Acunistan’da mesai saati kaçta başlar?

Geçenlerde internette Türk televizyoncu, sunucu, uluslararası yapımcı ve medya patronu ​​Acun’un mesai saatinin saat 10.30’da başlaması gerektiğini söylediği ve Türk tarihçi, akademisyen ve yazar İlber Ortaylı Hoca’nın da bunu onaylamadığına dair bir video izledim. Acun’un söylediği “Herkes geç saatte kalkıp mesaiye başlarsa problem kalmaz” fikrine katılmıyorum, hatta vitrinde olan insanların bu tip yorumlarını ülkedeki milyonlarca gencin kişisel gelişimi için de sakıncalı buluyorum.

Konu hakkında fikrimi iletmeden evvel ilgili videoyu izleyelim: https://www.youtube.com/watch?v=1IibhhpVS7I

Burada izleyebileceğiniz gibi İlber Ortaylı’ya (namıdiğer İlber Hoca) soruyorlar:

Acun Ilıcalı demiş ki, bence insanların uyuması lazım. Niye mesai 10.30’da başlamıyor. O önceki 2 saatte dünya mı kurtuluyor? Hepimiz hep birlikte çalışmazsak aslında bir sorun olmayacak. Biri sabah erkenden işe gidin demiş, o günden beri sabah işe gidiyoruz.

İlber Hoca’nın da bu soruya cevabı aynen şöyle:

Acun 10:30’da kalkabilir, ona bir itirazım yok. Yerine bir vekil tayin eder sabahki işler için. Ama herkes için aynı hürriyeti verebilir mi? Onun televizyonunda, onun makamında bir takım işleri yürütecek insanlar istediği saatte kalksın yerine başkası o işi yapsın diye bir şey olabilir mi yani? Bütün etrafımız böyle kurulu bir mekanizmayla gidiyor, enerji santralleri, tevdiat (banka vb. yerlere para, senet yatırma), çöplerin dökülmesi, bilmem ne...

Şimdi bunu Acun’a soru diye soruyorum tenkit (eleştirme, eleştiri) için değil yoksa.

Yani sen kendin 10.30’da kalkabilirsin istiyorsan. O senin hakkın. İşini ayarlıyorsan bir patron olarak, bayağı bir adam çalıştırıyor ve yerine de bu anda seni dolduracak bir vekil bıraktıysan helal olsun sana. Ama herkesin 10.30’da kalkmasını serbest bırakırsan; isteyen namazda kalksın, isteyen kuşluk vakti kalksın falan, işler yürümez.

Acun’un İlber Hoca’ya yanıtları

Acun da İlber Hoca’nın eleştirisini şu şekilde yanıtlıyor (aşağıda özetliyorum):

1) Hocamız diyor ki sistem bunun üzerine kurulu. Ya maalesef bunlar hayal kuramamaktan kaynaklanıyor. Önce bir hayal edeceksin, sonra uygulayacaksın, sonra sonuçlarına bakacaksın. Şimdi hocamıza soruyorum: Peki sistemi değiştirsek ve mesai 10.30’da başlasa. Ne olacak o zaman? Bütün şirketler mesaisini bu saatte başlatsa yani hep beraber uyusak ne olur yani? Bırakın uyuyalım. Herkes uyusun, dinlensin ve bırakın dinlenmiş bir şekilde güne başlayalım.

2) Sabaha kadar bilgisayar oyunu oynardık, sabahın 7’sinde bizi alacak servis kapıya gelirdi, daha turnuva bitmeden kendimize gelemeden apar topar servise binerdik.

3) Trafiğin bile aynı saatte çıkmaktan kaynaklandığını düşünüyorum. Herkes geç saatte çıksa trafiğin bile kademeli bir şekilde azalacağını düşünüyorum.

Programı sunan spiker de Acun’un söylediklerini şu şekilde destekliyor: “Söylediklerine tamamen katılıyorum. Ben bu söylediklerini savunduğumda erken kalkanlar bana hep ‘sabahları hayatı kaçırıyorsun, sabahları başka bir duygu, düşünce ve enerji oluyor’ diyor.”

Acun da kendi kendine halk tarafından bilirkişi tayin edilmiş edasıyla “Ben bunlara saygı duyuyorum, herkesin düşüncesi farklı olsun ama isterseniz oylama yapalım, referandum yapalım o zaman o arkadaşın görsün sonucu. Sabahları uyuyalım, geç kalkalım diyenler ezici bir üstünlükle kazanır” diyor.

Olumsuz bir rol model

Şimdi bu konu hakkındaki düşüncelerimi aktaracağım.

Türkiye’de eğitim seviyesinin yerlerde olmasının ve bozuk sistemin bir çıkmaz döngü içerisinde her geçen yıl daha da kötü olmasının en büyük sebeplerindendir, Türk medyası. Türk medyasında da bayrağı hep önlerde taşıyan, insanların kişisel gelişimlerine hiçbir katkıda bulunmayan ve hatta onları zekâ olarak gerileten programlara imza atan, yaşam şekli ve beyanatlarıyla çok kötü bir rol model olan kişi Acun’dur.

