jr: The Wrong of Ignorance
Skyler: Necessary Evil
Hank: Everyday Evil
Ted: Easy way out Evil
Marie: The Evil of Ego
Gale: Evil of Responsibility
Jesse: Repentant Evil (Pişmanlık duyan)

İkinci 7 karakter

https://www.youtube.com/watch?v=ubSZAnXQYOQ&t=73s
Mike Ehrmantraut: Pragmatic Evil
Lydia: The evil of desperation
Saul: Opportunistic Evil
Tuco: Violent Evil
Gus: Corporate Evil
Hector Salamanca: Evil Code of Honor
Todd: Evil for Evil’s Sake

Tabii tüm bunları sizlere aktarmışken iyilik ve kötülük arasındaki çizgiyi tanımlama anlamında daha evvel sarfettiğim şu sözümü hatırlatmak isterim:

"... Herkesin mutlak olarak iyi veya kötü olduğunu da söyleyemeyiz. Ama içinde iyi tarafı baskın olanlar, kötüyü bilip de iyide ısrar edenler iyi insandır."

Diziden çıkardığım sonuçlar

Gelelim diziden çıkardığım sonuçlara. Aklımda kalanları sizlere aktarmak isterim:

- Bu dünyada çok fazla kötülük var. Kötülük ve suç sarmalına girdiğiniz anda oradan çıkabilmek ilk girişten çok daha zor. Önemli olan o kötülük sarmalına girmemektir.

- Korku duvarlarını yıktıktan sonra sınırları da kaldırmış oluyorsunuz. Bunu iyi yönde de kötü yönde de kullanmak size kalmış.

- Korku olmadığı zaman, özgüveninizi tam olarak kazandığınızda ve odaklanabildiğinizde yaptığınız işte çok hızlı ilerleyebiliyorsunuz.

- Aile bu dünyada en önemli şey. Bir insan (erkek veya kadın), ne olursa olsun ailesi için çalışmaya devam etmelidir.

- Bu dünyada iyi kalpli suçlular olacağı gibi kötü kalpli sicili temiz insanlar da vardır.

- “Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli.” Bugünkü parlak pozisyonunuz tam tersine dönebilir veya en dipte hissettiğiniz bir anda kendinizi hayallerinizi gerçekleştirirken bulabilirsiniz.

- İkinci bir şans herkese tanınmalıdır.

- Geçmişte yaşadığınız hayal kırıklıkları gelecek üzerindeki planlarınızı etkilememeli. Şimdiyi değerlendirip her zaman yeni bir sayfa açabilirsiniz.

- Birinin size yaptığı kötülüğe iki şekilde karşılık verebilirsiniz. Allah’a havale edip ilahi adaletin çalışmasını bekleyebilirsiniz. Ya da bu dizide sıkça işlendiği gibi intikamınızı almak için planlar yapıp harekete geçebilirsiniz. Hayatı nasıl algıladığınız gördüğünüz kötülük karşısındaki tavrınızı belirleyecektir. (Esasında benim 3. bir yolum daha var. Bence ne yapıyorsanız yapın, daha başarılı olmak ve vizyonunuzu gösterebilmek, size kötülük yapanlardan ve sizden sebepsiz de olsa nefret edenlerden en büyük intikamınızdır.)

Büyük resmi kaybetmemek çok önemli

Ben de şahsen defalarca yakın çevrem dâhil kandırıldım, aldatıldım, dolandırıldım, vefasızlık gördüm, tehdide maruz kaldım, bana haksızlık edildi, arkamdan konuşuldu, sebepsiz yere hakarete uğradım, değerim bilinmedi, değersizleştirilmeye çalışıldım, baskı altına alınmaya çalışıldım, iyi niyetim suiistimal edildi. Bu liste uzar da uzar. Ama bunları yaşarken hiçbir zaman kötü yola sapmayı düşünmedim. En sinirlendiğim ve üzüldüğüm zamanlarda bile büyük resmi kaybetmemeye çalıştım. O da insanlar için faydalı olmayı sürdürmem gerektiğiydi.

Bundan sonra da aynı zihniyetle devam edeceğim. Birçok farklı durumda farklı kişiler için birçok kez içimden ‘Sana yardım edebilmem için bana yardımcı ol’ diye geçirdiğimi hatırlıyorum. Bir yerde insanlardan kaynaklı sebeplerden faydalı olmakta zorlanıyorsam, o zaman faydalı olabileceğim birçok farklı kanal var. İnsanlık adına faydalı olmayı belli bir kanal üzerinden gerçekleştirmekte ısrarcı olmak yerine, bu dünyaya katabileceklerimin önünde engeller olmayan başka bir kanala kayabilirim. Böylelikle verebileceğim katkıları ve etkilerini hızlandırabilirim.

Breaking Bad’deki gibi belli bir yaştan sonra kontrol kaybedip kötü olmayı hiçbir zaman seçmeyeceğim. Ayrıca yaşadığımız tüm kötülüklerde insanların haklarını savunabilmesi gerekir. Ancak kötülüğe kötülükle karşılık vermek benim tarzım değil. Hakkımı savunurum, yanlış varsa düzeltmeye çalışırım. Bir de bildiğim yoldan devam edip insanlığa faydalı olmak için çabalarım. İyi olarak kalmak bir mücadeledir bu dünyada. Bu mücadeleyi de hayatımın sonuna kadar sürdüreceğim. Tüm dostlarıma da bazen cidden zorlayıcı da olsa aynı mücadeleyi vermelerini tavsiye ediyorum.
 


Not: *“Breaking Bad” ismini ilk duyduğumda bana “kötülüğe dönüşme” anlamını ifade ediyordu. Ne anlama geldiğini araştırdığımda ise Amerika Birleşik devletlerinin güneyinde sıkça kullanılan bir söylem olduğunu öğrenmiş oldum. Anlamı da “raising hell” yani olay çıkartan, baş belası, kontrol edilemeyen bela çıkaran davranış olarak tanımlanıyor (bknz: https://dictionary.cambridge.org/tr/s%C3%B6zl%C3%BCk/ingilizce/raise-hell)

Bonus: Breaking Bad dizisinin bilinmeyen 50 gerçeğini https://www.youtube.com/watch?v=KmooAO8eiKE linkinde izleyebilirsiniz.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için