Konuya ilişkin notlarım

Mesaiyi geç saate alma fikrine gelince, öncelikle İlber Hoca’nın konuyla ilgili geribildirimine aynen katıldığımı söylemek isterim. Ayrıca şu noktaları da ekleyip dikkat çekmek isterim:

1) Her insanın vücut saati farklıdır. Kimleri sabahları ayakta olmayı severler, kimileri de geceleri. Örneğin ben şahsen her sabah 5’te kalkarım. Kalkar kalkmaz kendimi çok iyi hisseder ve genelde ilk iş spora gidip enerji seviyemi daha da yükseltirim. Sonrasında duşumu alıp sabah hazırlıklarını yaptıktan sonra sabahın 8’inde de işbaşı yaparım.

2) Uykumuzu alalım söylemine katılıyorum. Ama uykunu alman saat kaçta yattığınla doğru orantılıdır. Örneğin Acun sabahın 7’sine kadar bilgisayar oyunu oynamayı bir hayat tarzı olarak benimsemiş olabilir ancak ben bilgisayar oyunu oynamayalı herhalde 20 sene olmuştur, hele geceleyin oyun oynamayı hiç sevmem ve en güzel ve verimli uykunun gece 11’le sabah 5 arasında olduğuna inanır, bunu kaçırmak istemem. Nitekim ben sabahın 5’inde kalkarım ama yatma saatinde 11’i geçirmemeye çalışırım. Bazen stres olup uyuyamadığım akşamlar oluyor ama böyle istisnai geceleri saymazsak genelde de gayet güzel en az 6 saat uykumu alıp çakı gibi kalkarım.

3) İlber Hoca’nın dediği gibi Acun’un patron olarak istediği saatte işe gelme lüksü var. Ama etrafı temizleyen çalışanları da onun önerdiği gibi 10.30’da işe gelirlerse kirli ve dağınık bir ofis ortamı içinde çalışmak zorunda kalmak hoşuna gider mi? Temizlikten sorumlu çalışanların böyle bir lüksü var mı? Ya da senin elektriğini veren elektrik dağıtım veya üretim firmaları bir fırtına çıktığında hatlarda bozulmalar olduğunda senin önerdiğin gibi hala 10.30’da işe gelmeye kalkarlarsa o zaman elektriksiz bir ofise gelmez misin? Enerji sektörü benim profesyonel alanım olduğu için söylüyorum, insanlar elektriği kullanıyor ama arkasında ne kadar büyük bir emek olduğunu bilmiyorlar. Enerji santrallerinde kesintisiz enerji için hemen hemen her gün/gece, özellikle havalar bozduğunda önemli müdahaleler yapıldığının insanlar farkında olmuyor.

4) Mesaiyi geç bir saatte başlatma ile trafiğin azaltılması arasında bir bağ kuramıyorum. Trafiğin en önemli sebeplerini sıralıyorum: Çarpık yapılaşma, yanlış şehir planlaması, altyapının yeterli olmaması, nüfus yoğunluğunun (ve dolayısıyla araç sayısının) olması gerekenin çok üzerinde olması, trafik kazalarının çok sık olması ve insanların uyanıklık yapıp trafiğin önüne geçeceğim diye daha sıkışık bir trafiğe ve kazalara sebebiyet vermeleri. Yoksa herkes aynı anda trafiğe çıkacak olduktan sonra, erken de çıksalar geç de çıksalar hep trafik olur. Zaten özellikle İstanbul’da eskiden belli saatlerde trafik olurken artık neredeyse her gün, günün her saatinde trafik oluyor.

5) Hayal kurmayla mesaiyi geç başlatmak arasında da bir bağ kuramıyorum. İnsan ne bileyim, şunlara benzer hayaller kurabilir: “Bir teknoloji geliştireceğim, insanların hayatını şu şekilde kolaylaştıracağım, şu hastalıkların iyileşmesini sağlayacağım, enerji bağımlılığını şu şekilde bitireceğim” vs. vs. Ama biraz kendini yetiştirmiş bir insan sabahları geç saatte mesaiye gideceğim diye bir hayal kurmaz.

6) Sabahları hayatı kaçırıyorsun fikrine de katılıyorum. Çünkü Acun ve Acungiller sabahın 10.30’unda mesaiye başlamışken ben ve benim gibi düşünen ve yaşayanlar sabah 10.30’a kadar en az 4-5 işi bitirmiş oluyoruz. Ve hepsinden önemlisi, şahsen ben hep en zor işleri enerjimin ve düşünce gücümün en yüksek olduğu sabahın ilk saatlerinde yapar, günün geri kalan kısmının rahat geçmesi için uğraş veririm.

Kısaca Acun’un “Mesai saatlerini değiştirelim, herkes geç kalksın” fikrine kesinlikle katılmıyorum. Kendisini özellikle gençlere ve yeni jenerasyona kötü örnek olmaktan vazgeçmeye davet ediyorum.

İlginizi Çekebilir
Yorumlar ( 0 )
Bu yazı hakkında ilk yorumu siz yapın...
Yorumlarınız için